Arayacak translate Portuguese
1,588 parallel translation
- Brian'ı arayacak mısın?
Vais telefonar ao Brian?
- Onu arayacak.
- Ele vai à procura dela.
Arayacak bir yer yoktu.
Não tinha de onde telefonar.
Bence seni arayacak.
Ela vai-te ligar.
Arayacak!
Liga-lhe!
Tekrar arayacak.
Voltará a ligar.
Arayacak demiştim.
Disse-te que ia ligar.
Şimdi de, bir daha arayacak diyorum.
Agora digo que voltará a ligar.
Beni arayacak mısın?
Vais ligar-me?
Beni arayacak ve ona çiçekler çukulatalar götürmemi isteyecek.
Ela vai-me chamar, quererá que lhe leve flores, e chocolates...
Gösteri başlarsa bizi arayacak. Güven bana.
Se o espectáculo começar, ele chama-nos.
Eğer iş arayacak olursan... Şu tozlu kütüphaneyi bırakda dünyayı gör.
Se alguma vez quiseres um trabalho podes desistir deste teu trabalho na biblioteca e ir ver o mundo.
Sence yine arayacak mı?
Achas que ele te vai voltar a ligar?
- Gözlerim imzanı arayacak.
Vou procurar nos jornais.
Görünüşe bakılırsa, bizim saatimizle, saat 1 : 00'de, birinin aracılığıyla konuşmak için, Howard Hughes, telefonla bizi arayacak.
Aparentemente, a uma da tarde, vai telefonar para falar com um intermediário.
Gözüm John'u arayacak.
Vou continuar à procura do John.
- Beni arayacak mısın?
Vejo-te no trabalho?
Shiv'i arayacak mısın?
Vais procurar o Shiv?
Birisi annemi arayacak mı?
Alguém pode ligar para a minha mãe?
Beni arayacak mısın?
Vais-me ligar?
Adamın ne zaman arayacak? Arayacak herhalde.
Quando é que o teu agente vai ligar?
Onu arayacak mısın?
Queres telefonar-lhe?
Gözüm hep bir ikiz arayacak!
Eu vou procurar pelos gémeos.
Jason, pazartesi sabahı avukatım seni arayacak.
Jason! Vais ter notícias do meu advogado segunda feira pela manhã.
Levi küçük yaştan itibaren Tanrı'yı arayacak ve Amerika'yı etkileyen bir ses olacak.
"Levi. O Levi vai procurar Deus desde tenra idade. E vai tornar-se numa voz que vai sensibilizar a América".
Şampiyona için arayacak.
Ele o fará, para o concurso.
Emlakçı arayacak. Eğer gelirlerse, evi gezdirirken kibar ol.
Vão telefonar da imobiliária, e tu vais ser simpático a mostrar a casa, se vierem cá.
- Arayacak.
- Sim, vai.
Tanımlama anahtarlarıyla birlikte, beni tekrar arayacak.
Voltará a telefonar com as chaves de identificação.
Eğer gerçek Bay Matthews siz değilseniz, polisi arayacak. Bu bilgiyle ne yapmak istediğiniz tamamen size kalmış.
Dentro de 5 minutos, vou ligar para uma das minhas colegas da recepção, e vou pedir-lhe para verificar o seu cartão de crédito, e se você não for mesmo o verdadeiro Sr. Matthews, ela vai informar a polícia.
Bu çok önemli, lütfen. — Seni arayacak, Dave.
Quero falar-lhe agora.
Gripsin ve arayacak kimsen de kalmayacak.
Vais ter de te controlar... ou assim não sobra ninguém.
Amerika'ya dönünce seni arayacak.
Ele liga assim que voltar aos E.U.A.
Onları bugün arayacak.
Ele liga para eles hoje.
Söyle, general onu arayacak.
Diz-lhe que o general depois liga-lhe.
Ben sonra bazı şeyler üzerinde kontrol bitirdim onu doğru arayacak.
Ligo-lhe logo depois de ver umas coisas.
Claudett savcıyı arayacak ama önce Kavanaugh'a Lem'i bulması için bir şans veriyor.
A Claudette vai ligar ao Ministério Público, mas vai esperar o mais que puder para dar ao Kavanaugh uma hipótese de encontrar o Lem. É tudo o que sei. Vai ter de mexer uns cordelinhos.
Şans eseri, Danforth'un DNA'sını Silahlı Kuvvetlerin veri tabanında arayacak kadar uygun bir doku parçası buldum.
Por um golpe de sorte, Encontrei um pedaço de tecido viável para confrontar com o ADN do Danforth nos registos das Forças Armadas.
Anneni arayacak mısın?
- Tens de ligar à tua mãe?
- Ben, kız kardeşimi arayacak olan arama gruplarına yardım etmeye gidiyorum.
Eu vou ajudar a encontrar a minha irmã.
Eğer birini arayacak olsa kesin onu arar.
Se ligasse a alguém, seria a ele.
Evet, Ed Deline yetki için arayacak. Teşekkürler.
Sim, o Ed Deline vai telefonar para autorizar.
- Camille'in ailesini arayacak mısın?
- Vai telefonar aos pais da Camille?
Bayan Van De Kamp polisi arayacak.
Sra. Van de Kamp vai chamar a polícia.
Hepsini arayacak vaktimiz yok.
- Talvez não precisemos...
Seni tekrar arayacak.
Ela liga-lhe mais tarde.
Efendim, bu beni hic ilgilendirmez ama acaba valiyi arayacak misiniz?
Sr., não é da minha conta, mas você vai ligar para o governador?
Mike Novick arayacak.
O Mike Novick vai ligar.
Dur tahmin edeyim, NTAC'i arayacak?
Deixa-me adivinhar, chamar o CNAA?
Ee, sigorta şirketini arayacak mısın?
- Então, vais ligar à companhia de seguros?
Seni arayacak.
Ela liga-te.