Aynısı translate Portuguese
17,307 parallel translation
Keşke ben de aynısını söyleyebilseydim.
Pois, quem me dera poder dizer o mesmo.
Aynısını geri iade edeceğim.
- E eu estou prestes a dar-lhe o troco.
Hayır, ben öyle sanmıyorum, benim yerimde olsaydın tam olarak aynısını yapardın.
Eu não acho, e, se estivesse na minha situação, faria o mesmo.
İtibarını kurtarmak için tıpkısının aynısı birini ürettin.
Criaste um sósia para recuperares a reputação.
Kaçtım çünkü onlara bunu yapanın aynısını bana da yapacağından korkuyordum.
Ando a fugir porque não quero ser morto pelas pessoas que os mataram.
Belki bir gün birisi de senin için aynısını yapar.
Um dia, talvez alguém faça o mesmo por ti.
- O da aynısını düşünmüş.
E ela não foi nem uma coisa nem outra.
Duyduğuma göre iyi bir kadınmış. Kime gitsek aynısını söyledi.
Pelo que sei, era uma ótima mulher e tivemos um trabalho enorme para entregá-la a uma parte interessada.
Sen aynısın Nina. Biraz zayıflamışsın sadece.
Pareces tão velho.
Warren Clift'in masasında gördüğümüz resmin aynısı.
É a mesma foto que o Warren Clift tinha na secretária.
Aynısı insanlar için söyleyemeyiz.
O mesmo não se pode dizer dos humanos.
Aynısını yapabilirim diye düşündüm.
Pensei que podia fazer o mesmo.
Mayfair'in kaleminin aynısı.
É uma réplica exata da caneta da Mayfair.
Hiç değişmemişsin. Hala aynısın.
- Ainda és... ainda és a mesma.
- Evet, hafızanı silmek için kullandıkları ilacın aynısı.
- Sim, a mesma droga que usaram para apagar a sua memória.
Yani bunu Charlie'ye kim yaptıysa aynısını Jane'e de yapmış olabilir.
Quem fez isto ao Charlie, podem ser os mesmos que fizeram à Jane.
Bize söylediğinin aynısı.
Exatamente o que nos disse a nós.
Sam'in kartındaki logonun aynısı.
É o mesmo logotipo do cartão do Sam.
Birbirinizin aynısınız.
Muito semelhantes.
Benim yerime sen olsaydın sen de aynısını yapardın.
Se fosses esperta farias o mesmo.
Aynısını bizim için söyleyemeyecek olmamız çok yazık.
Pena não podermos dizer o mesmo de nós.
İleri karakollarına olan saldırıya yardım ettiğimizi düşünürlerse aynısını bize yaparlar.
Se pensarem que ajudamos a atacá-los, vão fazer o mesmo connosco.
Bu çiftin aynısı bende de vardı.
Costumava ter um par exactamente igual a este.
Eğer ona elini sürdüysen... Aynısını sana da yapacağım!
- Se lhe tocaste num só cabelo...
Sence hiç yine aynısı olur mu?
Achas que alguma vez vai ser o mesmo?
Tıpkısının aynısı ama negatif.
É como se fosse um espelho, um negativo.
Ben de senin için aynısını hissediyorum.
Sinto o mesmo em relação a ti.
Ve sana, tekrar karşılaştığımızda onlara göstereceğim merhametin aynısını göstereceğim.
E vou mostrar o quão misericordioso vou ser quando voltarmos a ver-nos.
Söz veriyorum ben de aynısını senin için yapacağım.
Então, eu estou a dizer-te que vou fazer o mesmo por ti.
Yakışıklı ailesiyle aynı eve taşınacak değilim kesinlikle.
Será oficialmente um dia frio no inferno quando mudar-me com os Encantados.
Anita Gibbs seni buraya eğer hapse gidersem... aynı şekilde çıkamayacağımı söylemen için yolladı yani. Haklısın.
A Gibbs mandou-o dizer-me que, se for para a prisão, não sairei de lá o mesmo.
Rachel jüriye "Beni bırakın çünkü çocukken trajedi yaşadım." dememdeki tek sıkıntı suçlu olduğumu itiraf etmekle hemen hemen aynı şey.
Rachel, o único problema de eu dizer "Deixem-me ir em liberdade porque fui assolado pela tragédia em criança" é que, basicamente, admiti que sou culpado.
Spor salonunda aynı sınıfaydık değil mi?
Eu conheço-te das minhas aulas de spinning.
Rowan'ın operasyon ekibi otelin dışındaydı ve aynı ötekiler gibi giyinmişlerdi.
A equipa de extração da Rowan no hotel usava o mesmo equipamento que eles.
Reade'de aynı işte çalışıyor.
- Kurt... A profissão dele é exatamente igual.
Bir daha bir öğrenciyi sevebileceğimi bilmiyordum. bir daha aynı şekilde bağlanabileceğimi bilmiyordum, ve her zaman, bir öğretmen olarak benim bir gücüm oldu, gerçek şu ki ben çocuklara sıkı bağlıyım ve gerçekten onları seviyorum.
Não sabia se poderia voltar a ter uma ligação dessas, e sempre foi uma das minhas forças como professora, o facto de me afeiçoar aos miúdos, e que os adoro, genuinamente.
Hepsi aynı şekle sahip milyonlarca yapboz parçası gibi çalışıyorlar.
É como tentar juntar um milhão de peças de um quebra-cabeça.
Oh, seninle aynı restoranda olan herkesi hatırlar mısın?
Lembra-se de todos que estão no mesmo restaurante que si? Não.
Aynı kadere Paloma'yı öldüren iki dönem eyalet senatörlüğü yapmış kişi de sahip.
Assim como o cliente que matou a Paloma...
Tüm Korelilerin telefonları soygundan 20 dakika önce aynı anda kapanmış.
Os três coreanos desligaram os telefones ao mesmo tempo, cerca de 20 minutos antes do roubo.
Aynı hesapla üç yıl önce KMD'nin yaklaşık 50 kilometre yakınında büyük bir çiftlik alınmış.
E a mesma conta comprou uma quinta enorme há 3 anos que fica a 48km da AMQ.
Yoksa hep aynı şeylere sıkışıp kalırsın.
Caso contrário ficas com o mesmo de sempre.
İkisi de geçen Ağustos'ta aynı gün işe başlamış.
Parece que começaram no mesmo dia em Agosto deste ano.
Günün birinde sen de aynı şeyi yapacaksın ve o sınırı geçersen,... Onlar düğmeye basmadan onları yakalamayı ümit etsen iyi edersin.
Um dia farás a mesma coisa, e se passares esse limite, reza para os apanhares antes de eles carregarem no botão.
Pekala, bütün sınıf aynı ofisi ziyaret edemeyeceği için, gruplara ayrılacağız.
Como não podem ir todos à mesma delegação, dividimos-vos em grupos.
Belki aynı gün hem bir suçluyu... hem de yozlaşmış bir ajanı yakalarız.
Talvez apanhemos um criminoso e um agente corrupto no mesmo dia.
- Aynısını burada da yap!
- Faz como fazes lá!
Tıpatıp aynısı.
Precisamente o mesmo.
Ama onun da sırtında aynı yaralar var ve düzgün iyileşmemiş birkaç eski yarası mevcut.
Mas também tem as mesmas cicatrizes nas costas, e tem uma data de ferimentos antigos que não sararam adequadamente.
Aynı en hızlısı, en iyisi olma isteği.
O mesmo desejo de ser o mais rápido, o melhor.
Kötü adam olmaktan çok sıkılmıştım aynı zamanda kahraman olma kararı aldım ben de.
Fiquei tão cansado de ser o vilão, então decidi ser o herói também.