English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ A ] / Aynısından

Aynısından translate Portuguese

1,018 parallel translation
Ama asla aynısından bir tane daha almamıştım.
Mas eu não tinha comprado duas iguais.
Willie amca kilerde. Şifalı sularla, tuhaf ve muhteşem şeyler yapıyorlar. Aynısından istediğini söyle.
No bar, o tio Willie está a fazer curas com umas águas milagrosas.
Ama daha geçen ay bunun aynısından almıştın.
Mas comprou uma estola faz dois meses.
Aynısından bir tane daha mı buldular?
Só porque ele encontrou outra igual?
Aynısından.
- A mesma coisa.
Aynısından bir arkadaşım almıştı Almanya'dan.
Surpreendente! Um amigo meu da Alemanha tem uma quase igual.
Aynısından bende de var. Ama Antwerp'te, arkadaşımızın evinde unuttum.
Tive uma igual mas deixei-a com um amigo em Antuérpia.
Aynısından.
É o mesmo.
- Aynısından.
- Doutor? - O mesmo.
Ama valizlikte birebir aynısından bir valiz vardı.
Mas havia uma mala quase idêntica à minha na seção de bagagens.
Çakmağını çok beğeniyordum, aynısından bana da aldı.
Ofereceu-me este porque gostei do dele.
Genç hanıma da aynısından.
O mesmo, para mim.
- Ben de aynısından alayım. Elbette.
O mesmo para mim.
- Aynısından. Duble.
- D mesmo, mas duplo.
- Kennedy'yi öldürenin aynısından.
Toma, é o mesmo modelo que matou o Kennedy.
- Aynısından, bir de şampanya.
Eu quero o mesmo, e champanhe.
Tanesi bir dolara o haritanın aynısından düzinelerce alabilirsin.
Podes comprar uma dúzia a um dólar cada um.
Aynısından olmaz.
Como aquele mapa, não.
Aynısından ve biraz kırmızı şarap.
Para mim o mesmo. E um jarrinho de tinto.
Ben de aynısından alayım.
Sim, eu quero a mesma coisa.
-... şimdi bunun aynısından benim evimde de var,... her gün 8 - 10 saat dışarda yanar.
Se for como na minha casa, usa as lâmpadas 8, 10 horas por dia.
- Bana da aynısından.
- O mesmo para mim.
Yarabbim, bana da olsun bunun aynısından.
Deus! Poderia ter acontecido comigo.
Çok içtim. Aynısından mı?
- Acho que já bebi o suficiente.
Aynısından.
- Sim.
- Aynısından ve daha ucuzundan yok mu?
- Não, 25,000 velhos. - Tem menores e mais baratos?
Aynısından.
Mas, desta vez, frita bem a cebola.
Aynısından olsun.
A mesma.
Bize mönüyü getir. Garson! Aynısından bir de şarap.
Traga o cardápio e mais vinho, do mesmo.
Aynısından benim dairemde de var.
Tem outro no meu apartamento também.
Yalnızca soslu balık mı istiyorsun? Bana da aynısından...
Então vamos directamente para o lúcio em molho branco?
Kola ver o zaman, aynısından ona da getir.
Traz-me uma coca para mim e para ela.
- Onda da bunun aynısından vardı
- E ele tem uma igual a essa.
- Aynısından istiyorum.
Vou querer o mesmo.
En azından vatandaşlarıyla aynı safta bir kişi varmış.
Pelo menos, estávamos do mesmo lado dos compatriotas.
Senin adamlarından biri aynısını yaptı Howie'ye.
Um dos seus homens fez isso ao Howie.
Sadece yumurtayı çırpmakla kalmaz aynı zamanda sarısını beyazından ayırır.
Ela não só bate, mas também separa a clara da gema.
" dul kalan karısına ve de çocuklarına aynı tarzda ve aynı bedelde ya herbirine verilen zarar ölçüsünde mahkeme tarafından belirlenmek izere toplu tazminat ya da aylık, dört ayda bir veya yıllık maaş ödemekle yükümlüdür.
"da pessoa morta ou permanentemente incapacitada, e para seus filhos," "um valor determinado," "como compensação, de uma só vez, a todos,"
Kız çocuğu, hayatının ilk yirmi yılında, erkek çocuklarıyla aynı okula gitmeye öyle alışır ki, aynı derslere girmeye, onlarla aynı dünyada yaşamaya... erkeğin kendisiyle kesin olarak eşit olmadığını, o küçük kafasından geçirmeyi akıl edemez.
Nos primeiro 20 anos de uma moça, ela costuma frequentar a mesma escola com os rapazes, tendo as mesmas aulas, vivendo no mesmo mundo que eles. Em suas cabecinhas quadradas não cabe a ideia que elas não são iguais a eles.
Kiunga'ya gitmek için George'u terkettiğimizde sıtma ataklarından kurtulmuş görünüyordu, aynı gün biz de Elsa'nın okyanusa vereceği ilk tepkiyi merak ediyorduk.
O George parecia que já estava melhor do ataque de malária. No dia seguinte partimos para Kiunga... e imaginávamos como a Elsa reagiria ao ver o mar pela primeira vez.
- Aynısından mı?
A mesma! - Prometo.
- Ben de aynısından alacağım.
- Muito bem, quero o mesmo.
Felix'in yakalanışından aynı gün haberim oldu.
Soube que o Félix tinha sido preso no mesmo dia.
- Ben de aynısından.
- Para mim, também.
- Evet. Aynı zamanda ona acıyorsun ; ruhsal bunalımlarının ve yaşadığı yönelim bozukluğunun... onun kadim bir kadın olarak, şimdiye dek inanmış olduğu şeylerin... yok sayıldığı bir dünyada olmasından kaynaklandığını anlıyorsun.
E não tem piedade dela... de quem compreende a catástrofe espiritual... a sua desorientação de mulher antiga... num mundo que ignora o que ela sempre acreditou.
Aynı zamanda ışığı alır ve bükerler. Belki, belki de Andromeda ince bir enerji alanından yapılmıştır farklı parçalarıyla uyum içinde olan bir alan.
Talvez... talvez o "Andrómeda"... tenha criado um subtil campo de energia.
Size de aynısından.
- E a vaca da tua avó!
Amerikanlar kısıtlı bir sefer konusunda aynı fikirdeydi ancak Overlord Operasyonu, yani Normandiya saldırısının kaynaklar açısından öncelikli olması konusunda ısrarcıydılar.
Os americanos concordaram com uma campanha limitada, mas insistiram que a operação Overlord, a invasão da Normandia, devia ter prioridade de recursos.
Profesör bu noktada şevkini yitirmişti. Saplantısından kaynaklanan aynı esrimenin artık onu egemenliği altına... almaktan ne denli uzak olduğunu çok geçmeden sezdiği anlaşılıyordu.
Neste ponto, o professor pareceu aperceber-se, que já não tinha pelo seu ídolo, uma vez que o combustível se tinha consumido, o mesmo fervor religioso que o tinha dominado até ali.
Dünya'daki tüm yaşam, aynı atomların, aynı karışımından oluşmuştur.
Toda a vida na Terra é feita da mesma combinação dos mesmos átomos.
Bir taraf savaş kuralları ve adabından saparsa aynı davranışı diğer taraftan da beklemelidir.
Agora, quando as regras e as tradições da guerra são esquecidas por ambas as partes um lado deve esperar o mesmo comportamento do outro lado.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]