Babanın translate Portuguese
15,366 parallel translation
Komada. Annem seninkinin, babanın durumu hakkında gerçekçi olması gerektiğini söylüyor.
Minha mãe diz que a tua devia ser mais realista quanto a isso.
Ve sen de babanın bıraktığı bir notla beni durdurabileceğini sanıyorsun.
E acha que me vai impedir com um recadinho do pai?
Ama zavallı babanın yanında olman gerekmez mi?
Não devia estar com seu pobre pai?
Sonra da insanlara, sevgili ölü babanın kendisini onunla öldürdüğünü söylediğinde, bak bakalım, nasıl oluk oluk bağış akacak.
E depois, só tens de observar os donativos a aparecerem ao dizeres que é o mesmo brinquedo com que o teu querido e falecido papá se suicidou.
Babanın bir yere gitmesi lazım.
O papá tem de ir a um sítio.
Babanın kumarhânesinde kaybediyorsun Freddie.
A perder no casino do papá, Freddie.
Seni en son babanın cenazesinde görmüştüm.
A última vez que te vi foi no funeral do teu pai.
Babanın seyir defterini bulabildim.
Consegui aceder ao diário de viagens do teu pai.
Senin ve babanın öldüğünü söylediklerinde Fribourg'da bir hastanede yatalak hâldeydim.
Eu ainda estava acamada na clinica, em Friburgo, quando me contaram que tu e o teu pai estavam mortos.
Bir kadın olarak, kız kardeşinin Prens Andrei'in mülkü üzerinde hakkı yok. Babanın çabaları da işe yaramıyor gibi görünüyor zaten öyle yüce gönüllüdür ki herkes ondan faydalanır.
Como mulher, a sua irmã não tem direitos sobre a propriedade do Príncipe Andrei e nada que o seu pai tente parece funcionar, e ele tem uma natureza tão generosa que todos se aproveitam dele.
Özür dilerim. Yine de annenle babanın isteklerine karşı çıkıyorsun.
No entanto, vai contra o desejo dos seus pais.
- Jamie babanın ebeveynlerinin benim için hiç fark etmediğini bilmelisin.
Jamie, deves saber que a ascendência do teu pai não me faz diferença.
Ancak ne de olsa babanın oğlusun sanırım.
Mas suponho que saias ao teu pai.
Babanın değerli mülkünün peşindeyim.
É a preciosa propriedade do teu pai que quero.
Meyhaneye doğru bizim ekibimize katılacaksın babanın adamlarıyla orada bağlantı kuracaksın ve silahların ve tabancaların elde edilmesini sağlayacaksın.
Tu vens connosco até à taberna, falas com o agente do teu pai e combinas a compra de armas e munições.
Babanın cenazesinden beri konuşmadı benimle.
Ele não fala comigo desde o dia do funeral do teu pai.
Şey, Steph... Babanın şirketini satın aldım.
- Bem, Steph, comprei a empresa do teu pai.
Hâlâ uyuyor. Ateşi canlı tutmaya devam et babanın yakında döneceğinden eminim, tamam mı? Güzel.
- Ele ainda está a dormir.
Babanın kolundaki tüplere dikkat et. Sen misin?
Tem cuidado com os tubos no braço do Papá.
Telefonu babanın hayrına verdiğimi mi sandın?
Achaste que eu só te queria poupar uma viagem até à cabine telefónica?
Babanın kılıcını al.
Tira a espada do teu pai.
- Bunun çok alelade olduğunun farkındayım ama ikimiz de babanın etkileyici bir adam olduğu konusunda hemfikiriz.
Eu sei que é um cliché, mas neste caso ambos concordamos que o seu pai foi influente.
Annenin, babanın ve benim çok eski mazimiz var.
Eu, a tua mãe e o teu pai conhecemo-nos há muito tempo.
O Hristiyan rahip hakkında nasıl konuştuğumuzu ve senin de onun babanın üzerindeki etkisinden korktuğunu?
Da forma como falávamos daquele Sacerdote Cristão, e como temias a influência dele sobre o teu pai?
Babanın seni annenden kesip çıkarmasını sağladım.
Obriguei-o cortar-te dela, cortar-te da tua mãe.
Annen cesur birisiydi. Tıpkı babanın aptal olduğu kadar.
A tua mãe era corajosa, assim como o teu pai era tolo.
Bu da sette babanın katkısıyla bulunan bir şeydi.
E isto foi também uma contribuição do teu pai, no estúdio.
Karın, annen, baban, çocukların. Kız kardeşin, erkek kardeşin. Teyzelerin, kuzenlerin.
A tua mulher, a tua mãe, o teu pai, os teus filhos a tua irmã, o teu irmão, as tuas tias, os teus primos.
Neden babanızın başında değilsiniz?
Porque não está ao lado da cama do seu pai?
Sevgili Kont Bezukhov küçük salonuma gelmeniz ne büyük incelik zavallı babanızın vefatını derinden hissediyor olduğunuz bu zamanlarda.
Meu querido Conde Bezukhov, que bom que decidiu aparecer no meu pequeno salão quando ainda deve estar a sofrer muito com a morte do seu pai.
Babanızın sizi bu yücelik için seçmesi bile sıra dışı nitelikleriniz olduğunu gösterir ki uzun zamandır ben de keşfettim.
O facto de o seu pai tê-lo escolhido para a grandeza mostra que tem qualidades excepcionais, coisa que descobri há muito tempo.
Gel, baban seni taşısın.
Deixa que o papá te leve.
Baban Belfast'ta öldürüldü, annenle yakın bir ilişkin yok.
Sem qualquer relacionamento próximo com a mãe.
- Ama ben hâlâ Jed'im ve baban da hâlâ baba anlayacağın.
- Mas, eu ainda sou a Jed e o teu pai ainda é o teu pai, então...
Baban evraklarını kütüphanede saklıyordu.
O teu pai mantinha os seus papéis na biblioteca.
Babanı darmadağın etmişti.
O teu pai ficou devastado.
Şansına Louis babanızın hastalığından kapmadı.
O Louis foi abençoado com a ausência da doença do seu pai.
Bununla birlikte, siz çocuk gibi davranacaksınız benim de sizin babanız olmam gerekecek.
Dito isto, se se comportarem como crianças, terei de ser o papá.
Baban ve ben burayı onların dünyasından uzak durmak için inşa ettik.
O teu pai e eu construímos este sítio para nos separarmos do mundo deles.
Lakin iş buradaki insanların güvenliğine gelince baban nihai kararın bana ait olduğunu biliyor.
Mas quando se trata da segurança das pessoas nesta ilha, o teu pai sabe que a decisão final é minha.
- Şirketini kurduğunda LeAnn baban, babama çok büyük bir hata yaptığını söylemişti.
- Quando começou a sua empresa, o seu pai disse ao meu que estava a cometer um grande erro.
Aslında teklif planını daha detaylandırmıştım... fakat baban bana verdiği muhteşem tavsiyede bunu yapmamamı söyledi.
Eu tinha planeado um pedido mais elaborado, mas o teu pai deu-me o óptimo conselho de não o fazer.
- Korkarım babanızın istediği başlık parası çok fazla.
Penso que o preço que o vosso pai está a pedir pelo casamento, é alto demais.
- Bakın, ben sizin babanızım.
- Eu sou vosso pai!
Zekânı aldığın baban.
- O que te deu essas boquinhas.
Ordugâhımızdan babanı sen kaçırdın.
Foste tu quem tirou o teu pai do nosso acampamento.
Babanızın hesabıyla ilgili soru soracakmış.
Tinha uma pergunta sobre a conta do seu pai.
Babanızın tüm hesaplarını tasfiye ediyoruz.
Vamos fechar todas as contas do seu pai.
Babanızın her ay şahsi hesabından gönderdiği çek.
É um cheque que o seu pai enviava da sua conta pessoal todos os meses.
Babanız, talimatlarını açıkça belirtmişti.
O seu pai foi muito explícito nas instruções.
Babanız vefat ettiğine göre bu harcamaların kesilip kesilmemesi sizin kararınıza bağlı.
E, agora que ele faleceu, será você a decidir se os pagamentos devem ser interrompidos.
baban 353
babana 27
baban geldi 26
babanız 58
baban ne iş yapıyor 27
baban nasıl 84
babana gel 41
babanı 20
baban nerede 88
baban burada 26
babana 27
baban geldi 26
babanız 58
baban ne iş yapıyor 27
baban nasıl 84
babana gel 41
babanı 20
baban nerede 88
baban burada 26