Bacaklar translate Portuguese
7,248 parallel translation
Kızının bacaklarına mâl oldu.
Fez a sua filha perder as pernas.
- Evet. - Yani bacaklar da ise yarar.
Então, também era bom as pernas.
Saldırgan bacakları kırıp kurbanı sığdırmış olmalı.
O agressor pode ter-lhe partido as pernas para caber.
Bacakları akar adeta.
Ficam logo sem força nas pernas!
Hep tayt giyip koşan erkeklere özenmeme rağmen bacaklarımdan çok utanıyordum.
Sempre quis ser um daqueles tipos que corre de calças justas, mas tinha vergonha das minhas pernas.
# Devamlı yürürüm çünkü bacaklarım yürüyebiliyor #
Ando sempre a caminhar, Porque as minhas pernas caminham
Bacaklarım!
As minhas pernas!
Güzel bacaklarım!
As minhas belas pernas!
Bacaklarım yandı.
As minhas pernas estão queimadas.
Bacakları kopan adamdan sonra listeye sizi yazıyorum.
Vou pôr-te logo depois do gajo que perdeu as pernas.
Hayır, şu anda tek derdim senin bacakların.
Não, agora estou muito preocupada com as tuas pernas.
Ve o sırada bacaklarımı hissedebiliyordum.
E nessa altura, ainda sentia as pernas.
Ayrılmak demişken, bizim David Lee Roth gibi havada bacaklarımı ayırabilir miyim sence?
Por falar nisso, achas que consigo fazer a espargata no ar, como o David Lee Roth?
Bacaklarını kullan.
Usa as pernas.
Bacaklarınız büyüdüğü zaman ancak eşofmanlarınıza uyacaktı.
Quando as pernas expandem cabem no fato de treino.
Kuyruğumu bacaklarıma kıstırmış eski yerime geri dönüyorum.
Voltar para o meu antigo quartel com o rabo entre as pernas?
Yine maçı kaybetmelerini istedi. Peter bacaklarını düzelt.
É estranho gritar com as tuas pernas cruzadas.
Bacaklarım yaralandığında, doktor iki hafta sonra yeniden yürüyebileceğimi söylemişti.
Depois de ter magoado as minhas pernas, o meu médico disse que voltaria a andar novamente dentro de duas semanas.
Bacakların yorgun olmalı.
Deves estar cansada.
Neyse ki bacaklarım var.
Ainda bem que tenho pernas.
Çocuk kızla tanışıyor, çocuğun keçi bacakları var. Arka tarafında ise, sadece büyük bir demek buğday.
rapaz conhece rapariga, rapaz tem pernas de bode e, atrás, muito trigo.
Aptal kol ve bacaklar.
Pernas e braços estúpidos.
Snotlout'un kolları ve bacaklarıyım Hiccup.
Sou os braços e as pernas do Snotlout, Hiccup.
Vardığımızda bacaklarını açabileceksin, Bubbe.
Quando chegarmos, poderás esticar as pernas, bubbeh.
Hasetten çatlamıştım. Bacaklarının arasındaki ile onu memnun etmene şaşırdım.
Estou surpreendido por teres conseguido satisfazê-la com isso que tens a meio das pernas.
Keşke bacaklarım daha uzun olsaydı da limuzinin boyu kadar uzatabilseydim.
Gostava de ter pernas compridas para as estender até lá ao fundo.
Bacaklarınla çek!
Levanta-a com as pernas!
Bacaklarım var ve bir insana aşık oldum.
Tenho pernas e apaixonei-me por um humano.
Aç bacaklarını, sarışın.
Abre as pernas, lourinha.
Ağırlık merkezini biraz aşağı alabilirsen olacak. - Tamam. - Aşağı al, ben bacaklarımla kavrayacağım.
Vou apertar as coxas.
- Bacaklarımla çok sıkı kavrayacağım.
- Estou a apertar ao máximo.
Bacakların gerçekten güzel ama.
Mas você tem umas pernas legais.
Kabin basıncındaki ani değişim vakalarında başınızı bacaklarınızın arasına koyun.
Em caso de mudança repentina na pressão da cabine, põe a cabeça entre as... - Adeus, idiota!
Ne zaman durması gerektiğini bilmeyen bir puşt olduğun için bacakların bu halde.
E as tuas pernas estão assim porque és um imbecil que não sabe quando deve parar.
Bacaklarımı hissetmiyorum.
Não sinto as pernas.
Kalçanla sür bacaklarınla değil.
Força no traseiro, não nos joelhos.
Benim servetim yayılıyor, onlarında bacakları yayılıyor.
Eu abro o cofre, elas abrem as pernas.
Yani o çok havalı olduğunu ve herşeyi bildiğini zannediyor. Herkesle arkadaş olmasan nolur canım. Ve bacakları neden o kadar uzun ki?
Acha que é a maior, que sabe tudo, quer ser amiga de todos e tem as pernas enormes!
Bacaklarımı hissetmiyorum.
Não consigo sentir as minhas pernas.
Evet ama bacaklarımı dokuz yaşından beri tıraş ediyorum.
Sim, mas comecei a rapar os pelos das pernas aos nove.
"Bacaklarını ayıracağım!"
Vou partir-te as duas pernas.
Dilim göğsünden aşağı indiğinde ya da bacaklarından yukarı çıktığında şükrettiğin Tanrı mı?
O mesmo senhor ao qual agradeces enquanto a minha língua desliza pelo teu peito ou pela tua cocha?
Hayır, onlar benim gerçek bacaklarım. Ben...
Não, estas são mesmo as minhas pernas.
Bacaklarım hareket etmiyor!
As minhas pernas não irão!
- Bacaklarını bunun için ayıracaktın...
Ias abrir as pernas para...
Bacaklarımın gizlenmesi gerektiğini mi?
Que as minhas pernas deviam ficar escondidas?
Sen de terzi gibi bacaklarımı itici mi buldunuz?
Acha as minhas pernas repulsivas, como o alfaiate?
Hayır yalnızca bacaklarınızın yerine omurga köküne masaj yapmanın çok daha yararlı olacağına inanıyorum.
Não, é que... acho que seria mais benéfico se, em vez das pernas, lhe desse uma massagem a base da sua espinha.
Beni yatağından kovdun ama bacaklarını yine benim için araladın.
Expulsaste-me da cama, mas abriste-me as pernas.
Bacaklarını tut
O que se passa?
Bacakların uyuşuyor.
Só não consigo estar muito tempo sentada, fico com as pernas dormentes.