Bak hayatım translate Portuguese
820 parallel translation
Bak hayatım, muhtemelen sigortacının bir adamıdır.
Olha querida, provávelmente é um homem da seguradora.
- Bak hayatım...
- Ouça, querida...
Bak hayatım... okul açılmadan seni oraya götüreceğime söz verdim, biliyorum.
Olha, querido, sei que te prometi levar para Monterey antes da escola começar.
Kendine iyi bak hayatım.
Bem feito. Cuide-se, querido.
Bak hayatım, televizyoncularla yaptığın röportaj.
Veja, querido, é a entrevista que você deu.
Bakın Preysing... hayatım tamamen sizin elinizde.
Olhe, Preysing, estou à sua mercê.
Bak, Dale hayatım, özür dilerim. İşine karışmak istemedim. Durma git, şu Adem'e aşık ol.
Mas se começas a interferir nos meus assuntos pessoais, volto para a América e vivo da pensão.
Bana bakın, Bayan Kane, hayatım.
Olhe para mim, Sra. Kane, querida.
Çoğunluğun kadın haklarına bakışı, tanıdığım bir kızın kürküne bakışı gibi. Hayatı boyunca bir kürkü olmasını hayal etti.
Para muitas mulheres, o direito feminino tem o mesmo significado... que um casaco de peles para uma menina que conheci.
Evde, ailemin bulunduğu anlarda, bakıcımın hayatındaki tek erkek bendim.
Em casa, na presença da minha família, eu era o único homem na vida da minha enfermeira.
Bir bakıma o benim de, bir kez hayatımı kurtarmıştı.
Também salvou a minha de certa forma.
Size Bay Barnhardt'a anlattıklarımdan fazlasını anlattım, çünkü, bir bakıma, hayatım sizin elinizde.
Disse-lhe mais a si do que disse ao Prof. Barnhardt, porque de certa maneira, a minha vida está nas suas mãos.
Benim hayatıma bakış açını hafifçe anladım.
É possível que faca uma vaga ideia da tua filosofia de vida.
Bak, hayatım, bu gece artık bunu düşünme.
Querida, não te preocupes mais com isso esta noite.
Bak, Tommy... seni seviyorum ve ne kadar kötü hissettiğini biliyorum ama kendi hayatımızı planlayamazsak asla mutlu olamayız.
Tommy, eu amo-te, e sei que estás sentindo-te mal agora, mas nunca seremos felizes se não pudermos viver a nossa própria vida.
Hayatımın en büyük hikayesi fakat yazacak şans bulamayacağım. Bakın!
A história da minha vida e nem vou poder escrever nada.
Şunlara bak hayatım!
Olha para eles, querida!
- Bakın, ben tüm hayatımı bir kenar mahallede geçirdim.
- Ouça, eu vivi num bairro de lata toda a vida.
Evindeymiş gibi keyfine bak, hayatım.
Faz como se estivesses em tua casa, querida.
Hayatım, bak elinde.
Minha querida, é assim.
Gör bak! Maishy, hayatım... kendine aynada iyice bir bak. Karşında göreceğin kişiyle vedalaş.
Maishy, querido, vê-te bem ao espelho, depois, diz adeus ao que vês.
- Hayatım, bak...
- Querida, ouve...
Şu, ölüme yaklaştığım günlerimde, hayatıma dönüp bakıyorum ve söyleyeceğim şey hatalar yapmış olsam ve çokça üzülsem de aşka olmuş olduğumdur.
Quando tiver um pé na cova, aparecerei em meu passado e direi que sofri muito e cometi muitos enganos, mas amei.
Düzenli, iyi bir hayatım vardı. Ama şimdi neredeyim, bir bak.
Eu estava feliz tinha uma vida boa agora veja onde estou.
Ama elleriyle ya da beyinleriyle çalışanların büyük çoğunluğu gibi siz de ekonomik ve toplumsal gelişim bakımından, hayat tarzı bakımından... Yallah, Moskova'ya! ... insanların kendi aralarında, işleriyle, doğayla...
Como a maioria dos que trabalham com as mãos ou a cabeça, vocês julgam ou pensam, erradamente, que o capitalismo não é mais aceitável hoje do que ontem como desenvolvimento económico e social, como modo de vida, como sistema de relações das pessoas entre si,
mutlu yuva bana göre değil... mutlu koca, mutlu eş... bazen benim gibilerin durumlarına bakıp hüzünlenirim... ama benim hayatım yine de güzeldir!
não é p'ra mim um lar feliz o marido e a mulher embora eu também o sinta para quem é como eu a minha é uma rica vida!
Hayatım bak... Siz biraz döner misiniz...
Querida, Olha... rapazes, voltem por um minuto...
Her neyse, hayatım, menüye bir bak.
Seja como for, querida, vou dar uma olhadela ao menu.
Yeni sınırlara bakıyoruz, bu işin peşini bırakamayız, gerektiğinde hayatımızı veririz.
Estamos a explorar novas fronteiras, devemos seguir sempre em frente, sacrificar as nossas vidas, se tal for preciso.
Hayatım, bak.
Querida, olha.
Haydi, hayatım... Keyfine bak.
Vamos querido, anima-te.
Nasılsın hayatım? Kendine iyi bak.
Olá, Mabel, como estás?
Bak Edna, hayatım, bu işin uzun süreceğini ve maliyetli olacağını biliyoruz bu nedenle buradayız zaten.
Edna, querida... sabemos que tomará tempo e dinheiro... - e por isso estamos aqui. - Agradeço-lhes muito que viessem.
İşe başladım, bakın şimdi ona! Hiç böyle hayat dolu olmamıştı.
O meu trabalho está feito, olhem agora para ele Ele nunca esteve tão vivo.
Neticeye bak.. 1919'daki kazancımızın... ancak yarısını alabiliyoruz bugün. Bu arada hayat pahalılığı % 30 arttı.
E assim, hoje, os salários são a metade dos de 1919... e o custo da vida aumentou do 30 %!
Kızının bakıcısının çok farklı ilgi alanları varmış, hayatım.
A institutriz de sua filha parece muito versátil, amor.
Hayatım sözkonusu ve onların bana gönderdiği adama bak.
Tenho a vida em perigo e mandam-me um falhado!
Hayatım, şu modele bak.
Querido, tens que ver este modelo.
Sana yeni bakış açıları kazandırabilirim, hayatım.
- E estou. Posso abrir novos horizontes para si, querida.
Hayatım, Cumartesi gecesi için bebek bakıcılarından birini seçip gece kulübüne gitmeye ne dersin?
Que tal se no Sábado arranjássemos uma ama e fôssemos divertir-nos? - Juntos?
Her şeyi cevaplayabilirim. Bakın, en derin aile işlerinde hayatım bir...
Até os laços familiares mais profundos o meu ramo...
Yaşına bakılmaz hayatım, kilometreye bakılır.
Não são os anos, amor, é a quilometragem.
Artık hayatımdaki en önemli şey cilt bakımı.
Agora, o mais importante para mim é a estética.
Bak, hayatımın büyük çoğunluğunda zaman zaman bunu yaptım ve hiçbir şey göremedim. Bu yüzden sadece tahmin yürütüyorum.
Passei a vida quase toda a fazer isto e se não vejo nada, adivinho.
Bakın güzel ve sakin bir hayatım var?
Olhe, Eu levo uma agradável e pacata vida agora, ok?
Hayatımın geri kalanına uzaktan bakıyorum.
Vou olhar para trás o resto da vida.
Bak, özel hayatımı tamamen yabancı kişilerle tartışmıyorum.
Não falo da minha vida privada a estranhos.
"Hayatım boyunca..." "... bakıcılığını yaptım. "
Toda a minha vida vos acompanhei.
Hayatım bak, arkasında bizim listemiz yazılı.
Querido olha o que escrevemos por detrás, é a nossa lista.
Bak senin için çok şey yaptım daha da çok şey yaparım ama bu kadının hayatını riske atmak bunların arasında yok.
Já fiz coisas por ti, e estou disposto a fazer mais, mas arriscar a vida desta mulher não é uma delas.
Dik dik bakıyor hayatım.
A olhar, querida.