Bakın bayım translate Portuguese
320 parallel translation
Bakın bayım, artık bu böyle gitmez.
Olhe lá, ó senhor, isto não pode continuar.
Bakın bayım, ben buraya altı çocukla geldim...
Olhe, senhor, eu vim aqui com seis filhos
Bakın bayım, ben fakir bir adamcağızım. Bir hata yapmış olabilirim.
Olhe, senhor, possivelmente me tenha equivocado.
Bakın bayım, bir sakıncası yoksa ben de kendimi kötü hissediyorum.
Ouça, se não se importar... Eu próprio estou um pouco doente.
Bakın bayım, soğuk savaşın kazananı hiç olmamıştır.
Ninguém ganha uma guerra fria.
Bakın bayım, zeki biri değilim ama siz -
Não sou muito inteligente...
Bakın Bayım, Kimsenin kafasının içindekileri okuyamam.
Olhe, senhor, não sou adivinho.
Bakın bayım, burası özgür bir ülke, istediğim yere giderim.
Moço, este é um país livre, eu vou para onde quero.
Bakın bayım, kim olduğunu bilmiyorum, ama onu nadiren kullanırım.
Olha, seja qual for o seu nome, não uso qualquer tipo de freios.
Bakın bayım... burada büyük karışıklığa yol açtınız.
Escute, o senhor causou um sério tumulto. Segurem! - Se quiser, chamamos a polícia!
Bakın bayım, biz de yerlerimiz için para ödedik.
Nós pagámos bilhete, sabia?
Bakın bayım, intihar etmek için neden burayı seçtiniz?
Ouça senhor, porque escolheu o meu saloon para se suicidar?
Bakın bayım.
Mais nada.
Şimdi bakın Bayım!
Olhe, Sr.
Bakın bayım neden bu istihbarat işini biz profesyonellere bırak mıyorsunuz?
Porque não deixa os serviços secretos para os profissionais?
Bakın bayım, size gitmenizi öneriyorum.
- Senhor, aconselho-o a ir embora. Eu sei.
- Pekala neden bu konuyu aramızda... - Bakın bayım.
- Porque não esclarecemos tudo?
- Bakın Bayım beş para etmez bir orospu için neden tantana yapıyorsun?
- Olhe, senhor... porque quer arranjar sarilhos por uma pequena tarte?
Bakın bayım, sizi sinir ettiysem özür dilerim.
Olhe, senhor, sinto muito tê-lo incomodado.
Bakın bayım, sizi sinir ettiysem özür dilerim ama izin verin...
Olhe, senhor, sinto muito tê-lo incomodado. ... deixe...
Bakın bayım, aspirin 84 sent.
Veja, senhor, a aspirina é $ 0.84.
Bakın bayım, gitmem gerek.
Olhe, senhor! Tenho de ir.
Bakın bayım, bir erkeği bir bayanla evlenmeye zorlayabilir misiniz?
Ouça. Pode obrigar um homem a casar com uma mulher?
Bakın bayım, nereye gideceğini bilmeyenleri arabama almayı sevmem.
Não gosto de apanhar pessoas que não sabem para onde vão.
Bakın bayım, kimsiniz bilmiyorum ama iki haftadır boş depolarda ve ucuz otellerde bekleyip ıssız bir yerde birileriyle buluşmak için taksilere biniyorum.
Oiça, não sei quem você é mas durante duas semanas, esperei em armazéns vazios, hotéis baratos e apanhei táxis para ir ter com uma pessoa no meio do nada.
Bakın, Bay Smith benim, ama karım onu aldı.
Mas o Sr. Smith pertence-me e ela é que o tem.
- Bakın Bay Lester ben Augusta'daki bankadanım.
- Bem, está a ver, Mr. Lester pertenço ao banco em Augusta.
Bak Bay Pip, ilk olarak... talimatlarımı aldığım kişinin ricasının... daima Pip adını taşıman olduğunu anlamalısın.
Agora, Senhor Pip, terá de compreender em primeiro lugar que é do desejo da pessoa de quem eu recebi estas instruções que use sempre o nome Pip.
Bakın, bayım, burada kalmayı düşünüyorsanız otel kapalı.
Se pensa em ficar aqui... o hotel...
Size Bay Barnhardt'a anlattıklarımdan fazlasını anlattım, çünkü, bir bakıma, hayatım sizin elinizde.
Disse-lhe mais a si do que disse ao Prof. Barnhardt, porque de certa maneira, a minha vida está nas suas mãos.
Bakın, Bayım, her kimseniz işte, müsaade edin de kendi sonuçlarımı ben düşüneyim.
Nâo-sei-quantos, que tiro as minhas concIusôes.
Bakın Bay Quatermass, ben eski kafalı bir adamım. Roketleri veya uzayda yolculuğu pek bilmem.
Sou um tipo à maneira antiga, não sei muito de foguetões.
Bakın, size minnettarım Bay Horgan, ama...
Agradeço-lhe muito, Sr. Horgan, mas eu...
Söylerim. Bakın, Bay Lester'e özrümü iletir onu yarın arayacağımı söyler misiniz?
Olhe, podia apresentar as minhas desculpas à Menina Lester e dizer-lhe que lhe ligo amanhã.
Bakın, ona deyin ki... Ona bunun hiç... Bay Grant'e yarın gece orada olacağımı söyleyin.
Olhe, diga... diga que não tem jeito... diga ao Sr. Grant que estarei lá amanhã a noite.
Bakın, Bay Hempstead, nankörlük etmek istemem ama... Sevdiğim şeyler, inandığım şeyler... Biliyorum tuhaf geliyor ama benim için, haftada 10 dolardan çok daha değerliler.
Olhe, Sr. Hempstead, não quero parecer ingrato, mas, as coisas que eu gosto, as coisas em que acredito, sei que são estranhas, mas elas valem consideravekmente mais do que 10 dólares por semana.
Problem çıkartmayın yeter. - Bakın bayım.
- Não queremos problemas.
Bakın. Neyse, Bay Hutchins beni ziyarete geldiğinde... O sıralar sancım vardı Doktor.
Uma vez o Sr. Hutchins visitou-me... numa altura em que eu tinha uma dor, Sr. Doutor.
Bakın, seni yatağından kaldırdığım için çok üzgünüm, fakat hiç değilse uykulu görünmüyorsun. Merhaba, Bay Tanner.
Olá, Sr. Tanner.
Size geri verildi. Dikkatli bakın, bayım. Anahtarınızı arka... cebinizde bulacaksınız.
Encontrarás a chave no teu bolso.
Bay Sincap ağaçlara bakıp ona yardım etti Bay Porsuk toprağın altına bakıp ona yardım etti... "
O senhor Esquilo ajudou-o, procurando nas árvores, o Senhor Texugo ajudou procurando debaixo do chão... "
Restoran şefine söyler misiniz lütfen, masaları ve sandalyeleri öyle yerleştirsin ki, Bay Bianchi, doktor ve ben onlara gerçeği açıkladığım sırada yolcuların yüzüne bakıyor olalım.
Pode pedir ao condutor que arrume mesas e assentos para que o Sr. Bianchi, o Dr. e eu informemos sobre a solução do crime?
Bakın, Bay Newton, ben de bir klişeyim, Şu uyanık bilim adamlarındanım.
Sabe, Sr., Newton, eu sou uma espécie de lugar-comum. Sou o cientista desenganado.
Bakın, Bay Griffin. Tüm bunlar için ayıracak zamanım yok.
Escute senhor Griffin Eu não tenho tempo para isso.
Bak, Bay Walker'a hemen seninle evlenir... ve bu saçmalıkları unutursa... otomobilinin tamir masraflarını benim karşılayacağımı söyle.
Agora, diga ao Sr. Walker que se ele se casar com você... e esquecer toda esta loucura... eu pagarei o conserto do carro dele.
Generalim, Bay Cavalier sizinle değildi. Benim adamlarımı dövdü. Bakın, beni iyi dinleyin Bay Cavalier.
Não quero saber se é seu amigo, General.
Bakın, kullanıcımı yani Bay Henderson'ı... çok kızdıracaksınız.
Vão deixar o meu Utilizador, o Sr. Henderson, muito irritado.
Bakın Bay Baxter ben bir emlâkçıyım
Sr. Baxter, sou corrector de imóveis.
Bakın Bay Sosa, biz koşullarımızı zorluyoruz.
Ouça, nós estamos a ir longe demais.
Hayır, hayır bayım, hayır bayım, fakat bakın, bakın karım onun kursağında ne buldu.
Não, senhor, não! Mas veja o que a minha mulher lhe encontrou no papo.
Buraya bakın bayım, tam olarak neyi kastettiğinizi söyler misiniz?
Afinal aonde quer chegar?
bayım 4005
bayim 32
bakın 5588
bakin 38
bakın kim gelmiş 88
bakın şimdi 40
bakın ona 18
bakın bayan 50
bakın ne diyeceğim 82
bakın ne buldum 41
bayim 32
bakın 5588
bakin 38
bakın kim gelmiş 88
bakın şimdi 40
bakın ona 18
bakın bayan 50
bakın ne diyeceğim 82
bakın ne buldum 41