English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ B ] / Bastır

Bastır translate Portuguese

3,476 parallel translation
Ağır abi gibi davranıp duygularını bastırmıyorlar.
Não se incitam uns aos outros. Não reprimem sentimentos.
- Bastır, koçum!
- Vá! - Vá! - Vá!
Bu anılar âdeta bir başkası tarafından bastırılmış gibi.
É como se estas memórias tivessem sido reprimidas por alguém.
Glasgow-bastır-bastır!
O Vai-vai-Glasgow!
Glasgow-bastır-bastır!
O gigante de Glasgow!
Benim için aile anne boşları arka kapıdan çıkarır baba ise sesi bastırmak için televizyonu açar gibi bir şey.
Para mim, família era... A mãe a embebedar-se nas traseiras, e o pai a aumentar o som da televisão para não ouvir.
Umarım hepsi şu anda anılarını bastırıyorlardır.
Sim, espero que estejam a reprimir as suas memórias agora.
Bastır Bama!
Ganhamos a primeira bola, Alabama!
Piramitin tepesine çıkıp şöyle bağıran adamım : "Bastır hayaller, bastır!"
Sou o tipo no topo da pirâmide a gritar, "Força, sonhos!"
Durun bir saniye, Hastanede savunmasız yatarken o acınası yüzüne yastıkla bastırıp ona istediği ani sonu verebiliriz.
Esperem aí, com o marido hospitalizado a sarar as marcas de pneus, será fácil colocar uma almofada na cara do desgraçado e dar-lhe a surpresa que tanto queria.
Diğer tarafa gitmelisin! Haydi çocuklar, bastırın!
Vá, força.
Savaş bittikten sonra niyetim tam eşitlik, zencilere oy hakkı ve daha da fazlası için bastırmaktır.
Quando a guerra acabar, tenciono insistir por... plena igualdade, voto Negro, e muito mais.
Bu süre zarfında ekibin geri kalanı dışarıda matkabın sesini bastırıyor olacak.
Enquanto isso, o resto da equipa estará fora, a dar cobertura ao ruído da britadeira.
Oraya bastır, dışarı çıkarır.
Pressione e sai tudo ali.
Bastırılmış insanlar.
Pessoas reprimidas.
Ve gökyüzünde Hala cesurca şakıyan tarla kuşları uçuyor Aşağıda patlayan silahlar bastırıyor seslerini
E no céu as cotovias ainda cantam corajosamente, voam, vagamente ouvidas entre o som das armas, lá em baixo.
Görünen o ki, engel sadece anılarını bastırmıyor yeteneklerini de bastırıyormuş.
Parece que o bloqueio não reprimia apenas as tuas memórias, mas também as tuas capacidades.
Tybalt, sizi sevmek zorunda oluşum nedeniyle böylesi bir karşılamanın öfkesini bastırıyorum
Tebaldo, a razao que eu tenho para estima que voce... Desculpe a raiva correspondente a sua saudaçao.
Hadi bastır Colts! Hadi bastır Colts!
Vamos Colts!
Hadi bastır Colts!
Vamos Colts!
Bastır, Dusty!
Força, Dusty!
Bastırın! Bastırın!
Avancem, avancem!
Duman kokumuzu bastırıyor.
O fumo está a disfarçar o nosso odor.
Erken bastıran kış yağmurları vadinin içinde olan herkese bıktırıcı bir rol oynamıştı.
As chuvas de inverno depressa caíram lançando uma mortalha sobre o vale e sobre todos os que nele estavam.
İyice bastırıyorum. Kedi ölü zaten.
Um gato morto no teu pescoço, e estou a apertar!
Yere bastır.
Pressiona contra o chão.
Üzerine yuvarlan ve onu yere bastır.
Atira-te ao chão. Pressiona contra o chão, Kitai.
Silinmekle yüz yüze olan tüm o kadınlar... Gülemiyorlar acı çekemiyor, duygularını bastırıyorlar.
Todas as mulheres, que fizeram plásticas até não poderem mais e que não conseguem sorrir, mostrar dor ou emoções.
Telgraflardan bazıları Avrupalı bir diktatöre de sızdırıldı, o da bunları muhaliflerini ve ifade özgürlüğünü bastırmak için kullandı.
Alguns dos cabos também passaram informações a um ditador europeu que as usou para chegar aos dissidentes e reprimir a liberdade de expressão.
İyice bastır.
Compressão total.
- Yere bastır.
- Carrega a fundo!
Dişleri huniye saplarsın ve tam gözlerinin üstünden bastırırsın.
É só espremer as presas num funil e pressiona atrás dos olhos.
Üzerine bastır.
Pressiona a ferida.
Bastır. Daha sıkı. - Bastırıyorum.
Com mais força.
Bastırılmış mı?
Reprimida?
Sonunda benimle ilgili anılarını bastırıyorsun.
Finalmente, apagaste a memória de mim.
Sıkıca bastır.
Pressiona com força.
Gençliğin, seyahate karşı bastıramadığı arzusunu nasıl finanse ettiği benim için bir sır.
O desejo irresistível de viajar é um mistério para mim.
Hadi bastır Luke!
Vá, Luke, acelera!
- Biraz daha bastır.
Mais pressão. Assim.
Buraya bastır.
Pressiona aqui.
Bastırın, çocuklar!
Vá lá, malta!
Haydi bastırın!
Sem essa de não poder, garoto.
- Bastır takım.
Vamos, equipa.
Bastır, Vahşi Kediler!
Viva, Wildcats?
Sanırım Acımasız Azrail uyku düğmesine bastı.
Parece que o Anjo da Morte desligou o despertador.
Birinin sessiz alarma bastığını düşünüp bankadan çıkışlarını garantilemek istemişlerse, hayır.
Não sabiam se alguém tinha accionado o alarme silencioso e queriam, com segurança, fazer a divisão.
Bastır.
Enfia o pé-de-cabra.
Bastırılmış öfke ve kederim açığa çıkmaya başlıyor.
Raiva e tristeza acumuladas.
Bastır.
Exige.
- Hayır! Dikkatli ol, o bastığın Ganymede.
- Não, cuidado, esse é Ganimedes.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]