Belliydi translate Portuguese
813 parallel translation
Korktun, ha? Belliydi.
Assustei-te, não foi?
Yabancı ülkelerle ilişkiler tıkandı zaten, bunun olacağı belliydi.
Com todos estes problemas no estrangeiro, tinha de acontecer.
Bu başından belliydi.
Era de esperar.
Yatagi dagitmisti, ama içine girilmedigi belliydi.
Ela tinha a cama desfeita, mas não tinha sido usada.
Ben oradayken Bayan Porter geldi. Daha önce de geldiği belliydi.
Enquanto lá estava, entrou a Miss Porter, ela já lá tinha estado.
Böyle olacağı belliydi.
Já se estava à espera.
Kanatlarına bakınca en az 5 metre boyunda olduğu belliydi.
Pelas asas, tinha pelo menos cinco metros de envergadura.
Gözlerinizden belliydi Marie.
Estava nos seus olhos, Marie.
Ses tanıdık olmamasına rağmen Subay olduğu belliydi.
Reconheci, pelo som desigual, o andar do oficial.
Döküleceği belliydi.
Tinha que rebentar.
Büyük Ed'in böyle bir şey yapacağı çok belliydi.
Era de prever que o Big Ed faria isso.
Böyle olacağı baştan belliydi!
Cheira mal até ao céu, por Deus!
Yakalarındaki rütbelerden açıkça belliydi.
O General espera-nos.
Bu daha başından belliydi.
Nunca daria.
Öldüğü belliydi.
Percebi que ele estava morto.
Kaptan Nemo'nun, insanoğlunun her zaman aradığı şeyi bulduğu belliydi ;
Nemo tinha descoberto o sonho da humanidade :
Çok belliydi.
Era óbvio.
Canı yanıyordu, belliydi.
Consegui ver que ele estava ferido.
Halinden belliydi.
Parecia estar.
Erkek adam olduğu belliydi!
Procuro um homem como esse.
Belliydi.
Dava para ver.
O kadar belliydi ki.
Era realmente muito óbvio.
Rua'nın burada olduğu belliydi.
Ele tinha que ter o rei.
- Belliydi zaten!
Sabia que tocava a mim!
- Belliydi zaten! Bekleyemeyiz.
Não temos tempo para ficar a espera...
Belliydi zaten!
Aonde vão? Já sabia...
Psikopat biri olduğu belliydi.
Era, com certeza, um psicopata.
Linus'a çektiği çok belliydi.
Foi sempre o mais parecido com Linus.
Bir şeyin olduğu belliydi.
Alguma coisa acontecera de certeza.
Gırtlağındaki parmak izleri belliydi.
Tinha marcas visíveis de dedos no pescoço.
Hiçbir şey hissetmediği belliydi, kafasını kaldırdı ve değiştirdiği sözcükleri söylerken onun gözlerini gördü.
Depois, achando que nada estava claro, levatou os olhos e viu os de Odile que explicavam todas as palavras trocadas entre os dois. Tem uma boca grande.
Böyle olacağı belliydi.
- Já se via que ias acabar assim.
Benim hakkımdaki gerçeği bildiği belliydi.
Via-se que ele sabia acerca de mim.
- Böyle olacağı belliydi!
Tinha que acontecer.
Hükmü belliydi.
Está tudo condenado.
Güvenilmez olduğun belliydi.
Devia ter percebido que não és de confiança.
Cevap belliydi.
Já era de prever, de fato.
Benim nerede olduğum belliydi Kolombo.
Aquilo a que quer chamar álibi é a verdade.
Bunun geleceği belliydi.
Bem, eu merecia.
O zamanlar kulüplere takılan kızları hatırlıyorum. Saatlerce ayna karşısında kalıp onun için hazırlandıkları belliydi.
Lembro-me das miúdas irem aos clubes, tendo-se preparado durante meia hora para este acontecimento.
- Olacağı belliydi. - Neyse, hazırlık yapacak vaktimiz var.
- Temos tempo para o fazer.
İnsanlar, gerçekte neler olup bittiğini ve neye baktıklarını bilmeden oraya toplanmıştı. Ama farklı bir şey olduğu belliydi. Onlar da bunun parçası olmak istemiş, olanları görmek istemişlerdi.
E as pessoas estavam ali para ver o que ia acontecer sem saberem o que viam, mas era algo diferente e eles queriam fazer parte disso e ver o que ia acontecer.
Çözüm yolu belliydi : Askerî Kontrol.
A resposta : controlo militar.
Belliydi zaten.
Não se podia esperar outra coisa.
Tam bir beyefendi olduğu her halinden belliydi.
Notei que ele era um cavalheiro.
Böyle olacağı belliydi!
Incrível!
Beyaz giysili kadın ve Claire arkadaşlardı. Bu çok belliydi.
A rapariga de vestido branco e Claire eram amigas, obviamente.
Bu kızın nasıl bir gücü olduğunu hayal edemiyordum. Ama doğal görüntüsü ve farklılığı hoşuma gidiyordu, Claire yanımda olmadan, bana hiç yüz vermeyeceği belliydi.
Eu não tinha imaginado que pessoalmente teria qualquer poder sobre essa rapariga, mas parecia natural que deveria gozar de certos previlégios fora da presença de Claire, uma vez que já me tinham sido concedidos tão liberalmente e sem eu ter pedido nada.
En azından hastalık belliydi..
Conhecíamos os sintomas do mal-estar...
Başından beri belliydi.
Tem sido óbvio desde o início.
Büyük adam olacağı belliydi.
Ele tinha boa reputação.
belli 115
belli değil 32
belli olmaz 80
belli oluyor 175
belli olmuyor 17
belli ki 161
belli değil mi 27
belli olmuyor mu 26
belliere 18
belli değil 32
belli olmaz 80
belli oluyor 175
belli olmuyor 17
belli ki 161
belli değil mi 27
belli olmuyor mu 26
belliere 18