Bir tane translate Portuguese
29,788 parallel translation
Bunu özellikle senin için yaptım, bir tane yemelisin.
Fiz isto especialmente para ti. Devias comer um.
-... ve yoktan bir tane de yaratamayız.
E não podemos criar uma do nada.
Bir tane daha istiyorum.
Preciso de outro destes.
Bir tane kaldı.
Ainda temos um.
Burada kalıyorsan, bir tane daha alabilirsin.
Se está aqui hospedado, provavelmente pode comprar outra.
Yine de bir tane almalıyız.
Devíamos comprar um na mesma.
Bir tane D.C'de ve bir tane de Baltimore'un yakınlarında.
Uma em Washington D.C. e outra perto de Baltimore.
Bir tane daha almalarına izin vermeyeceğim.
Não vou deixar que tenham outro.
Okulda piyano yoktu ben de bir tane bulmaya gittim.
Não há piano na escola, por isso fui procurar um.
Bir tane daha istemiyorum.
Não quero outro.
Sonja'ya da yap bir tane çünkü bunların hepsinde süt var.
Faz um para Sonja, porque todos estes têm leite.
Sadece kesin ve bir tane kesik var.
Foi somente um corte, preciso.
1915'ten önce yapılan mezarlıkları şuanki inşaatlarla karşılaştırdım ve sadece bir tane güzel sonuç çıktı.
Pesquisei os cemitérios construídos antes de 1915 com canteiros de obras actuais e só tive um resultado.
O zaman bir tane NASCAR şeysi var Motorsports Parkı'nda.
Bem, há um evento da Nascar no Parque Motorsports...
İyisinden bir tane bulsan iyi olur.
É melhor arranjar um bom.
Bir tane bile.
Nem um.
Yeni bir tane ister misin?
Queres um novo?
Aptal kaderini inkâr eder fakat yeni bir tane yapacak olan içindeki savaşçıdır.
Os Tolos negam o destino... mas é o Guerreiro em ti que pode criar um.
Bu gemiyi yok edersen İmparatorluk yeni bir tane gönderir.
Destróis esta nave e o Império vai enviar outra.
Bir tane bombacıyı başıboş bırakmışlar.
Mandaram um bombardeiro à deriva.
Ve bir tane daha.
E outro.
Hocamda bir tane var, fakat o farklı.
O meu mestre tem um, mas é diferente.
Dur da sana yeni bir tane takalım.
Vamos arranjar-te um novo, agora mesmo.
Puerto Vallarta'daki bir hayvanat bahçesinde bir tane görülmüştü.
Será que é MARV? Um zoológico em Puerto Vallarta teve surto.
İşte burda bir tane buldum.
Encontrei um.
Yani herkesin böyle bir tane konteynırı var mı?
Têm todos um destes contentores?
Araçtaki patlayıcılara bir tane mermi gelse, ortalık ana baba günü olur!
Se uma bala perdida acerta nestes explosivos, bum!
Pekâlâ, sadece bir tane.
Está bem, só um.
Bir tane buldum.
Encontrei um.
- Bir tane daha ister misin?
Quer outro?
- Bana da bir tane vermişti.
Também me deu um a mim.
Bir tane daha. Alttan geç.
Mais uma, baixa-te.
Bir tane de melek yüzlü çocuk yaptırdım.
Olha para isto. Querubim.
Onlardan bir tane daha içersen kalp krizi geçireceksin, biliyor musun?
Tu é que vais ter um ataque de coração se beberes mais coisas dessas... - Sabes isso, não sabes?
Bir tane daha getir baştan alalım.
Vai buscar outra e recomeçamos.
Bir tane daha getir.
- A cassete foi à vida.
Bir tane mağdur hakları derneği seni konuşmacı olarak davet etti.
Foste convidado para ir falar para um grupo de direitos das vítimas.
Kocamın bir tane vardı.
O meu marido tem uma arma.
David'in bir tane var.
O David tem uma.
- Bu sene bir tane almalıyız.
- Devíamos ter um este ano.
Aynı şerefsiz bir tane daha yazmış. "Keçi gibi bir suratın varken keçi peynirini sevmemen tuhaf geldi."
"É estranho que não gostes de queijo de cabra, tendo cara de cabra."
KadınAvcısı'nın yağ bağlamış suratına bir tane indirmeye geldim.
Desculpem, podemos recomeçar? Estava no modo de foto. Vá.
- Her birimize bir tane mi sadece?
Só uma para cada?
Onunla veli toplantısında tanıştık ve fiziksel şiddete karşı yürütülen kampanyada suratına bir tane geçirmek istemediğim tek kadın o.
Conheci-a no almoço da Associação de Pais e é a única mulher na campanha anti-bullying a quem não quero dar um murro.
Amerika Kıtası'nda sadece iki tane var. Bir tanesi California'da. California da Kuzey Amerika'da.
Só há duas nos Estados Unidos, uma delas é aqui na Califórnia, que se encontra na América do Norte.
McCarthy'nin merkez üssü olarak Brunswick çiftlik evini kullanarak... 300 millik bir alan içinde 40 tane saydım.
Usando a quinta do McCarthy Brunswick como epicentro, conto 40 num perímetro de 300 milhas.
- On beş tane. Nick Farris de dâhil her bir üye için.
15 motos, uma para cada membro do gangue, incluindo o Nick Farris.
Evet bir tane daha.
Sim, ainda há outro.
Hem de iki tane. Daha iyi bir açıya ihtiyacım var.
Preciso de um melhor ângulo.
Parti düzenlemek elbette bir risk ama ama iki tane taş gibi değişim öğrencisi okulumuza yeni başladı.
Bastava alguém ficar sem bateria para começarem a conversar. Sim, foi arriscado dar uma festa, mas acabaram de chegar à escola duas estudantes estrangeiras sexys.
Gümüşe boyanmış bir adam ve Pride'ın yüz tane yakın arkadaşı.
Um homem pintado de prata e cerca de cem amigos mais próximos do Pride.
bir tanem 228
bir tane sana 21
bir tane daha var 71
bir tane daha 473
bir tanesi 28
bir tane daha ister misin 28
bir tane yeter 18
bir tane alabilir miyim 32
bir tane mi 25
bir tane var 76
bir tane sana 21
bir tane daha var 71
bir tane daha 473
bir tanesi 28
bir tane daha ister misin 28
bir tane yeter 18
bir tane alabilir miyim 32
bir tane mi 25
bir tane var 76