Bu yaşta translate Portuguese
568 parallel translation
Kızım daha bu yaşta erkekleri peşinde sürüklüyor, öyle değil mi?
Sim, parece que sabe como manter a linha, não é?
Bu yaşta deve güreşi!
A brincar às cavalitas. Na minha idade.
Bu yaşta.
Na tua idade.
Rahibe Bessie gibi karı alacak şanslı adam azdır bu yaşta gül gibi.
Näo há muitos homens com a sorte de ter uma mulher como a Irmä Bessie, täo bonita para a idade que tem.
Şunu eklemem gerekir ki, benim yaşadıklarımı yaşamış ve teslim olmuş biri, ilk defa, bu yaşta bir babaysa her şeyi hak ediyordur.
E um homem que viveu como eu vivi e que decide ser pai a uma idade vetusta, só teve o que merecia.
Dillerine diyecek doğrusu. Bu yaşta bu zeka biraz fazla. Babam hain mi oldu anne?
Falas com toda tua inteligência, que é demais para uma criança.
- Kay bana 5000 dolar biriktirdiğini ve bu yaşta kendi şirketinin başına geçtiğini söyledi.
- Acho que sim. A Kay disse que tem 5 mil dólares. E é presidente da firma com esta idade!
- Bu yaşta hepsi sevimli oluyor.
Nessa idade, todas elas são uma graça.
Bu yaşta akılları ermez.
Ela nem entende ainda.
- Bu yaşta kavga ediyorsun.
- Uma cena de pancadaria. Na tua idade!
Hayatınıza bu yaşta isyan ediyorsunuz.
Lutando pela vida nesta idade.
Bu yaşta mı?
Na idade deles?
Hem de bu yaşta.
E na minha idade.
Bu yaşta ne yapacaklarını bilemezler.
É apenas a idade em que nada se encaixa.
Ne demişler, bu yaşta bu akılla çok yaşamazmış insan.
Tão jovem e tão discreto! Nunca haverá longa vida.
Bu yaşta bu akıl, şaşılacak şey doğrusu.
Maravilha é, tão jovem e tão sagaz.
İnanmak çok zor. Bu yaşta bir kız ve bunca erkek... Hayatımda tek erkek olduğunuzu düşünmek istersiniz.
- Se prefere achar que é o único...
Max, bu yaşta bir çocuğun eksikliğini hissediyoruz.
Max, uma criança desta idade faz falta aqui.
Değil, ama bu yaşta Balzac okumanız ipucu oldu.
Nem tanto, exceto por ler Balzac na sua idade.
- Bu yaşta istediğiniz her şeyi kolayca yapabilirsiniz tatlım.
- Na sua idade, ele pode suportar. - Na minha idade posso me dar ao luxo.. de fazer todo tipo de coisas, minha querida.
Çünkü yutmam! Senin gibi bu yaşta gözü açılanları hiç sevmem!
Não gosto de espertinhos como tu!
Elbette öyle demiyorum ama bu yaşta onun karakterini değiştiremezsin.
Claro que não mas agora não podes mudar a sua natureza.
Bu yaşta mı?
Com a tua idade?
Bu yaşta öyle gergin oluyorlar ki.
- Eles são assim nesta idade!
Bu yaşta bu zeka!
Tão pequeno mas perspicaz!
Bu yaşta çoktan yatmış olman gerekirdi!
Já devia estar na cama, um homem da sua idade!
Bu yaşta güzel bir şey tabi...
Uma linda coisa na sua idade!
Bu yaşta bir kız, hele burada, baykuşlara yem olur.
Tem razão em tomar conta dela. Uma rapariga desta idade, principalmente aqui, eu teria medo...
Bana bu yaşta hala bakire olduğunu iddia etme.
Mas não me digas que na tua idade ainda és virgem, hein?
Gerald Amca seni bu yaşta tek başına bırakmamalı.
O tio Gerald não devia mandar-te para fora com essa idade.
Bu yaşta gerçek bir kadını takdir edebiliyorsun. O buna değer.
Tens de chegar à minha idade para apreciares... uma verdadeira mulher.
- Bu yaşta, gerçeklerden zevk almalısın.
Com a sua idade, devia apreciar a verdade. A minha idade, minha idade.
Bu yaşta bir işe yaramamak güzel bir şey olmasa gerek.
Não deve ser bom ser inválido na sua idade.
Bu yaşta hala çocuk gibi davranıyorsunuz.
Com a vossa idade, a portarem-se como crianças.
Bu yaşta ağlıyorsun.
A chorar com a tua idade!
Bu yaşta hiç utanmıyor musun?
Não tem vergonha, na sua idade?
Bir adamın bu yaşta hayatımı değiştirebileceğini sanmıyordum.
Eu achava que um homem com a minha idade já não mudava.
Öyleyse neden bu yaşta anne olmayı deniyorsun?
Então por que está a tentar ser uma mãe na sua idade?
Tabiki sana karşı hislerim var ama bu yaşta, sadece bir kişiyle birlikte olmak istemezsin.
Claro que sinto coisas por ti, mas... Tu não vais querer ficar amarrada a uma pessoa na tua idade.
Bu yaşta nasıl bir konuşma bu böyle?
Que conversa é essa para uma miúda da tua idade?
Bu yaşta evlenmeye kalkması utanç verici değil mi?
Não terá ele vergonha, na sua idade, de querer casar-se?
Bu yaşta hala iş bitmedi mi?
Na sua idade e ainda consegue.
Bu yaşta bakmaktan başka bir şey gelmez elimden. Buralarda mı yaşıyor?
Na minha idade, a única coisa que posso fazer é olhar.
Sizin zamanınızdaki bir kadın için oldukça büyük bir beceri bu... bu günlerde ve bu yaşta.
E uma grande conquista para uma mulher em sua epoca... hoje em dia.
Bu yaşta istediğin zaman çıkamazsın.
Na tua idade, não podes... Esquece.
Gerçekten yaptığın şeyi takdir ediyorum, her şeyi bırakıp, bu şekilde bu yaşta.
É ótimo o que estás a fazer. Mudar as coisas com a tua idade.
Bu yaşta mı!
Na tua idade!
Bu çocuk yaşta yapılacak evlilikleri kimin finanse edeceğinden de bahsetti mi bu Buckley?
Por acaso, ele disse quem iria financiar esses casamentos infantis?
Orta yaşlı zengin bir zamparanın acıklı öyküsünü çekiyorlar. Bu zengin zampara karısı olacak yaşta bir kadına umutsuzca tutulur.
Estão a fazer um filme sobre a tragédia de um rico e devasso homem de meia-idade que se apaixona perdidamente por uma mulher, com idade para ser sua esposa.
Ben bu yarım aklımla şu yaşıma kadar hayatta kaldım, binlercesi o tam akıllarıyla genç yaşta ölüp gittiler! Başka ne diyebilirim size?
O que posso eu dizer, senão que sobrevivi à meia-idade com metade do meu juízo, enquanto milhares pereceram com todo ele intacto.
Aslında bu, daha erken bir yaşta olur.
Na verdade, geralmente acontece um pouco mais cedo.
bu yaz 17
bu yalan 50
bu yasak 17
bu yanlış 112
bu yanına kalmayacak 17
bu yasal değil 22
bu yasal mı 22
bu yasadışı 25
bu yasalara aykırı 18
bu yalan 50
bu yasak 17
bu yanlış 112
bu yanına kalmayacak 17
bu yasal değil 22
bu yasal mı 22
bu yasadışı 25
bu yasalara aykırı 18