English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ B ] / Bulacaksın

Bulacaksın translate Portuguese

3,281 parallel translation
Babanın rızasını al ve boşanmanı yap. Daha sonra gel, beni senin olduğun gibi arzularımla boşalmış bir hâlde bulacaksın.
Faça com que o seu pai dissolva o seu casamento e estarei tão sedento de desejo como está agora.
Bize yeni bir tane bulacaksın.
Vais arranjar-nos uma nova.
Küçük, metalik bir küre bulacaksınız.
Aí encontrarão uma pequena esfera metálica.
- Otele. Eğer oraya gidemezsem, parayı oradan çıkartmanın bir yolunu sen bulacaksın.
Se não posso entrar ali, vais arranjar uma forma de tirar de lá o dinheiro.
Bunun için başka bir yol bulacaksın.
Vais ter de te arranjar.
Bunu nerede bulacaksın Almanya'da?
Exatamente. Onde terias isto na Alemanha?
Sonra seni bayıltacağım ve kendini bir tımarhanede hafızanı kaybetmiş olarak ve başka bir kimlikte bulacaksın.
Depois vou pô-lo a dormir, e você vai acordar num hospital psiquiátrico com amnésia total, com o nome de outra pessoa.
Bu ofise gelip senin için bir şeyler yapmak isteyen herkeste bir kusur bulacaksın.
Vai achar defeito em quem surgir querendo fazer isso.
Onu bulacaksınız değil mi?
Vão encontrá-lo, certo?
Parayı nereden bulacaksın? Bu bizim sorunumuz, değil mi? Sadece bir fiyat ver.
O McClaren afirma que ela, por equívoco, enviou esses e-mails e por falta de atenção, eles foram parar no site.
Bir gün sen de evini bulacaksın.
Algum dia, também vai encontrar um lar.
Hayır, onu bizim için sen bulacaksın.
- Não, vais tu encontrá-la.
Ama sen de birini bulacaksın, April.
Tu vais encontrar alguém, April.
Bir süre göze batmayarak, Detroitli arkadaşlarınızla aranızı düzeltecek bir yol mu bulacaksınız?
Esconder-se enquanto tenta acertar as coisas com os seus amigos em Detroit?
Bunu gerçekten güzel bulacaksın.
Acho que vai achar a viagem agradável, até.
- Arayıp bulacaksın.
Está na hora de um pouco de procura e de resgate.
- Kendine hakim olamayacak ve kendini o kortta bulacaksın.
Serás mais forte que ele. Estarás em campo rapidamente.
Angel, merkezde o kadar çalışırken restoran işletecek vakti nereden bulacaksın?
Como é que arranjas tempo para gerir um restaurante, com tantas horas que dedicas à esquadra?
Eğer bu adamı öldürmekten hapse girersen nasıl kızını bulacaksın?
Como queres encontrá-la se fores preso por matar esse tipo?
Eminim bulacaksın kendini tatlı bir limanda
Vais-te encontrar no porto Certamente
Gerçekten çok üzgünüm, ama kavga izleyecek başka bir yer bulacaksınız.
Desculpem, mas vão ter de encontrar outro sítio para verem o combate.
Yani, sanırım beni oldukça anlayışlı bulacaksın.
Bem, creio que vais achar que sou... Bastante receptiva.
Bir gün, değerini gerçekten anlayacak bir adam bulacaksın.
Bem, um dia vais encontrar um homem que te aprecie verdadeiramente.
Delecek zamanı nasıl bulacaksın?
Como é que vais ter tempo para o perfurar?
Bakalım ne bulacaksın.
Vê o que descobres.
Bir yol bulacaksınız.
Tu... vais resolver isso.
Böyle bir getiriyi sağlayacak şeyi başka nereden bulacaksın ki?
Onde é que podia encontrar isto?
- O nedir? - Sen bulacaksın.
- Você descobrirá.
İlerde bir gün kendiniz beş parasız ve hasta bulacaksınız o zaman iyi bir Yahudi ailesine ihtiyacınız olacak ve siz onları 3 kerede arasınız antibiyotiğe çok ihtiyacınız da olsa onlar sizi geri aramayacaktır.
Um dia, se ficarem sem dinheiro e doentes, vão precisar da vossa família judia e ligar-lhe três vezes por dia e eles não atendem, por mais que precisem de antibióticos.
Kendi yolunu bulacaksın.
Hás de encontrar o teu caminho.
Isaak'le takılırken Jurg'ü nasıl bulacaksın peki?
Como esperas encontrar o Jurg, se andas com o Isaak?
Tahlil yaparsanız ucunda boğanotu kalıntısı bulacaksınız.
Se a analisares, encontrarás vestígios de acônito na ponta.
Tahlil yaparsanız ucunda boğanotu kalıntısı ve Hannah'nın parmak izlerini bulacaksınız.
Se a analisares, vais encontrar vestígios de acônito na ponta. E as impressões digitais da Hannah.
- Muhtemelen bu şansı bulacaksın, oğlum.
Provávelmente terás essa hipótese, meu rapaz.
Ve bunu yapamazsınız ya da bunu yapmak olmaz ise, Ben, birini bulacaksınız ama doğrusu bu oldu diye.
Se não puderes ou quiseres, vou procurar alguém que o faça, mas preferia que fosses tu.
Başkentte bir adamı bulacaksın.
Procure um homem em DC.
Tuvalet temizlemek isteyen güzel kadınları nereden bulacaksın?
Onde é que vais encontrar belas mulheres que queiram limpar casas de banho?
Onu bulacaksın ve onu telefona vereceksin.
Encontre-o. Coloque-o em linha.
Onları ararsanız bir ağacın dalında kraliçe arı ile beraber bir küme halinde bulacaksınız.
Vão encontrar um galho numa árvore ou algo onde possam permanecer e cuidar da rainha.
Ve sen Timmy, kumluğunda kesinlikle altın bulacaksın.
E tu, Timmy, vais definitivamente encontrar ouro na tua caixa do cocó.
Bir gün o da büyüyecek, onun da kendi kızı olacak ve sen de kendini çok fazla sevgi dolu bir ortamda bulacaksın nasıl bu kadar şanslı olduğunu merak edip duracaksın.
E um dia, ela vai crescer, e vai ter a sua própria filha. E vais encontrar-te rodeada de tanto amor, que vais perguntar-te como podes ter tanta sorte.
Bulacaksın.
- Terás de a encontrar.
Yani bir iş mi bulacaksın?
Vais contratar outro?
- Kimi bulacaksın?
Encontrar quem?
Bence bunu ilginç bulacaksın.
Creio que acharás isto interessante.
Yani bu işin arkasındaki kişiyi bulacaksın değil mi?
Então, vai descobrir quem está atrás da cortina?
Sektörümün adaleti için beni rahatsız edici bir ses olarak bulacaksınız, Koruyucular.
Vão enfrentrar uma voz que vai clamar fortemente... por justiça no meu sector, Guardiães!
Onları büyük ihtimalle bulacaksınız.
Algo pode ser feito para encontrá-los?
Bakalım neler bulacaksınız.
Vejam o que descobrem.
Beijing'deki adamların bunu araştırsın, bir ajanın izini bulacaksın.
Se os teus rapazes em Pequim revistarem isto, vão encontrar provas de um espião.
Siz de Petty'i bulacaksınız.
Tu vais concentrar-te em encontrar o Petty.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]