Bâzı translate Portuguese
58 parallel translation
Bâzı plânlar yaptınız ve sonra erken saatte düşündüğünüz eylemi yapmaya koyuldunuz.
Fez certos planos e, de madrugada, decidiu pô-los em prática.
Kramer, eğer orada yaşayacaksam, bâzı şeyleri atmalısın.
Kramer, se vou viver ali, tens de tirar de lá algumas coisas.
Belki bâzı değişiklikler yapabilirim.
Talvez possa alterar umas coisas.
Son zamanlarda bâzı sağlık sorunları yaşamaya başladım.
Ultimamente, estou com uns problemas de saúde.
Vivian'ın bâzı sağlık sorunları olduğunu öğrendim ve kötü birşey olursa, Vivian Jimmy'e benim bakmamı istiyor.
E descobri que a Vivian tem uns problemas de saúde quaisquer, e que, se algo acontecer, quer que eu cuide do Jimmy.
Onların bâzıları bayan kıyafeti.
Olhe que leva aí roupa de mulher.
Bu binada bâzı hırsız olayları oldu.
Tem havido assaltos no prédio. Não...
Phil, bâzı insanlar gibi takıntılı şekilde onu aramayacak.
Ele não a vai procurar compulsivamente, como alguns.
İsa'yı oynayan aktörün bâzı garip tercihleri vardı.
O actor que interpretou Jesus, fez algumas escolhas estranhas.
Hanna bâzı kabuslar gördü.
A Hanna teve pesadelos.
Bâzı şeyler oldu...
Aconteceu algo...
Bugünkü konuşmamda bâzı kumar şirketlerinin patronlarını ele alacağım.
Quero falar-vos da forma como certas empresas de jogo tratam os clientes.
Belki de yaptığımız bâzı şeyler kaybettiğimiz arkadaşlarımız...
Talvez... algumas coisas que fizemos os amigos que perdemos espero que façam alguma diferença.
Koyunları kırkmama yardım etmek için geldi. Koyunlardan bâzıları kaçtı, babam da peşlerinden gitti.
Ele veio ajudar com a barraca do festival e ficou até tarde.
Bâzıları birbirine o kadar benziyor ki bir fark ararken ömrünü tüketebilirsin. Bâzıları da o kadar farklı ki aklın havsalan almaz.
Algumas tão parecidas que precisarias de toda a tua vida para encontrares as diferenças, outras tão diferentes que transcendem a compreensão.
Yapmam gereken bâzı işler var.
Primeiro, há algumas coisas a fazer.
Ben bâzı kimyasallar üretirken kapıyı açık bırakmıştı.
Enquanto isso, ele deixou a porta aberta, enquanto eu sintetizava alguns químicos.
Bâzı akademisyenlere göre, cevap verilemeyen soruyu da yanıtlayacaksın.
Alguns estudiosos dizem que, entre outras coisas tu respondeste a questão impossível.
Oteli yenilediğimiz için hâlen elektrik hattı çekiliyor. O yüzden bâzı kameralar çalışmıyor olabilir.
Como o hotel está a ser renovado, ainda estão a trabalhar nas ligações, por isso algumas câmaras podem estar desligadas.
Bâzıları öyle söylüyorlar.
Isso é o que dizem algumas pessoas.
Bâzılarımızın köken öyküsü pek de hoş olmuyor.
Alguns de nós tivemos complicações no passado.
Bâzı insanlar teröristlerin hak ettiklerini bulmalarını istiyor. Mümkün olduğunca yavaş ve acı dolu hem de.
Há quem ache que os terroristas deveriam ter o que merecem, o mais devagar e doloroso possível.
Bâzı kişileri güzelce benzeteceğini söyledi.
Black disse. Ele disse que ia distribuir pancada!
Bâzıları tiyatrodan hiç anlamıyor.
Alguns não têm sentido de teatro.
Ülkenin bâzı kesimlerinde elektrik gelmeye başladı fakat hava durumu üzerindeki etkinin çok daha uzun sürmesi bekleniyor.
A electricidade está finalmente a voltar a partes do país... mas o impacto nos padrões do clima deve durar mais.
Ben hapisten kaçalı beş yıl oldu ve bâzı işler yaptığımı da biliyorsun.
Faz já 5 anos desde que escapei da prisão... e sabes que tenho andado ocupado.
Terk edilmiş evler var. Eminim bunların bâzılarını bulursun.
Há casa abandonadas, tenho a certeza que hão-de encontrar alguma dessas.
Bu insanlardan bâzılarının bana borcu vardı.
Algumas destas pessoas já estavam em dívida para comigo.
Ama bâzıları diğerlerinden çok daha güçlü.
Mas há uns que são mais forte que outros.
Bâzı şeylere katlanamam.
- Há coisas que não se aceitam.
Şey ama şu var ki anlatılan bâzı bilgiler mantıklı geliyor.
A questão é que... Algumas das coisas que nos dizem fazem sentido.
Başsavcılık, Vinci emniyetinin bâzı şeyleri karartabileceğinden endişeli.
A Procuradoria receia que haja dissimulação pela Polícia de Vinci.
- Bâzı sorunlarımız var.
Sabe que tivemos problemas.
Sadece bana öyle geliyor ki bâzı ciddi adamları kızdırmışsın.
Para mim, parece que irritou algumas pessoas importantes.
Bâzıları derin trip kaldıramıyor.
Algumas pessoas não sabem lidar com uma herança pesada.
Belki de ameliyat bâzı şeyleri zorlaştırmış olabilir.
Talvez fosse... a operação, pode ter feito com que algo ficasse mal.
Dedikodulara göre Caspere bâzı elit partilere katılmış olabilirmiş.
Há rumores sobre festas de elite, onde pode ter estado o Caspere.
Tekrar bâzı işlere dönüyorum.
Estou a voltar a algumas coisas.
Bâzı kişilere bulaşmış olabilir.
Pode estar a dar-se com outras pessoas.
Chessani aile reislerinin bâzı âdetleri ona ağır geliyordu.
Certas tradições dos patriarcas da Chessani, com as quais teve dificuldade.
Klüplerde bir süre bâzı yeni adamlar çalışacak, haftada birkaç gün.
Vão surgir novas pessoas a trabalhar nos bares durante um bocado, durante uns dias por semana.
Bâzı işlerim vardı.
Estava a tratar de umas coisas.
92'deki bâzı kirli polislere dair bir teori.
Uma teoria sobre uns polícias corruptos de 1992?
Monterey'deki özel bir toplantıda bâzı vatandaşların belgeleri çalındı.
Alguns documentos foram roubados de uma reunião privada de cidadãos em Monterey.
Caspere elmasların bâzılarını sakladı.
O Caspere guardou alguns diamantes.
Hamileydi ve bâzı şeyler biliyordu.
Estava grávida, e sabia coisas.
O kulübelerden bâzıları 30'lardan beri buradadır.
Algumas destas cabanas estão aqui desde os anos 30.
Baksana, annen bâzı değişikliklerden söz etti mi?
A tua mãe, ela... Ela falou de alguma mudança?
O duruma düştü çünkü hatunu bâzı çalıntı mallar sattı.
Aconteceu isso porque a gaja dele vendeu umas coisas que não devia.
Bâzı kurallar vardır.
Há regras.
Herhalde aranızda bâzı sorunlar vardı.
Devem estar a passar por um momento difícil, não?