Daydık translate Portuguese
387 parallel translation
Dışarıdaydık, sana yüzüğü vermiştim, sen ise ağlamaya başlamıştın.
Estávamos lá fora, te devolvi o anel. - Você começou a chorar
- Aşağıdaydık.
- Delinqüentes.
Bu akşam 7'de Jamaika'daydık ve birbirimizden nefret ediyorduk. Ama sadece üç saat sonra Trinidad'dayız ve birbirimizden nefret ediyoruz.
Às 19 : 00, detestávamo-nos na Jamaica, agora, três horas mais tarde, odiamo-nos em Trinidad.
Tahoua'daydık.
Estávamos em Tahoua.
Yıllar önce, Meksiko'daydık. Çıngırağı evimiz için almıştım.
Há uns anos atrás, fomos ao México... e comprou um sino para na nossa casa.
Fransa'daydık ve söylemem gerekenleri bilmiyordum. Ama rahip gerekeni yaptı, otobüse atlayıp yemeğe yetiştik.
Estávamos em França e eu não sabia bem as palavras, mas o padre fê-lo e regressámos antes do almoço.
Almanya'daydık. 1945'de.
Na Alemanha em 1945.
Chicago'daydık.
Estivemos em Chicago.
Her ikimiz de 1A'daydık.
Nós dois somos 1A. - Com licença, vais?
Biz mi? Biz seninle birlikte Rigoletto'daydık.
Estávamos contigo no Rigoletto.
Merle'i tanıyorsun, birlikte Vegas'daydık.
Conheceste o Merle. Ele estava comigo em Vegas.
Geçen ay San Juan'daydık - zengin bir şehir.
O mês passado estivemos em San Juan, uma terra rica.
Bir gün babam, biz dışarıdaydık, ve bumm, aynen böyle, birden bitti.
E um dia o meu pai, ele estava lá fora de costas, e boom, de repente, aconteceu. Caiu. Uns caçadores estúpidos.
Sence mümkün olanı yapsak, şimdi Yanbo'daydık.
Se tivéssemos feito o que dizias, ainda estaríamos em Yenbo.
Dostlarla dışarıdaydık anlarsın ya yaşıyoruz.
Saí com os rapazes. Sabes como é. Vivendo...
Eğer beni dinleseydin şimdi dışarıdaydık!
Se me tivesses ouvido, estaríamos lá fora.
Yukarıdaydık, efendim.
Nós estávamos no ar, senhor.
İki hafta önce Eric Heisman'la Mexiko'daydık.
Eu e o Eric Heisman fomos ao México há duas semanas.
- Thad Benedict, geçenlerde Pittsburgh'daydık şimdi ise Natchez'de.
Thad Benedict. Originário de Pittsburgh, mas vivo em Natchez.
- Bu gece dışarıdaydık.
- Fomos sair de noite.
Biz İspanya'daydık. Müthiş işler yaptık.
Acabamos de terminar um grande trabalho na Espanha.
Biz dışarıdaydık!
Estivemos no exterior!
Radar için çok aşağıdaydık.
Estávamos demasiado baixo para sermos interceptados pelo radar.
Bizde bütün bu sürede kapıdaydık.
Estivemos na entrada todo o tempo.
- Biz hep kapıdaydık.
- Estivemos na entrada todo o tempo.
Bronx'daki toplantıdaydık.
Estivemos na reunião no Bronx.
Oto-show'daydık sanki. Aslında neredeyse Rolls fiyatı.
E ao preço de um Rolls.
Atlanta'daydık, hatırlamıyor musun?
Estávamos em Atlanta, Michael. Não se lembra?
l. Dünya Savaşı'nda Fransa'daydık.
Estivemos em França na Primeira Guerra Mundial.
Bir kere ben de geride bırakılmıştım. Coney Adası'daydık.
Uma vez largaram-me em Coney Island.
Bundan önce de Rising Sun'daydık. Ondan önce de, Jennersville'de.
Antes disso, em Rising Sun, seis.
Başçavuş Choozoo ve ben... 1968'de 7. Alay, 2. Tabur'daydık.
Eu e o Sargento-Mor Choozoo... estávamos no 2º Batalhão, no 7º Regimento, em 1968.
Aşağıdaydık, oğluna doğumgünü hediyesi alıyorduk.
Estávamos comprando o presente do filhinho dela.
Biz Top of the World'daydık ve sonra düşen bir göktaşı gördük ve onu aramaya karar verdik.
Estávamos no "Topo do Mundo" vimos uma estrela cadente e decidimos ir olhá-la.
Bugece, Debbie ve ben Top of the World'daydık ve bir uzay gemisi bulduk ve biz onları gördük... palyaçoları ve o şeyleri taşıyorlardı.... pamuk şeker kozaları... ve bize ateş ettiler.. şeyle... patlamış mısır tabancalarıyla.
Esta noite, a Debbie e eu fomos ao "Topo de Mundo" seguimos uma nave espacial e vimos uns palhaços com casulos de algodão doce e atiraram com umas armas de pipocas.
Biz Almanya'daydık. Ruslar da Macaristan sınırını geçiyordu.
Nós estávamos na Alemanha, e os Russos estavam a atravessar... a fronteira Hungara.
Ona iyi vakit geçirtmek için geç saatlere kadar dışarıdaydık.
Fomos sair ontem à noite.
Bu gece de geç saatte dışarıdaydık.
E hoje saímos muito tarde.
Biz Da Nang'daydık!
Estivemos em Da Nang! Tem que acreditar em mim!
Biz ise çatıdaydık.
Estávamos no ar.
Bir keresinde kışın Londra'daydım.
Passei um Inverno em Londres.
Geçtiğimiz iki yıl boyunca hiç sevmediğim Denver, Colorado'daydım. Son derece sıkıcı bir yatılı okuldaydım.
Passei os últimos dois anos em Denver, no Colorado, trancada num colégio interno,
Kızılderililer kapıdaydı. Onları gönderdim.
Estavam uns índios à porta, mais mandei-os embora.
Ama o burada, kıyıdaydı... sizse dağların öte tarafında, Salinas'taydınız.
Mas, também, ela estava aqui na baía... e tu estavas lá do outro lado dos montes, em Salinas.
Küçük bir çocukken, bunda bir saçmalık olduğunun farklıdaydım ama ne zaman bir şey söylesem beni terslerlerdi.
Sabia que isso era uma loucura quando era uma criança, mas se dizia alguma coisa davam-me um estalo, por isso...
"... ve paranın bir kısmı Gordon'daydı. "
"O Gordon recebeu parte."
Bir kez Florida'daydım, güney turunda, su altı uzmanı bir kızıl saçlıyla tanıştım.
Já estive uma vez na Florida, numa digressão ao sul, onde conheci uma ruivazinha que era especialista em roupa interior.
Japonlar 1931 de Mancurya'daydı "Makarnacılar" 1935 de Etiyopya'daydı Aşağılık Almanlar ise son üç yıldır Avrupa'nın en güzel turistik bölgelerine saldırıyor.
Os japoneses na Manchúria em 1931, os Italianos na Etiópia em 1935 e os alemães a cirandar pelas atrações turísticas europeias há três anos.
İleri doğru eğiliyordun. Kıçın da biraz dışarıdaydı.
Estavas inclinada para a frente O teu rabo um pouco para fora.
Bütün gün iki kızla kıyıdaydı, ve 4'e kadar da gemiye dönmedi.
Ele esteve em terra o dia todo com as duas raparigas e só voltou por volta das quatro.
Bu sabah iki kere uğradık ama dışarıdaydı.
Tentámos duas vezes de manhã e nada.