English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ D ] / Daydınız

Daydınız translate Portuguese

90 parallel translation
Demek dün Amsterdam'daydınız Bay Haverstock.
Então esteve ontem em Amesterdão, Sr. Haverstock?
- Devam edin, Ulm'daydınız.
- Continua. Estão em Ulm.
Ben saat 11'de burada yoktum. Evet, siz Twilight Room Bar'daydınız.
Pois não, estava no Twilight Room.
- Dr. Eckner, Cinayetlerin olduğu gece Fort Linton'daydınız,
Dr. Eckner, estava no fort Linton na noite dos assassinatos,
14 Kasım cumartesi gecesi Kansas, Holcomb'daydınız.
Na noite de sábado, 14 de novembro, estavam em Holcomb, Kansas.
Beyefendi ve siz Mantua'daydınız.
Vós e o senhor estáveis em Mântua.
Meksika'daydınız.
Foram ao México.
Peki Bay Santore, ülkemize gelmeden önce Brezilya'daydınız.
Então o Sr. Santore, antes de vir ao nosso país, esteve também no Brasil.
Brezilya'daydınız çünkü... bir iş toplantınız vardı.
Esteve no Brasil como conselheiro.
Dün gece, sen ve o Chinatown'daydınız.
Ontem à noite, estiveram os dois em Chinatown.
Bu gece kaçınız dışarıdaydınız?
Esta noite quantos estiveram fora?
Hepiniz Manchukuo'daydınız.
Vocês estavam todos em Manchukuo.
- O zaman Chicago'daydınız.
- Você estava em Chicago.
Yani siz Tahoe'daydınız, burada değildiniz?
Então estavam em Tahoe, e não aqui?
Yani cinayet gecesi Cherbourg'daydınız.
Então, na noite do crime, ficou em Cherbourg.
- Yanılmıyorsam Vietnam'daydınız.
Esteve no Vietname, se não estou enganado?
Siz Viyana'daydınız. Ilona'yla beraber. Üç gün boyunca.
Você esteve em Viena... com Ilona... três dias inteiros.
Hem Boca'daydınız.
Uma vez. E a senhora estava em Boca.
Ama siz merdiven sahanlığında ve yukarıdaydınız, bayan.
- Mas estava no piso de cima.
Hm. O gece siz de aynen kurbanın olduğu gibi dışarıdaydınız.
Esteve fora naquela noite e a vítima também.
- Arkadaşınla geç saatte dışarıdaydınız.
- Tu e o teu amigo saíram até tarde.
Yani sen ve hayali arkadaşın dışarıdaydınız.
Então tu e o teu amigo imaginário estavam lá fora.
Roma'daydınız yalandan ağlarken.
Foi a Roma, implorar pela sua salvação.
Yanılmıyorsam, ki biliyorsunuz yanılmıyorum, Chicago'daydınız.
A não ser que me tenha enganado, e você sabe que não, esteve em Chicago.
Siz yukarıdaydınız bende herkese çıkmasını söyledim.
Você estava lá em cima, não contactável, por isso, deixei-os ir.
Geçen ay Ajan Michael Vaughn'la Fransa'daydınız.
No mês passado, esteve em França com o Agente Michael Vaughn.
Siz geçtiğimiz tüm hafta Peru'daydınız.
Bem, na semana passada, eram só sorrisos no Peru.
Tüm gece dışarıdaydınız.
Passaste a noite na selva.
- "İyi Geceler Yıldız." daydınız.
- Estava no "boa noite estrelas".
Frobisher'ın tüm hisselerini satmasından önceki haftasonu Jacksonville Florida'daydınız
Você estava em Jacksonville, na Florida, no fim-de-semana antes de o Frobisher vender as acções dele.
Carter, sen ve Stone aşağıdaydınız. Peki kurtlar buna nasıl maruz kaldı?
Carter, tu e o Stone estiveram lá em baixo, mas como é que os lobos ficaram expostos?
Demek bu yüzden hepiniz aşağıdaydınız?
Todas vão pagar... por isto?
Siz Fort Bragg'daydınız, değil mi?
Estiveste em Forte Bragg, certo?
Playboy'daydınız.
Veio na Playboy.
Ne demek Chuck'la dışarıdaydınız?
Que quiseste dizer com teres estado com o Chuck ontem à noite?
Siz Gettysburg'daydınız değil mi?
Estiveram em Gettysburg, não foi?
A, niçin gömleği dışarıdaydı? B, niçin emirlerime uymadınız?
Por que ele tinha a camisa para fora e por que não me obedeceram.
Ama o burada, kıyıdaydı... sizse dağların öte tarafında, Salinas'taydınız.
Mas, também, ela estava aqui na baía... e tu estavas lá do outro lado dos montes, em Salinas.
Siz 1922'de burada mıydınız? Hayır, Torino'daydım.
- Não, estava em Turim.
Afrika'daydınız değil mi?
- Saiu com a mamã. - Estiveram em África?
Her şeye ve herkese rağmen yalnız olmadığını biliyordu, babası yukarıdaydı annesi, kardeşleri, doktor kedi, akasylar, çamurlu yol, gökyüzü ve gece, hepsi ona bağlıydı.
E ela soube que não estava sozinha, por todas as coisas e pessoas, acima de seu pai, sua mãe, seus irmãos, o doutor, o gato, estas acácias, este caminho lamacento, este céu,
Savaşçı sınıfımız kaynaklarını daha fazla paylaşmak istemediğine karar verdiğinde benim ailem de Sikar'daydı.
A minha família estava em Sikar quando a casta guerreira decidiu... que já não queria partilhar os seus recursos.
Her neyse, dışarıdaydık ve kızın iki arkadaşı geldi.
Estamos na rua e aparecem duas amigas dela.
Size Akademi ödülünü sunuyorum, Wernstorm'daydı ama ahmağın teki olduğunu anladığımız için el koyduk.
Presenteio-o com o prémio da academia, que confiscámos ao Wernstrom depois de percebermos que ele é um idiota.
Başınız aşağıdaydı. Hareket sırasında başınız aşağıdaydı.
Baixou a cabeca durante o movimento.
Ailesi Avrupa'daydı, yalnız kalsın istemedim.
Ela é... Os pais estão na Europa e fiquei com pena dela.
- Gecen sene Bahamalar'daydınız.
Tu e a mãe vão sempre dar uma volta nesta altura.
Evet, ben sadece... Rüyamda kurduğum komik küçük tavşan kız ayak parmaklarımı ısırıyordu sonra sen kapıdaydın.
Sonhei que uma moça-coelho estava mordendo meus dedos do pé... e aí, você chegou.
Farkında mısınız kutlama için dışarıdaydık?
Não vê que ele saiu para festejar?
Bu doğru değil, Maria Elena. Birkaç hafta önce senin zıttın olan bir kadınla birlikte Oveido'daydım bir Amerikalı, ve ona güzel birşey oldu.
Não é verdade, Maria Elena, há semanas estive em Oviedo com uma que é a tua antítese, uma americana, e tivemos os dois...
Kız arkadaşın FBI'daydı.
A sua namorada está a ajudar o F.B.I..

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]