Demişler translate Portuguese
400 parallel translation
Geç olsun da güç olmasın demişler.
Melhor tarde do que nunca, eu sempre digo.
Ne demişler? "Komşunu sev."
O que aconteceu àquele velho ditado : "Ama o teu vizinho"?
Ne demişler, bu yaşta bu akılla çok yaşamazmış insan.
Tão jovem e tão discreto! Nunca haverá longa vida.
Ne demişler, Hor görme garibi, değil mi.
Quanto mais humilde, mais gosto.
Ee ne demişler :
É, como se diz.
Ne demişler : "İşlek caddede çim bitmezmiş."
Mas como se costuma dizer "Não cresce erva numa rua movimentada."
Ünlü bir editöre... gazetecilikte unutulmaması gereken... en önemli üç şey nedir demişler.
Uma vez perguntaram a um editor distinto, quais eram as três coisas mais importantes... a lembrar sobre o jornalismo.
İyi demişler besle kargayı oysun gözünü diye.
Neste mundo, o bem que se faz é pago a pontapés!
"Birçok yandaş" demişler.
Eles disseram "muitos seguidores".
Ama bağcılar, oğlunu görünce "mirasçı bu gelin, onu öldürüp mirasına konalım" demişler.
Mas os lavradores vendo o filho disseram-se : Eis o herdeiro! Matemo-lo e teremos a sua herança!
Efsane onların da kulağına gitmiş, ama onlar kanyona "Biçare Adams" demişler. Çünkü Adams adında bir adam orayı bir kez görmüş, en azından gördüğünü söylemiş.
Ouviram falar da lenda, mas chamavam-lhe "O Adams Perdido", porque um homem, chamado Adams, tinha visto o desfiladeiro, ou assim o dizia.
Fakat işin adına "Cheyenne Sosyal Klübü" gibi bir şey demişler.
Isso é... algo chamado... Club Social Cheyenne.
- Peki ne demişler? Bayan Williams tek başına bu yoldan kuzeye uçacak.
A Sra. Williams deve voar sozinha, para norte, ao longo desta auto-estrada.
Atalarımız, dedelerimiz de, "Olur. O kadar çok toprak var ki, göçmenler yerleşebilerler" demişler.
E os nossos antepassados disseram : "Bem, há terra suficiente, os colonos podem fixar-se."
Beethoven'a da böyle demişler.
Foi o que disseram ao Beethoven.
"Kraldan kurtulmalıyız, çünkü kral delirdi," demişler.
"Temos de nos livrar do rei pois ele é louco."
Ayaklarına kapanmışlar onun ve "Nankörlük ettik, pişmanız!" demişler.
Prostraram-se aos seus pés e disseram : " Arrependemo-nos da nossa ingratidão!
Ne demişler, yıldırımı yutacaksın ve şimşeği tutacaksın.
Como diz o outro, comes raios e cagas troviscos.
Ona dediklerini biliyor musun, yediğin kaba pisledin demişler, aynen böyle.
Sabe o que lhe disseram? "Que está a fazer? A cuspir no prato onde come?"
"Zararsız bir titreşim" demişler.
"Uma ocorrência imprevista."
Ne demişler?
Muito bem, o que dizem eles?
Samanyolu'na "Gecenin Omurgası" demişler
Chamam-lhe'A Espinha Dorsal da Noite.'
Ne kadar da güzel demişler.
Bem dito!
"Sana uyar. Çalma şansın olur" demişler.
"Ia ficar bem, poderia tocar."
Diğer yandan, ev alma komşu al demişler.
Por outro lado, boas vedações fazem bons vizinhos.
Diğer çocuklar noel baba yok demişler.
Um dos outros meninos disse-lhe que o Pai Natal não existia.
Adına "Pandora'nın Kutusu" demişler, aslına bakarsanız, "Baldrick'in Pantolonunu" kastetmişler.
Chamaram-lhe "Caixa de Pandora", quando, queriam dizer "Calças do Baldrick".
Bittiğinde onu arkadaşlarına göstermiş ve onlar da "Harika bir heykel." demişler.
Depois mostrou o trabalho aos amigos. Eles disseram : Que linda estátua!
Çünkü Phillips, kayıt formuna yazdığım okulu aramış... ve ona Michael Manfield diye biri yok demişler.
O Phillips telefonou para a escola que indiquei... que disse não haver um Michael Manfield.
Ensesindeki tüyler diken diken olmuştu. Demişler ki onlar dışardaymış.
Foi aquela sensação estranha na parte de trás do seu pescoço... que lhe disse... que eles... estavam lá fora.
O yüzden oraya Yassı Kaya demişler ya gerzek.
É por isso que se chama Flat Rock, idiota.
- Hızlı gelişme gösteren Brundle Sendromu demişler.
- Chama-se Síndrome de Crescimento Acelerado de Brundle.
Bu haritada Clayton Uçurumu'na "Shonash Uçurumu" demişler.
Este mapa chama "Ravina Shonash" á Ravina Clayton.
"Başkası yapmadan Sen yapmalısın." demişler...
"Faz aos outros antes que te façam a ti."
.. çünkü adına bekleme odası demişler.
Porque lhe chamam "sala de espera".
"Schlaf gut" demişler.
É schlaf gut.
Ne demişler...
É como se costuma dizer...
Ne demişler?
Que tipo de ameaças?
Yattıkları her kıçı nasırlıya da Delilah'yı bıçaklayanları öldürene bin dolar veririz demişler.
Fodem, e dizem a esses tipos de pernas tortas... ... que estão prontas a pagar 1.000 dólares a quem... ... matar os dois gajos que anavaIharam a DeIiIah.
Zaten bunun için öyle demişler.
Por isso é que lhe deram esse nome : "stand-by".
Uzun zaman önce göçebelerin canı çok sıkılmış olmalı... bu yüzden demişler ki, " Hadi yerleşelim, buraya ve şuraya... ve şuraya taştan iğrenç şehirler kuralım... öyle ki hayattan bezmişliğimiz meydanlara, sokaklara... evlere ve dairelere sinsin.
Há muito tempo, os nómadas devem ter ficado tão aborrecidos... que disseram, " Vamos construir, aqui e aqui e ali... algumas cidades horríveis feitas de pedra... para que o nosso aborrecimento fique pelas praças e ruas... casas e apartamentos.
Böylece bana Amanda demişler.
Por isso chamou-me Amanda.
Denizaltı mürettebatlarının kullandığı özel bir şey için gerekli demişler.
Disseram-lhes que precisavam para as tripulações dos submarinos.
Güneş mutlu gelinin üzerine doğar demişler.
Feliz ê a noiva banhada pelo sol.
- "Beraber süpürelim," demişler sizi aptallar.
Eles disseram "varrer juntos", idiotas.
Sence neden "balayı" demişler?
Porque é que achas que se chama lua-de-mel?
Neden alıştırma sutyeni demişler?
Porque se chama sutiã de treino?
Ne demişler, "Dışı seni içi beni yakar."
És casado com a mulher mais bonita de Bath.
O kadar asık suratlı olmayın. Ne demişler ;
Fiquem contentes primos Coimbra.
Ne demişler?
Disse que falavam do senhor. Que diziam?
Peki ne demişler?
Que tipo de ameaças?
demiş 290
demiştin 153
demişti 245
demiştiniz 30
demiştim 223
demiştir 26
demiştim sana 23
demiştin ki 26
demiş ki 28
demişti ki 31
demiştin 153
demişti 245
demiştiniz 30
demiştim 223
demiştir 26
demiştim sana 23
demiştin ki 26
demiş ki 28
demişti ki 31