Deri translate Portuguese
3,771 parallel translation
Deri giyenin kadınların yüzlerinden parçalar aldığını keşfettiğimiz zaman bu parçalar birleştirildiğinde nasıl bir yüz ortaya çıkacağını görmek için parçaları bir araya getirecek bir bilgisayar programı kullanmaya başlamıştık.
Quando descobrimos que o metamorfo roubava partes de caras de mulheres, arranjámos um programa para computador para perceber o que teríamos se as partes fossem unidas.
Yani artık deri giyenin oluşturduğu kişinin resmini görebileceğiz.
Podemos finalmente obter uma imagem da pessoa que o metamorfo está a criar.
Deri giyen onu öldürdü.
O metamorfo levou-a.
Deri giyen oğlunun karısını oluşturuyor.
O metamorfo está a construir a mulher do teu filho.
Deri giyen neden James Cogan'ın karısı gibi görünmek istesin ki?
Porque havia o metamorfo de querer parecer-se com a mulher do James Cogan?
Cevaplar deri giyende. O yüzden onu şeyden önce bulmalıyız...
A metamorfa tem as respostas, por isso temos de encontrá-la antes...
Tanıdığımız herkes dışarıda deri giyeni arıyor, değil mi?
Ouve, temos toda a gente que conhecemos à procura do metamorfo, está bem?
Haven'da bir deri giyen mi var?
Há um metamorfo em Haven?
Deri giyenin kadınların yüzlerinden parçalar alarak belirli birinin yüzünü elde ettiğini keşfettik.
Descobrimos que o metamorfo andava a roubar partes de rostos de mulheres para construir um modelo padrão, alguém especial.
Deri giyen Colorado'lu çocuğun karısını oluşturuyor.
O metamorfo está a construir a mulher do Colorado Kid.
Dün deri giyen Arla'yı yakalayıp bağlamıştık ama Dave beni kafama vurarak bayıltıp onu serbest bıraktı.
Ontem, amarrámos a Arla, a metamorfa, e o Dave bateu-me na cabeça e libertou-a.
Sanırım birimizin bu deri yığınını gözetlemesi için dışarıda kalması gerekecek.
Suponho que alguém terá de ficar aqui a vigiar o monte de retalhos.
Yürüyen bir deri çantadan tavsiye alacak değilim.
- Cala-te. Não aceito conselhos de uma bolsa ambulante.
35 yaşlarında, deri ceket giyen, Tommy adında siyahi bir adam.
Homem negro, 35 anos, casaco de couro. Apresentou-se como Tommy.
Bir deri bir kemik olacaklar.
- Para quê? - Ficarão em pele e osso.
- Her bir köpek asker deri bir kemer giyerdi.
Cada guerreiro usava uma pulseira de couro.
Gömlek değiştirme mevsiminde gittiğim yılan çiftliğinden beri bu kadar deri görmemiştim.
Não via tanta pele desde a troca de peles na fazenda das cobras.
Hep beraber deri değiştirip hep beraber kaşınırlar.
O grupo que muda de pelo junto, coça-se junto.
Beyaz balinalar, bu bölgeye kayalıklara sürtünerek deri değiştirmeye gelirler.
Aqui, as baleias-brancas esfregam-se contra as rochas e mudam de pele.
Bu yüzden deri flebi için Doktor Quaid'i seçtim.
Por isso requisitei o Dr. Quaid para retirar o tecido.
Ama deri flebi için müsait olursun diye umuyorduk.
Mas esperávamos que estivesses disponível para fazer uma remoção de tecido.
Tavuk butları, prototipler, mezuniyet töreninde deri ceket giydiğin için başının etini yemem...
Comida chinesa, protótipos, e eu a infernizar-te sobre o casaco de couro que usava.
Birkaç yıl önce gerçek bir deri hastalığı geçirmiş, skleroderma.
Na verdade, teve uma doença de pele há uns anos atrás.
Mavi deri, gözlerinin maviliğini ortaya çıkarır.
A pele azul combina com os teus olhos azuis.
Tırnaklarının altında deri kalıntısı, vücudunda çürük yok.
Não há pele sob as unhas, não há contusões...
Dorota'yı bir deri uzmanına gönderdim ki gençleştirici bir şeyler bulup gelsin.
A Dorota terá que achar um dermatologista com creme da juventude o mais rápido possível.
İçilebilecek şekilde ticari üretiminin yapılabilmesinin yanı sıra hap, ağız spreyi şeklinde ve deri yoluyla almak için de üretilebilir.
Ideal para produção comercial de aplicações para fumar, assim como pílulas, sprays orais e soluções dérmicas.
Ne bir kemik, ne bir deri, ne de bir damla kan gözümden kaçtı.
Não sobrou um osso, um vestígio de pele. Nem uma gota de sangue.
Gerçek deri ve kaslar ile aynı ton ve kıvamda mükemmel bir sahte doku.
É a réplica perfeita : o mesmo tom e consistência, como pele e músculos verdadeiros.
Jess deri veremiydi.
A Jess tinha lúpus.
Ortağı deri veremi olduğunu söyledi.
A sócia disse que tinha lúpus.
Dün buraya bir çift rahibe gelmişti ; Deri kedi takımları aldılar.
Ontem tivemos freiras por aqui, compraram fatos de couro de gato.
Deri eldiven ve kanlı bir bez.
Luvas de couro, e um trapo ensanguentado com um cílio agarrado.
Önemli olan şey madde yaptığım testlerde deri yapımında kullanılan lipaz enzimi için pozitif çıktı.
O importante é que o teste foi positivo para a enzima lipase, que é usada para processar couro.
Evet, Yelp sitesinden aldığım bilgiye göre santeriasuzy37 adlı kullanıcı, size tavuk kanı bulaşmış deri bir pantolon getirdiği zaman çok iyi bir iş çıkarmışsınız.
Sim, de acordo com a informação que recolhi no Yelp, foi bem sucedido, quando uma tal "santeriasuzy37" lhe trouxe um par de calças de pele manchadas com sangue de galinha.
Queens'deki özel yapım ürünler satan bir deri dükkanından.
São de uma loja de calçados de couro no Queens.
Kafalıderi nasıl?
Que tal Couro na Cabeça? Coureça?
Deri kafa. Artık Derikafa.
Cabeça de Couro será.
Deri bir kayış ya da kemerle asılmış, bu da onu öldürmüş.
Foi enforcado com algo de couro ou um cinto, que o matou.
Canlı canlı deri yüzme çok yaygın bir durumdu.
Esfolar alguém vivo era comum.
Kırmızı deri, sarı deri. Kırmızı deri, sarı deri.
Couro vermelho, couro amarelo.
Fıstık ezmemden deri böceklerini çıkaracaksın.
Vais colocar besouros, na minha manteiga de amendoim?
Bir yıl sonra da deri nakli yapacağız.
Mas daqui a um ano, vai precisar de um transplante. É tão pequena.
İki yatay derin yara ve birinde deri yarılmış ve bu üç yayılan gözyaşına sebep olmuş.
Dois ferimentos horizontais, e um onde a pele se separou, e causou três rasgos radiais.
Deri altı fotoğrafları bunu doğrulayabilir.
Fotografias sub-dermais confirmaram.
Kurbanın yüzündeki deri altı morarması.
Hematoma sub dérmico no rosto da vítima.
Jazz albümü, deri ayakkabılar, deniz topu.
Um CD de Jazz, um sapato bicolor, uma bola de praia.
49.99'a deri ceket mi?
Um casaco de couro por $ 49,99?
Bir deri kadar hafif.
Leve como uma pena, mas isto...
Öğrenemezsem korkarım son yemeği bir deri bir kemik kalmış vejetaryen bir çocuk olacak.
Se não o fizer, receio que a sua última refeição seja um rapaz vegetariano magricela.
Bağışla beni peder, deri yüzdüğüm için.
Perdoe-me Padre, porque eu esfolei.
derinden 18
derin 50
derim 176
derine 26
derinlik 26
derin bir nefes al 74
derin nefes 16
derin nefes al 140
derin uzay dokuz 20
deriz 99
derin 50
derim 176
derine 26
derinlik 26
derin bir nefes al 74
derin nefes 16
derin nefes al 140
derin uzay dokuz 20
deriz 99