Değerli translate Portuguese
9,532 parallel translation
- Ne kadar değerli mesela?
Do quão valioso estamos a falar?
Eğer değerli ve tehlikeliyse oradadır.
Se for valioso e perigoso será lá que isso estará armazenado.
Hayır, değerli çalışma saatlerini çatlak ve delilere ayırıyoruz.
Dar horas valiosas de trabalho aos malucos?
Bırak da o çok değerli bançosunu çalsın!
Deixa-o tocar o seu precioso banjo!
Sanki benim vaktim değerli değil.
O meu tempo não é valioso?
Benim için ne kadar değerli olduğunu görsün istedim.
Só queria demonstrar-lhe o quanto ela significa para mim.
Beni bu değerli bilgiyle mezarıma gönder.
Manda-me para a sepultura com esse valioso conhecimento.
Bizim için değerli o şimdi.
Ele agora é valioso para nós.
Kurye, derisinin altında yüksek değerli maddeler taşıyordu.
O Mensageiro transporta mercadorias de alto valor sob a pele.
Orası doğru. Ama süreç içinde, birçok yüksek değerli hedefi yakaladık veya öldürdük, Berlin dahil.
Mas no processo, fomos capazes de capturar e matar vários alvos de alto valor, incluindo o Berlin.
Onlar çok değerli bir aileydi, Morty!
Eles são uma família adorada, Morty!
Neden en değerli mülkünden vazgeçesin ki?
Porque se iria desfazer do seu bem mais valioso?
Gilbert ailesi buradan çok değerli bir ders çıkardı, koy ver gitsin.
Os Gilberts aprenderam uma lição valiosa : que se lixe tudo!
Çok değerli taşlara mâl olan yükseltmeler.
Upgrades assim custam gemas.
Değerli taş kullanmadım!
Eu não uso gemas!
O ve sen gördüğüm en değerli buruşuk sarı şeylersiniz.
Bem, isso e tu são as duas coisas enrugadas e amarelas mais preciosas que conheço.
Ama seni bu hâle getirenin o değerli virüsümüz olmadığını öğreneceksin.
Mas tu vais aprender. Não é nosso precioso vírus que nos faz quem somos.
Resimleri çok değerli.
Fez as pinturas dele valorizarem-se.
Çalmaya değecek kadar değerli.
O suficiente para valer a pena roubar este.
Bu gemi, değerli bir şey olabilir. Şirketim ise bütün değerli şeylerin haklarını satın almış...
Pode criar-se um caso de que isso é um activo, e a minha companhia comprou os direitos de todos os activos...
- Çok değerli olmalılar bence.
- Imagino que sejam valiosas.
Eskinin en değerli oyuncusu ambulans peşinde koşan Pitbull'dan ne ister ki?
O que faz um ex-melhor jogador com o nosso advogado sem escrúpulos, Pitbull?
Değerli bir sosyete üyesi olmanın hak ettiğin gelirlerinin tadını çıkarmanı söyleyebilirim.
Posso dizer-te para desfrutares das vantagens de seres uma socialite bem amada, coisa que mereceste.
Gerçekten de değerli bir çalışan olduğun konusunda hemfikirim.
Não duvido que és um recurso extremamente valioso.
Yani onunla ilgili bir fotoğraf ya da bir görüş epey değerli olur.
Então, uma fotografia ou algo sobre ela seria valioso.
Bu iş benim için çok değerli.
Este trabalho é muito importante para mim.
Büyük Hasat başladığında, deneyimi bizim için çok değerli olduğunu ispat edecektir.
A sua perícia vai provar ser valiosa quando a Colheita Temida começar.
Böyle bir koleksiyon çok değerli olmalı.
Uma colecção destas deve valer uma fortuna.
İlişkilerin ne kadar hızlı değişebileceğini fark ettim ve şu anki ilişkilerin ne kadar değerli olduğunu anladım.
Percebi quão rapidamente as relações podem mudar e... quão importante é dar valor às que temos.
Ticaret Bakanım, sizi temin ederim ki bunlar çok değerli parçalardır. Führer'in Berlin'de kullandıkları ile aynıdır.
Ministro do Comércio, garanto que são excelentes, iguais ao que o Führer tem em Berlim.
Kalenin harita odasında, çok değerli yadigarların sergisi var, onların içinde elmas bir kılıç kını var, daha önce Charlemagne'ye aitmiş.
Na Sala dos Mapas do Castelo, há uma exposição de relíquias entre as quais está uma espada curta incrustada de jóias que se diz ter pertencido a Carlos Magno.
Değerli kaynakları kalıcı olarak yakınlıktan tek başına alırsın.
Sozinho irias acabar permanentemente... Com valiosos recursos para o parentesco.
Canımdan daha değerli gibiydi.
Que parecia ser mais importante que a minha própria vida.
Değerli vaktimizi boşa harcıyorsun. Yakınlığın yardımımıza ihtiyacı var.
Estás a desperdiçar tempo precioso, a irmandade precisa da nossa ajuda.
Nakli durdurabiliriz ama önce söyle eski insan yaşamın sahiden değerli miydi?
Podemos parar a transfusão, mas primeiro diga-me, a sua antiga vida... a sua vida humana, tinha algum valor?
Garcia, para ya da değerli bir şey çalınmış mı?
Deixaram o carro. Garcia, levaram algum dinheiro ou objectos de valor? Negativo.
Yüksek değerli olanlardan. Oksikodon, hidrokodon.
Tem alto valor nas ruas, oxi, hidrocodona.
- Sahip olunan en değerli varlık.
É o bem mais valioso de todos.
Konu böylesine değerli bir parça olunca, uçakta gerçekten güvende olmasını istedim ve Ford da kuryemi kolluyordu.
Sendo uma peça tão valiosa, quis segurança real para o voo. E o Ford estava a dar apoio ao meu correio.
Ne oldu? Lucie Fanshawe'i sadece değerli eşyaları için soymuyordum.
Não estava só a roubar o dinheiro da Lucie Fanshawe.
En değerli hediyeyi o çalar.
E hoje leva-me a dádiva mais preciosa de todas.
Gelip geçtiği için yaşamın ne kadar güzel ve değerli olduğunu biliyorlar.
Sabem como a vida é bela e valiosa, porque passageira.
- Hayati değerli iyi.
- Médicos? - Os sinais vitais são bons.
Çok değerli bir hükümet değeriyim.
Maggie... sou um precioso recurso do governo.
Hayat çok değerli.
A vida é preciosa.
Daima en değerli varlığım olacaksın.
Sabes, nunca me decepcionas, Paige. Vais ser sempre o meu bem mais precioso.
Benim için değerli bilgiler taşıdığına inanıyorum.
Acredito que tem informações valiosas para mim.
Değerli.
É valiosa.
Fazla değerli.
É demasiado importante.
Değerli olduğumu biliyordum.
Só quando acabei neste local e conheci o mestre, é que soube que valia alguma coisa.
- Bizim için değerli bir şey yok.
- Não ganharíamos nada com isso.