English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ D ] / Diye bağırdım

Diye bağırdım translate Portuguese

190 parallel translation
"Teyzen Lila bunu bitirmek için bütün gece çalıştı," diye bağırdım.
"A tia Lila trabalhou nele toda a noite para o acabar", gritei eu.
Ona güldüm ve Johnny kes şunu diye bağırdım.
Eu ri-me e disse para ele parar com isso.
Ben de, "Vuruldum!" diye bağırdım.
E eu gritei. "Fui atingido!"
- Diye bağırdım
- Chorei eu...
"Aman Tanrım, bu oI" diye bağırdım.
E gritei, " Santo Deus, é ele!
Cartwright! " diye bağırdım.
Cartwright! ".
"Tezim" diye bağırdım.
Eu disse "A minha tese..."
"Neler oluyor?" diye bağırdım. İnanamazsın ama o bana bunu yaptı..
Não pude crer que ele me fizesse aquilo.
Rosto diye bağırdım.
Alvitrei que era carne assada.
Geçen hafta bir fragmandan sonra, "Kaçırmalısınız!" diye bağırdım.
A semana passada, vi um trailer e gritei : "Tenho de o perder!"
Doğal olarak, "Bingo" diye bağırdım.
Então naturalmente gritei "Bingo!".
Bu seni benden bir kademe yukarı çıkarır, çünkü bir kadına tam araba çarpacakken bir kadını durdurmaya çalıştım, "Dikkat et!" diye bağırdım.
Nesse caso, és superior a mim, apesar de ter tentado impedir uma mulher... que estava prestes a ser atropelada. Gritei : "Cuidado!"
"Ben Tanrı'yım, ben lanet bir tanrı'yım" diye bağırdım.
Não deixava de gritar, "Sou um deus. Sou um maldito deus".
- Geçen gün alışverişte seni gördüm ve "Jeannie!" diye bağırdım.
- No outro dia, no centro comercial vi-te nas escadas rolantes e pus-me a gritar : "Jeannie!"
Camı açıp "O popoyu nerede görsem tanırım" diye bağırdım.
Gritei pela janela : " "Reconheceria esse rabo em qualquer sítio." "
Bunu başka biri yapmış olsaydı suratına "cahil" diye bağırırdım.
Se fosse outra pessoa, gritaria : "Porco ignorante!"
Konuşması bittiğinde, benim birkaç adamım salonun alt ucundan başlıklarını havaya fırlattılar ve on kişi kadar, "Tanrı Kral Richard'ı korusun!" diye bağırdı.
Quando chegou ao termo, alguns dos meus seguidores, No extremo da sala, arremessaram seus chapéus e algumas dez vozes bradaram " Viva o Rei Ricardo!
Yıldırımı duyamıyorum diye bağırdı.
Gritou que não ouvia o trovão.
Bir çocuk "onlar benim" diye bağırdı. Dövüştük, ben kazandım.
Depois, um miúdo gritou, "Esses sapatos são meus!" Lutámos.
Birkaç SS subayı evimize zorla girdi ve. kapılarımızı, pencerelerimizi kırdılar. Bize "hainler" diye bağırdılar. Babamı dövmeye çalıştılar.
Alguns homens da SA invadiram nossa casa... e quebraram as janelas e a porta... chamaram-nos de traidores... e tentaram agarrar o meu pai.
"Daha fazla dayanamayacağım! Buraya kadar!" diye bağırdı.
"Acabou-se-me a paciência!" - diz ele.
Salı günü "Katil ABD" diye bağırdığımızda bize verebildikleri tek cevap "Katil Kızıl Muhafızlar" demek oldu.
Na terça, quando gritámos "América Assassina", a única coisa que eles disseram foi : "Guardas Vermelhos assassinos!"
Neden "kay" diye bağırdığını anlayamamıştım.
E eu que não percebia porque não paravas de gritar avança.
"Ne yaptım ki ben, neden" diye bağırırdım.
Não me deixavam lá ir. Eu perguntava porquê, que tinha feito.
Durumun bu kadar mı kötü? " diye bağırdı.
"Meu Deus, fui atingido e fiquei assim tão mal?"
Bunu Bay Button'un kafasına koyacağım, sen kulağına "böö" diye bağırdığında... bununla birlikte havaya zıplayacak.
Vou pô-la na cabeça do Sr. Button. Quando fizeres "buu" ao ouvido, ele dará um salto com isto posto.
Hepsi "beni arzula, ben bayağıyım" diye bağırdı.
Começaram a gritar, "Possui-me, sou uma galdéria!"
Bayan Tobias, tilt makinesinin üzerindeyken Hiç "İmdat" ya da "Tecavüz var" diye bağırdınız mı?
Miss Tobias, enquanto estava em cima dos flippers, alguma vez gritou "Socorro" ou "Violação"?
"bravo" diye bağırdın mı?
- O que vamos fazer, Al?
Gidip toplayalım. " diye bağırdı.
Vamos apanhar algumas. "
Sonra ben ve ortağım merdivenleri çıkarken biri cinayet var diye bağırdı...
Aí eu e o meu parceiro subimos as escadas e alguém gritou...
Julio Sierra'nın adını andığım an birden çıldırdı ve "seni öldüreceğim pislik herif" diye bağırmaya başladı.
No momento em que disse ao Tony a palavra Julio Sierra, ele ficou doido. Começou a gritar comigo, "eu mato-te, seu filho da mãe!"
Onlara seni o gece marketten kaçarken bulduğumu ve arkandan tezgahtarın "hırsız" diye bağırdığını anlatırım.
Eu vou contar-Ihes como te vi a escapar nessa noite em frente ao Stop-N-Go, enquanto o dono gritava que o tinham roubado.
Donuk bir yüz ifadesiyle ve bir çift korkunç kulakla... doğmuş olduğu gerçeğine rağmen... yangınla savaşmakla kalmayıp daha ünlü ve başarılı bir itfaiyecinin... yani benim yardımımla, onun pençesinden, tekme atıp bağıran... ve tırnaklarını kırdık diye... muhtemelen bize dava açacak olan bir sivili kurtardı.
Que apesar de ter nascido com uma cara de seca... e um par de orelhas horríveis, não só atacou a fera, como lhe arrancou das garras, ajudado por um bombeiro mais famoso e brilhante, eu, uma civil histérica... que nos deve processar por lhe partirmos as unhas.
Aman Tanrım! " diye bağırdı.
! Meu Deus! "
Bir ses duydum ve Bay Leverson "Aman Tanrım!" diye bağırdı.
Depois houve um ruído surdo e o Sr. Leverson gritou "Meu Deus!"
Son hatırladığım birinin "Malı göster!" diye bağırdığıydı.
A última coisa que me lembro é de ouvir alguém gritar : Mexe esse tesouro! "
Ne sandın evlat... Yaşlı bir deli olup, herkese zarar verip, sonra da "yee-haa" diye bağırdığımı mı?
Você pensa que eu sou apenas um velho doido que põe todos em perigo enquanto grito "yee-haw"?
Hatırlıyorum da gol attığında "Harikasın Tam" diye bağırırdım.
Lembro-me de ter dito : "Boa jogada, Tam".
Kolu çekerlerken, 12 yaptım beni geçin diye bağırdı.
Antes de morrer, gritou : Marquei 12. Ninguém me vence!
Tam azıttı bir ara perdenin arkasında bir şey kımıldayınca çekti hemen kılıcını "fare, fare!" diye bağırdı.
Em seu desregrado acesso, ouvindo algo atrás do arrás... desembainhou o punhal, gritando :
Yardım ettiğimizde de yanlış yapıyoruz diye bize bağırırdı.
Quando ajudavamos, berrava porque faziamos tudo errado.
diye bağırdığın mı?
"Esta é a minha parte preferida"?
Çocukken etrafta çıplak olarak koşup "Çiş baptım, çiş baptım!" diye bağırırdın.
Quando éramos miúdos, Andas sempre a correr... nu na vizinhança, a gritar, "Wee, wee! Pee, pee!"
İhtiyacım olan Kit'in "Bitirdim sizi, alçaklar!" diye bağırdığı sahne ve birkaç yakın plan çekim.
Quero vê-lo a dizer,'Apanhei-vos, cretinos! '... e um ou dois grandes planos.
Rose diye bağırdığımı duydun mu?
Ouviste-me gritar pela Rose?
"Luke, yardım et" diye bağırdığını duydum.
O que é que ouviste? Eu só te ouvi a ti a gritar :
"Haydi ama!" diye bağırdığımız için işin heyecanı biraz kaçıyor.
Perde-se alguma excitação se tivermos de gritar sempre "despacha-te". Espera.
Orada oturup üç saat boyunca "Hayatımı geri istiyorum" diye bağırdı.
Esteve sentada as três horas a gritar, "Quero a minha vida de volta!"
Evde, hakkımı vermek zorundalar diye bağırırdım.
Era o que eu costumava dizer lá em casa. Que não tinham feito jogo limpo comigo.
Adam o kadar bağırdı ki, ne oluyor diye çıkıp baktım.
Isso! O tipo gritou tanto que eu vim cá fora ver o que se passava.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]