Diyelim translate Portuguese
8,340 parallel translation
Diyelim ki... Etrafında dolanan bir sürü züppe olsun. Ben de ağızlarını burunlarını kırayım.
Digamos que, mais de uma vez, alguns jovens andaram de volta dela, e eu tive de dar-lhes um pontapé no rabo.
400 bin kişi için... 100 bin kişide yedi kişi diyelim yine de 100 bin kişide 11 kişilik ABD intihar oranının altında kalıyor.
Para 400 mil pessoas, ou melhor, sete a cada 100 mil pessoas.
Maxwell diyelim gitsin.
Porque não testamos Maxwell?
Biraz intikam diyelim.
- Um acerto de contas.
- Öyle diyelim öyle olsun.
Com algum cuidado.
Dinleniyor diyelim.
Está a descansar.
O zaman onu veriyoruz diyelim.
Então dizemos-lhe que é isso.
Önceden ihtiyaçları karşılanmıyormuş diyelim.
Digamos que não tinham suprido as necessidades dela anteriormente.
Onun öldüğünü bilerek uyumak çok daha iyi oluyor diyelim.
Digamos apenas que dormi muito melhor quando soube que ele estava morto.
Şöyle diyelim...
Vamos dizer...
Kapsamlı bir şekilde şöyle diyelim...
E isto é um grande "vamos dizer"...
Vurduğum kadın ölmedi diyelim.
Digamos que a mulher que eu alvejei não morreu.
Diyelim ki ATM için durduğunu hatırlıyorsun.
Sim. Digamos que se lembra da família por causa do multibanco.
Tamam, Vijay Salgaonkar polis teşkilatıyla alay etmiş diyelim.
O Vijay Salgaonkar fez troça de toda a Polícia.
- Dallas'ta yaşadığım sürece İsyan'da sıkıntı çıkmaz. Peki Toronto, San Francisco ve Tokyo'da bilgi erişim talep ettim diyelim?
A Mutiny serve se eu viver em Dallas, mas e se eu quiser aceder a informação em Toronto, São Francisco, Tóquio?
Kamyona yükletip buraya getirdik diyelim nereye koyacağız?
E mesmo que o metêssemos num camião e o trouxéssemos para cá, onde o poríamos?
Hadi istedim diyelim, böyle mi yapman gerekir?
Mesmo que eu quisesse é assim que fazes isto?
Oyunu anlamayacak kadar kalın kafalı olanlara geri ödeme yapmıyoruz. Hadi yaptık diyelim, iki aydır faturanı ödemiyorsun. Yani fazla zamanın kalmadı.
Não reembolsamos pessoas que são broncas demais para perceber o jogo e mesmo que déssemos, há dois meses que não pagas a conta, por isso já andas a jogar com tempo emprestado.
Bu sefer 100 dolar diyelim. Tamam.
- 100, desta vez.
Şöyle diyelim ; geçmişten kalma eski bir sistemi değiştirdim.
Digamos que... Modifiquei um sistema antigo de há muito tempo atrás.
Tamam, pekâla. Diyelim ki geri dönmeyecekler.
Vamos dizer que não voltam.
Hadi diyelim ki kocayı buldum.
Digamos que o encontro.
Hanımefendiye güzel bir hoş geldin diyelim.
Deixa uma mulher sentir-se bem-vinda aqui.
- Bir şey istedi diyelim işte.
- Digamos que ele queria alguma coisa.
Diyelim ki doğruyu söylüyorsun.
Vamos supor que esteja a dizer a verdade.
- Milyar dolar diyelim.
Está mais para biliões.
- Hayallerim suya düştü diyelim.
Como um choque seguido de incêndio.
İri bir sevgilisi var diyelim.
Certo, agora vamos dizer que ela tem um namorado. Um tipo grande.
Diğer odada bekliyor diyelim.
E agora vamos dizer que ele está a espera no outro quarto.
Üçlü diyelim.
Vamos dizer ménage à trois.
- Görev pek başarılı olmadı diyelim.
Vamos apenas dizer que a missão ainda não está concluída.
Diyelim beni yakaladın.
Digamos que me apanhas.
Garantiye almak için sekiz diyelim.
- Oito. Só para garantir.
Evet, geçiyorduk uğrayıp merhaba diyelim dedik.
Vocês têm uma bela casa. Sim, estávamos só de passagem, lembrámo-nos de parar e dizer "Olá."
Diyelim ki haklısın.
Vamos dizer que estas certa.
Şimdi de ünlü konuklarımıza, yarışmanın daha önceki birincilerine hoş geldiniz diyelim ve şu an hırslı, evet, yanlış duymadınız.
Agora, vamos receber as nossas celebridades convidadas, antigos vencedores deste mesmo concurso e actualmente importantes...
Genel olarak erkeklere diyelim.
Homens no geral, certo?
Bilmem gereken başka bir doğaüstü detay var mı yoksa dikiş atıp hayırlısı olsun mu diyelim?
Mais algum detalhe sobranaturais que eu deva saber agora ou apenas a cosemos e esperamos o melhor?
- Şahdamarından diyelim.
- Ou na jugular.
- Daha çok iki kez diyelim.
- Foram umas duas.
Tamam inandık diyelim.
Vamos dizer que acreditamos em si.
- Seni çok sevdiğim için bu sefer yırttın o yüzden buna destek diyelim.
- Não quero discutir isso agora. Eu amo-te muito para te deixar safares. Vamos chamar o teu padrinho.
- Allah vergisi diyelim.
- É um dom
Diyelim ki güneş panelleri kısa devre yapmadan makinanın ısınmasını önledik, sonra ne olacak?
Assumindo que consigamos dar energia às ventoinhas, sem que os painéis solares se danifiquem, e depois?
- Neyse, diyelim ki bu ameliyatı olan biri bugün oynayacak.
- Então... digamos que um tipo que fez a cirurgia joga hoje.
Tamam, diyelim ki sekiz ay fizik tedavi görmüş.
Então, se ele tiver feito só 8 meses de fisioterapia...
Diyelim ki ben bir bahisçiyim ve farz edelim ki bir FBI ajanının bana... -... 30 bin dolar borcu var.
Suponha que eu seja um Agente de apostas e um Agente do FBI me devesse, digamos... 30 mil dólares.
Peki diyelim ki bu farazi borçla ilgili bilgiler açığa çıksa, mesela bir gazetede falan yayınlansa...
E o que acha que o FBI faria se a informação dessa hipotética dívida fosse a público?
- Şapşal diyelim.
Mais tipo patetas.
Dean diyelim ki uydular.
Dean, digamos que eles o façam.
Ona 50 diyelim.
Está mais para 50.