Diyelim ki translate Portuguese
2,425 parallel translation
O halde diyelim ki bir çeşit efsanesin.
Bem, digamos que é uma lenda.
Diyelim ki ortak seçtik.
Suponhamos que escolhemos parceiros.
Pekâlâ, diyelim ki tüm semptomlar gerçek.
Está bem, digamos que os sintomas são reais.
Diyelim ki biri kafana silahı dayadı ve seçmek zorunda bıraktı.
Se te apontassem uma arma à cabeça e tivesses que escolher.
Ama diyelim ki biriyle çıkıyorum.
Mas digamos que estava a namorar com alguém.
Diyelim ki, varsayım olarak, geçen Cuma Wiggles konserine gittik ve sonra babamlar evde olmadığı için odama çıktık ve sevişmeye başladık.
Digamos, hipoteticamente, que fomos a um concerto dos Wiggles na última Sexta-feira à noite, e porque os meus pais não estavam em casa, fomos para o meu quarto e começamos aos beijos.
Diyelim ki ben kadınların etrafında biraz utangacım.
Digamos que eu... sou tímido com as mulheres.
- Diyelim ki evet.
E se tiver sido?
Diyelim ki bir başka sahte maskeyle Vasillis'i kandırdık ve Hannah'yı kurtardık.
Digamos que conseguimos enganar o Vasillis com outra máscara falsa e salvar a Hannah.
Diyelim ki, 1 Ocak'tan evvel o pislikleri tutuklamış olsak.
Então antes de 1 de Janeiro temos que conseguir apanhá-los, não?
- Diyelim ki...
- Imaginemos...
Diyelim ki, çocukluğundan beri bir aslanın olsun istiyorsun.
Imaginemos, desde que eras pequeno sempre sonhaste arranjar um leão.
Diyelim ki ben Reed'im.
Digamos que sou o Reed.
Diyelim ki Rhymer Eczacılık'ın sahibinin dümenden haberi var.
Digamos que o proprietário da Farmacêutica Rhymer, está interessado em tirar partido do esquema deles.
Diyelim ki Katherine'nin soyundan geliyorum.
Digamos que sou descendente da Katherine...
Diyelim ki bununla ilgilendim.
Vamos supor que eu esteja interessado.
Diyelim ki binadan dışarı çıkabildik.
Digamos que, conseguimos sair do prédio.
Diyelim ki, yüz tane devlet okulu olan bir bölgede yaşıyorsunuz.
Digamos que você viva num distrito com 100 escolas.
Diyelim ki kafana bir silah dayandı ve ikimizden birinin elde eden olduğunu söylemek zorunda kaldın.
Digamos que eras pressionada e tinhas de dizer qual de nós era o cobiçoso.
Peki diyelim ki hem benim, hem gelecekteki çocuklarımızın hem de hangisini seçeceğimiz üç senedir oynadığımız oyunun galibine bağlı olan gelecekteki kedi ya da maymunumuzun kafasına silah dayandı.
Ora bem, agora pressionam-me a mim, aos nossos futuros filhos e ao futuro gato ou macaco, dependendo de quem vença o jogo Risco que temos estado a jogar.
Diyelim ki... 70 ile 100 kg arası yüksek içerikli uranyumunuz var. O zaman dizayn çok da önemli değildir.
Se, digamos, entre 70 kg a 10 kg de HEU estiverem disponíveis, então o design não é um factor importante.
Diyelim ki Japonlar şu an bizi izliyor, saldırmaya hazırlanıyorlar.
Suponhamos que os japoneses estão a vigiar-nos, a preparar uma ofensiva.
Diyelim ki mi?
Supor?
Diyelim ki Japonlar su an bizi izliyor, saldirmaya hazirlaniyorlar.
Vamos assumir que os Japoneses estão neste mesmo, a preparar como chegar até nós.
Diyelim ki mi?
Assumir?
Diyelim ki sizden HA kokteyli hazırlamanız istendi.
Digamos que recebem um PED, o residente pede um cocktail de HL.
Haydi diyelim ki siz bekarlar onu ne kadar çabuk elde edebildiğinizin farkında değilsiniz.
Vamos dizer que as pessoas solteiras não sabem como a vida é fácil.
Diyelim ki ben senin ve senin bütün fotoğraflarınızı aldım.
Tipo, eu poderia... Eu podia pegar em todas as tuas fotos, e todas as tuas fotos...
Diyelim ki biri ile harika bir şey yaptın ama ne kadar harika olduğunu söylemeyi unutun ve şimdi o birisinin muhtemelen kalbi çok kırıldı.
Imaginemos que aconteceu algo incrível com alguém, mas se esqueceram de dizer que foi incrível. E agora a tal pessoa está magoada.
Diyelim ki bir adam sana geldi ve sana dünyadaki herhangi bir kasayı açabilecek olan anahtarı verdi.
Imagina que um tipo te abordava... dizendo ter uma chave. Uma chave que abre qualquer cofre do mundo.
Ama diyelim ki, varsayalım ki senin gibi biri internetin tamamına erişen anahtarı çalma planları yapan bir korsanın kimliğini belirleyecek olsaydı.
Agora, imaginemos que... hipoteticamente, alguém como... sei lá... tu... identificavas um hacker que planeava roubar a chave-mestra de toda a internet.
Nick, diyelim ki biri sana gelip " Al sana bir anahtar.
Nick... imagine que é abordado por um tipo... dizendo ter uma chave.
Pekâlâ, diyelim ki Leo adamın birine bir zarf teslim eder ve ardından ortadan kaybolur.
Portanto, o Leo entregou um envelope a um tipo e depois desapareceu.
Diyelim ki oradaydı ama hiçbir şey yapmadı.
Digamos que ele estava presente, mas impotente para agir.
Diyelim ki intihar etti. Neden burada?
Supondo que foi um suicídio, porquê aqui?
Diyelim ki birileri Rush'ın arabasına sabotajda bulundu, ama neden?
Se alguém de facto sabotou o carro do marinheiro Rush, qual foi o motivo?
Bir süredir, yani diyelim ki on yıldır, birşey yaşamamış biri için H.I.V'nin pozitif, çıkma ihtimali var mıdır?
É possível alguém ser seropositivo durante, não sei, décadas, e não o saber?
Bir düşün bakalım. Diyelim ki, bizim bir arkadaşımız var. Ve o bir adamla tanışıyor.
Imagina que... por exemplo, temos um amigo que conhece um tipo.
Diyelim ki gerçekten de öyle.
Digamos que tenha sido ele.
Diyelim ki Marina tetiği çekti ve düşerken buradaki eşyaları devirdi... ve telefona ulaşıp yardım çağırmak için yerde süründü.
Vamos supor que a Marina dispara a arma e manda tudo isto abaixo enquanto atravessa a sala para tentar chegar ao telefone e pedir ajuda.
Diyelim ki Hughes'un kahvesinden bir yudum aldım.
Digamos que quero um bocadinho do café do Hughes.
Tamam, diyelim ki eyvallah dedi.
Muito bem. Digamos que vai nisso.
Diyelim ki Müzik Kutusu ona gitti.
Digamos que tu lhe dás a caixa de música.
Diyelim ki soygunu gerçekleştirdin.
Digamos que levas isto em frente.
Ya, diyelim ki antropolojik bir fantezi kampı olsaydı ve sen de, diyelim ki Margaret Mead ile tanışabilseydin?
E se isto fosse, tipo, acampamento fantasia de antropologia, e tu encontrasses... não sei... A Margaret Mead?
Diyelim ki, bu turnuvayı kazandın.
Digamos que até poderias ganhar esse torneio.
Diyelim ki verdim.
Digamos que o fiz.
Tamam, diyelim ki bunu yapacağız. Tamam mı?
Digamos que o fazemos.
Diyelim oldu ki çaktım. Görmezden geleceğim değil mi?
Teoricamente, se eu tivesse um flash, ignoraria.
Diyelim ki size inandım.
Muito bem, digamos que agora acredito em vocês.
Ama sorun şu ki : Sen tam olarak "seçilmiş" değilsin. Tiksindirici bir yemsin, diyelim.
Mas a questão é, que não és o "escolhido", és mais como... um isco.