Dos translate Portuguese
237,799 parallel translation
Sevimli Ayıcıklar Çiftliği'nin patronu olmak nasıl bir şey?
Que tal é ser o chefe da Quinta dos Ursinhos Carinhosos?
O başkalarının sorunu.
É problema dos outros.
Bizimle ilgili dedikodular yüzünden araya mesafe koyduğunu düşündüm.
Achei que estavas a manter a distância por causa dos boatos sobre nós.
Kocamanmış.
É dos grandes.
Tezgâhtaki tavuk kanatlarını beğendim ama mide ilacımı unutmuşum.
As asas de frango na barraca de comida, mas esqueci-me dos antiácidos.
Çocuklarından sadece birini seviyorsan böyle yaparsın.
Se só amasses um dos teus dois filhos, era o que farias.
Bir kere Rockies maçında takmıştım.
Uma vez usei uma num jogo dos Rockies.
Horoz, o raporlar bana lazım.
Galo, vou precisar mesmo dos inventários.
Annene yardım lazım, o yüzden başkalarının eşyalarını alabiliriz, değil mi?
A tua mãe precisa de ajuda, por isso, não faz mal levar as coisas dos outros, certo?
Ben pes etseydim Seahawks tarihinin en müthiş geri dönüşünün mimarı olamazdım.
Se eu tivesse desistido, nunca teria feito a maior recuperação da história dos Seahawks.
Kavgayı kim kazanır, Colorado State Koçu mu, CU Bizonu mu?
Numa luta, quem venceria, a mascote dos Colorado State Ram ou dos CU Buffalo?
- Akşam Avalanche maçını izledin mi? - Evet.
- Viste o jogo dos Avalanche?
Elemanın teki saçımla dalga geçti, ben de yumruğu bastım.
Um dos tipos gozou com o meu cabelo e dei-lhe um murro.
Kemerlerimizden biri çalışıyor.
Um dos cintos de segurança funciona.
Yan masada oturanlarınkileri de.
E as dos tipos ao nosso lado.
Ot ve lav lambası 70'lerin uyku ilacıydı.
Erva e candeeiros de lava eram os sedativos dos anos 70.
Oğlanlardan biriyse onu öldüreceğim.
Se for um dos meus filhos, mato-o.
Tankların buzunu kıracak biri var mı?
Tens lá alguém para tirar o gelo dos tanques?
Oğullarımdan birinin uyku tulumunu buldum.
Encontrei um saco cama de um dos meus filhos.
Kedi sevdiğini, diyecektim ama o da var tabii.
Ia dizer "mulher dos gatos", mas está bem.
Çoğu çocuğu ite kaka dolaba tıkarsın. O hemen kıvrılıp giriverirdi.
Tinha de dar um toque à maioria dos putos para entrar no cacifo.
1996'da Soundgarden konserine gidiyorsan bir şeyi yok.
Nada, se fosses a um concerto dos Soundgarden em 1996.
Froot Loops kuşu!
O pássaro dos Froot Loops!
Evdeki duman alarmları çalışmıyor.
Nenhum dos alarmes de fumo funciona nesta casa.
Horoz, hayallerimin peşinden gitmek için seninkilerden vazgeçmene izin veremem.
Galo, não posso deixar que desistas dos teus sonhos para eu ir atrás dos meus.
Sonia Roche'ın, Sheila'ya dokunmak için öldüğünü biliyorum.
E um dos outros trabalhos? Não. Tem que ser aquele.
Bu eski dedikodu Dissot Köşkü'nde uzun zamandır kulaktan kulağa dolanıyor.
Esse velho rumor tem permanecido em redor da "Villa", dos empregados, há imenso tempo.
- İyi bir tavsiyeydi sonuçta.
Eles... eles escolheram viver perto dos bosques.
O kadının randevudaymışız gibi düşünmesini sağladım çünkü kendisi paparazzilerden fotoğraf satın alan bir ünlü sitesinin sahibi.
- Acho que sim. Rapazes, eu só estava a deixar aquela mulher pensar que estávamos num encontro porque ela gere um site de celebridades que compra fotos dos paparazzi, ok?
Neyse ki yeni saatim sayesinde bunu yaşadığımız saati tespit edebildik. O saati de ancak 1950'lerdeki bir santral memuru çalıştırabilir.
Ao menos podemos marcar a hora exata em que nos aconteceu, graças ao meu novo relógio, que apenas um operador dos anos 50 poderia ter.
Lord Uhtred kralın muhafızı kral ve kasabanın ilgiye hasret yarısıyla şu taraftadır.
O senhor Uhtred está naquela direção, com a guarda do rei, o próprio rei e metade dos habitantes da vila.
Cumberland yıllar boyunca hem Danlar hem de Saksonlar için vatan hâline geldi.
Cumbraland, ao longo dos anos, transformou-se numa terra para dinamarqueses e saxões.
Topraklarımı ve komşularımın topraklarını koruyasınız diye size adam verdim terk edesiniz diye değil!
Dei-vos homens para proteger as minhas terras e as terras dos meus vizinhos, não para que fossem abandonadas.
Kralın bir kulağına sahip olabilirsin ancak diğerine kesinlikle onlar sahip olacaktır.
Podes ter um dos ouvidos do rei, mas eles têm o outro, certamente.
Rahiplerin omuzlarında kılavuzluk edecek.
Irá à frente sobre os ombros dos monges.
Kjartan'ın Dunholm'daki kalesinin zayıf yönlerini anlat bana.
A fortaleza de Kjartan, em Dunholm, falai-me dos seus pontos fracos.
Uhtred'in tahtınız için kardeşlerden daha büyük bir tehlike olduğuna inanıyorum.
Creio que Uhtred é uma ameaça à vossa coroa. Uma ameaça ainda maior do que a dos irmãos.
- Şimdilerde Danların yaptığı gibi.
- Como é típico dos dinamarqueses. - Sim, é.
Bizimkilerden biri lordum.
É um dos nossos, senhor.
Evet, adamlar tahtalıköye yollanmalıydı.
Deviam ter sido enviados para o Salão dos Mortos.
Sadakat duygusunu adamlarımdan öğrendin.
Vós inspirais lealdade. Inspirais a lealdade dos meus homens.
Bizi kuzeylilerin gazabından koru ya Rab!
Livrai-nos da fúria dos Nórdicos, Deus-Todo-Poderoso!
Bizim tanrılarımızdan kaçan yüreksiz tanrılarını görüyorum.
Vejo o Deus fraco deles a fugir dos nossos Deuses.
Yavru domuzların homurdanması buymuş demek.
Então era disto que o grunhido dos porquinhos se tratava.
Jürinin kapkeklerle ilgili kararı ne olacak?
Qual será a conclusão dos juízes?
Evet. Program yapımcılarından biri.
Ele é um dos produtores.
Yarışmacıların adlarını söylüyorum, sonunda da kazananları duyuruyorum.
Digo o nome dos concorrentes e anuncio o vencedor no final.
Tortellini en brodo'nun merkezi orası.
É o lar dos tortellini in brodo.
Rangers maçına gideceğim.
Sim, vou ver um jogo dos Rangers.
- Mumbai Muscle'ın yatırımcısı çağırdı. - Tanrım.
Um dos meus investidores da Mumbai Muscle convidou-me.
Galiba o eş cinsel dünyasında başka bir anlama sahip.
Acho que isso é outra coisa no mundo dos homossexuais.
dostum 6912
dost 72
dostlarım 502
dostum benim 16
dostlar 320
dostumuz 17
dostun 21
dostluk 27
dostuz 35
dostlarımız 19
dost 72
dostlarım 502
dostum benim 16
dostlar 320
dostumuz 17
dostun 21
dostluk 27
dostuz 35
dostlarımız 19