Fan translate Portuguese
563 parallel translation
- Fan kayışı koptu.
- A correia pifou.
Fanı kırılmış.
- A ventoinha está partida.
- Otomobil fanını kullandım.
- Na ventoinha de um carro.
Hey, bu fan ne işe yarıyor?
O que se passa com esta ventoinha aqui?
- Sanırım sizin fan mektupları dediğiniz şeyler.
- Cartas de fãs.
Burada dans edebilen, şarkı söyleyebilen striptiz yapabilen, gövde gösterisi yapabilen fan dansı veya köpük dansı yapabilen kimse var mı?
Há alguém que dance, cante, assopre, que mostre os músculos, faça striptease... que faça qualquer coisa?
Cennetin bir tarafından bakarsan evet sen benim resmi eşimsin. Diğer yandan sevdiğim kadın ise Fanny.
Ao olhos do céu és tu a minha verdadeira esposa minha querida Fan.
Geri git, Fan.
Volta para o palco, Fan.
Evet, Fan, güzel.
Sim, Fan, é bonita.
Seninle geleyim mi?
Queres que và contigo, Fan?
Genellikle Tallyho Fan ya da Tallyho Circle ile oynuyor.
Normalmente joga com um baralho Tallyho Fan ou Circle.
- Şu fanı götürün, tamam mı?
- Desliga o ventilador.
- Pekala, bu çok... Çok tuhaf, göreceli olarak... sekse hayatta bu kadar geç kavuşmuş olmam çok... çok... çok... çok..... çok fan-lanet-tastik!
É tudo tão... tão estranho que relativamente... relativamente tarde na vida, eu descobri que sexo é tão... tão... tão... tão fantástico!
Fan.
Fan.
- Fan!
- Fan!
Ev mi, küçük Fan?
Para casa, pequena Fan?
Çok iyi bir kadın olmuşsun sen küçük Fan.
És uma grande mulher, pequena Fan.
- Fan sana buraya geri dönmeyeceğini söylemiştir.
- Sabes que não voltarás para aqui.
Arabaya Fan.
Para a carruagem, Fan.
Fan daha fazla sürmesi için yalvardı, ama babam hiç müsamaha göstermeyen bir adamdı.
A Fan implorou mais uma vez, mas o meu pai era um homem muito severo.
- Ve Fan...
- E a Fan...
Fan beni severdi ben de onu.
A Fan adorava-me e eu a ela.
Sevgili Fan.
Querida Fan.
Fanı falan kapatmış olmalılar, Ve bana kalırsa, bilerek!
Eles devem ter ligado algum ventilador ou algo assim.
Oksijen çıkış fanı tarafından çekiliyor.
O oxigénio está a ser retirado através dos exaustores.
Fanın elektriğini kesebilirsek, tüm havayı dışarı atamaz.
Se cortarmos a energia do exaustor, o oxigénio não é extraído.
Fan durdu.
A ventoinha parou.
Hey, dostum, Pek fazla kadın fan'ın olduğunu farkedemedim doğrusu.
Não sabia que este jogo tinha tantas fãs.
Oyun nasıl oynanırmış burada öğren, dostum!
Aprende mas é a jogar fan-tan, meu!
Elvis fan kulübümü arayacağım.
Vou ligar ao meu clube de fãs do Elvis.
Tavan arasında fan firi fon yaptığın şu küçük kız değil mi?
Essa é a rapariga com quem você estava bing-bang-bong no sótão, huh?
Cuma günü saat tam ona kurulu sanayi fanı, babamın fasulye yemiş hali gibi eserek elbisesini uçuracak ve bütün dünya onun iç çamaşırını görecek.
E às 22 : 00 certas, um ventilador industrial mandará vento, como o pai depois de comer uma feijoada, levantando o vestido dela. E o mundo inteiro verá as suas cuequinhas!
Bu filmi kız arkadaşınızla seyretmeyin.
Fan Siu-wong
Bu film ve alt yazılardaki küfürler yüzünden ayrılırsanız karışmam ha!
Starring : Fan Mui-sang, William Ho Kar-kui
Fan-fugu-tastik!
Fan-fugu-tástico!
Bence sen...
Acho que pareces fan...
Taraftarlardan biri g-string giymiş ve... vücudunu takımının renklerine boyamış.
E existe um fan incondicional, que está apenas a usar uma tanga... e as cores da sua equipa pintadas no seu corpo.
İşte bu gerçek bir taraftar.
Fora isso. Aquilo é que é um fan de verdade
Yüzük takılmadan fan-fin yok.
Nada de truca-truca sem a aliança!
Bu güç pompası. Bu da radyatör fanı.
Isto é a bomba do motor, e isto é o ventilador do radiador.
Her zaman senin bir hayranın oldum.
Sempre fui seu fan, Srta. Regent.
Paul, Marco Fan Kulübü'nün kurucusu ve başkanıdır.
Paul é fundador e presidente do Clube de Fãs do Paul Marco.
- Tisch'le mi? - Evet.
Ele é teu'fan'.
- Boşlukları benden doldurma. - Bana fan kulübünün üyelerinden... biriymiş gibi davranma. Yani sen hariç herkesin yanıtları...
Está a dizer que todos receberam as respostas menos você?
Freddy'nin eldiveni kayıptı... Polis cinayetlerin iki gün önce meydana gelen başarısız bir hırsızlığın sonucu olduğunu düşünüyor.
A garra do Freddy desapareceu... e a policia está a especular se os assassinatos não foram o resultado... de um fan do género... que aparentemente teve lugar á 2 dias atrás.
Frutti, Penguen ve Billy the Kid.
Um Cosi fan Frutti, um Pinguim e um Billy the Kid.
Bazukayı sadece baskını farkederlerse kullanın!
Usem o lançador de foguetes só se perdermos o elemento surpresa! Fan!
Tek sahip olduğumuz şey müziğimiz, fan ordularımız, milyon dolarlarımız ve gençliğimiz.
Nós só temos a nossa música, legiões de fãs, os nossos milhões de dólares e juventude.
Kontrol panelinde fanı olan Studebaker alırım.
Podia comprar um Studebaker com uma ventoinha no painel frontal.
Senin o salak hayranlardan biri olduğunu sanmıştım... Seni götürecektim... ve sıradaki hayranla devam edecektim.
Pensei que fosses uma dessas fan's. Que te ia comer... e depois passava para a fan seguinte.
En büyük hayranlarındanım.
Eu sou seu fan.