Fransız translate Portuguese
6,413 parallel translation
Özel şoförü olan Bernard ; Conrad'ı 13ncü yaşgününde sosyeteye geçiş ritüeli için bir Fransız genelevine götürdü Bu bir aile geleneği idi.
O seu motorista, Bernard, levou Conrad a um bordel parisiense no seu décimo terceiro aniversário numa espécie de ritual de passagem para a sociedade educada.
Sohbetlerinin ilerleyen bölümlerinde, Fransız sineması ve klasik edebiyat konusunda konuştular.
À medida que a conversa continuou, os dois falaram de cinema francês e literatura clássica.
Bilemiyorum Fransız aksanıyla konuştukları hiçbirşeyi anlamadım.
Nem sequer percebi nada do discurso parisiense.
Ben de "Evet, bilirsin işte Fransız tarzı bu." dedim.
E eu disse, "Sim. Sabes, é à francesa."
Fransızca konuşursanız, O'nu Votre Altesse olarak çağırın.
Se falar francês, pode chamá-la Votre Altesse.
Fransız aristokratlar için bir oyun alanı.
Um parque de diversões para os aristocratas franceses.
Eğer Fransa, Monako'nun her şeyini sömürmeyi planlıyorsa Fransız iş adamlarının bunun için ödeme yapmasını beklemek mantıksız değil.
Se a França vai roubar ao Mónaco tudo o que tem, não é querer de mais que as empresas francesas paguem por isso.
Bir Fransız temsilcisini mi tokatladı?
Ele esbofeteou um representante francês?
Mr. Denard bu öğleden sonra Elyse'den Fransız'lara seslendi.
O Sr. Denard dirigiu-se esta tarde aos franceses a partir do Eliseu.
Fransa Cumhurbaşkanının emriyle... Monako'ya, vatandaşlarına vergi başlatmak ve Fransız şirketlerinin mahkemelerini sonlandırmak için 6 aylık ültimatom verildi.
Por ordem do Presidente da República Francesa, o Mónaco recebeu um ultimato de seis meses para começar a cobrar impostos aos seus cidadãos e deixar de atrair as empresas francesas.
Ta ki Fransız gelirlerini çalmak için yapentrikayı durdurdukları ve Monako'nun, Fransa'nın bir parçası olmasını talep ettikleri sürece.
Se este assalto ao tesouro francês não tiver fim, seremos obrigados a impor um bloqueio económico e não hesitaremos em anexar o Mónaco à França.
Eğer sarayda bir Fransız casusu olduğuna dair en ufak bir şüphe duyarsa telefon açıp, yumruğu De Gaulle'ün tam burnuna vuracak.
Se ele tiver a mínima suspeita de um espião francês no Palácio, vai espetar um murro no nariz do de Gaulle através do telefone.
Fransız oranlarına uyacağız.
Vamos igualar os impostos franceses.
Amerika'lılar buna bir Fransız sorunu olarak bakar.
Os americanos dizem que é um problema francês.
Fransız İhtilalci Güçleri aslında bunu başardı ama sadece Napoleon'un sürüldüğü 1914 yılına kadar.
A revolução francesa conseguiu. Mas apenas até 1814, quando Napoleão foi expulso.
Matmazel Paget, Fransızca Profesörü ve Madam Leclerk, davranış hocanız.
Mademoiselle Paget, professora de francês, e Madame Leclerc, a sua professora de postura.
Medyayı kendi tarafımıza çekebilirsek kamuoyunun düşüncesini Fransız'lara karşı çevirebiliriz.
Se tivermos os meios de comunicação do nosso lado, podemos virar a opinião pública contra os franceses.
Fransız bir dedektifle buluşuyor.
Vai encontrar-se com um detective privado francês.
Kız kardeşiniz, Fransız'larla Monako'yu teslim etmek için anlaşma yapmış.
A tua irmã fez um acordo com a França para entregar o Mónaco.
Bu kadar uzun sürdüğü için üzgünüm ama sanırım hem İngilizce hem Fransızca imzalamak zorundasınız.
Desculpe ter demorado tanto. Afinal o testamento tem de ser assinado em francês e em inglês.
Bir de Fransız var, Teğmen Jean-Claude Garment savaştan önceki Chalet Güzel Sanatlar Okulu'nun tasarım müdürü.
E temos um francês, o tenente Jean-Claude Clermont, director de design na Escola de Belas Artes de Chalet, antes da guerra.
- Hâlâ hayattaysa, Fransız eserlerinin nerede saklandığı hakkında bir fikri vardır. O bilgi bize lazım.
Se ainda estiver vivo, fará ideia de onde esconderam as obras de arte francesas.
Daha hiçbir Fransız köyünü yok etmediler.
Não destruíram aldeias francesas.
- Fransız mıydı?
- É francês? - Judeu.
- Her kadın Fransız parfümüne bayılır.
Todas as mulheres adoram perfume francês.
- Fransız kadınlar bile mi?
Até as mulheres francesas?
- Özellikle Fransız kadınlar.
Especialmente as mulheres francesas.
Fazla Fransız.
Muito francês.
Teğmen James Granger'ın yardımıyla Bavyera'da bir kalede bulunun birkaç vagonluk Fransız sanat eseri Paris'e geri gönderildi.
Com o segundo-tenente James Granger, vários vagões de arte francesa encontrada num castelo na Baviera foram devolvidos a Paris.
Jean-Claude Clermont adlı bir Fransız...
Um francês, Jean-Claude Clermont,
- Ben Fransız değilim. Bir ara kendimi Edith Piaf gibi hissettim. Ama beyaz gömlekleri, sıska hindileri düşünmek, sürtüğünü bilmiyormuş gibi davranmak falan- -
Não sou francesa, mas tive um pequeno momento Edith Piaf... mas a idéia de me preocupar com camisas brancas e finas, perus e tudo o mais... enquanto finjo não saber nada sobre as suas prostitutas... levou-me a uma grande raiva à americana.
Neden cumartesi günü o Fransız mekana gitmiyoruz?
Porque é não vamos àquele lugar francês no Sábado?
Fransız romanı gibi bir şeydi.
Como a do romance francês.
- 5, Fransız erkeği de dahil.
Cinco. E já estou a incluir o francês.
Annenin böyle savurganlık yaparak kaliteli fransız kağıdı kullanması çok düşünceli
Foi tão querido da tua mãe fazer um alarde em papel de linho.
Seni özleyeceğim, Fransız dostum.
Vou ter saudades tuas, meu amigo Francês.
Fransız Mahallesi'nde, Billings'le beraber.
Em Nova Orleães. Está com o Billings, no Bairro.
Fransız Mahallesi'ne gidince ona kendimi affettiririm.
Aguenta-o. Eu entendo-me com ele quando chegar ao Bairro Francês.
Fransız Mahallesi'nde faaliyet var.
Espero que tenhas algo bom. Estou no Bairro Francês em vigilância.
Sonra, ileride Amerika'nın önde gelen obezite uzmanı olacak Fransız fizyolog Dr. Jean Mayer geldi.
Foi, então, que surgiu o Dr. Jean Mayer, um fisiologista francês, que se tornaria especialista da obesidade, nos EUA.
- Fransız usulü mü?
Uma saída à francesa?
Verandaya açılan Fransız kapıları.
As portas dão para o pátio.
Dışarıdan tek fark ettiğim Fransız ya da İspanyol restoranı oluşuydu.
Era pesado, reconheci-o do exterior de um restaurante, uma vez. Era Francês, ou Espanhol.
Fransız Konsolosluğu'nda çalışıyor.
Trabalha no Consulado Francês.
Fransız kızları iş alışkanlıklarınıza iyi gelmiyor.
Olha, as raparigas francesas simplesmente não são boas para os hábitos de trabalho.
Fransız versiyonu ne?
Qual é a francesa?
7 ile 5 saatleri arasında Fransız kültürünü araştırdım.
Entre as 7 e as 5 estudei a cultura francesa.
33 yaşında, iki çocuklu, evli bir Fransız kadın.
Uma mulher casada, francesa, com 33 anos, com duas crianças.
Fransız olmanız umrumda değil.
Não quero saber se vocês são franceses.
- Fransız çift.
Um casal francês.
Fransız Mahallesi'nde.
Ele está no Bairro Francês.