Fransız mı translate Portuguese
1,081 parallel translation
Fransız mısınız?
É francesa?
Fransız mı?
Seria conhaque francês?
- Fransız mısın?
- Você é francês?
Affedersiniz, matmazel siz Fransız mısınız?
"Excusez-moi, mademoiselle... Êtes-vous française?"
Siz de Fransız mısınız?
Você também é francês?
- Atalarım Fransız. Evet.
- Descendo de franceses, sim.
Sen Fransız mısın, ha?
És francês?
Artık Fransız oğlan büyüdü ve ben de savaştan bıktım.
Mas agora o francês já está crescido e eu estou farto de guerra.
Ben Fransız'ım.
Sou francesa.
Neredeyse, 25 yıldır Fransız Ambalaj Şirketi'nin yöneticisiyim. Her zaman tek bir amacım oldu. İyi ve sadık müşterilerime saygı göstermek, hizmet etmek ve onları şımartmak.
Director da Sociedade Francesa de Embalagens há quase 25 anos, só persegui um único objectivo, respeitar, servir e bajular os meus bons e fiéis clientes.
Ben sadece, mükemmel dostum Crépin-Jaujard'ı örnek aldım. Onun şirketi, Fransız ambalaj sanayiinin gururudur.
Com isso, não faço senão seguir o exemplo do nosso excelente amigo Senhor Crépin-Jaujard, cujos estabelecimentos são uma honra para o acondicionamento e a embalagem franceses.
- Hayır, iyi hız alırsam, biraz da Fransız sahillerinde esen rüzgarla Calais'nin içine atlayacağım.
- Contando com uma boa descolagem, e talvez uma lufada de ar sobre a costa francesa, deverei aterrar no centro da própria cidade de Calais.
Bir grup Fransız. Bizim vatandaşımız, üst düzey resmi görevlerdeler Sovyetler Birliği için çalışıyorlar.
É uma série de franceses, nossos compatriotas, com cargos superiores, que trabalham para a União Soviética.
- O ülkemize Fransızlar'ı getirdi. Onlar da halkımızın....... üzerine dikkatsizce gittiler.
Trouxe os franceses ao nosso país... e trataram de tiranizar o nosso povo.
Arkasındakiler Fransız Louis ve Gaddar Robert mı?
Seguido do Louis de França e do Robert the Bruce?
Şansımız varsa Fransızlar o midillileri izleyecektir.
Com sorte, os franceses vão atrás daqueles.
İşe yararsa Fransız hazinesinin yarısını alacağım.
Se resultar, fico com metade do tesouro francês.
Bekleyip, yarın Fransız gazetelerini okuyacağım.
Vou esperar e ler os jornais em francês amanhã.
- Onlar da mı Fransız?
Também são franceses? Não.
Alman veya Fransız şampanyanız var mı?
Tem champanhe Sekt?
Fransız şarabı mı alırdınız, İtalyan mı?
Prefere vinho francês ou italiano?
Yeni nasır bantları ve Dr. Scholl'un dağcılık terlikleriyle bir grup Fransız ayak bakımı uzmanı arayı hızla kapatıyordu.
Uma equipa de calistas franceses, trabalhando com emplastros de milho e sandálias de montanhismo Dr. Scholl's, avançavam no terreno.
Dunkirk sahillerinde, yarım milyona yakın İngiliz ve Fransız asker teslim olmak ya da zayıf bir ihtimalle de olsa İngiltere'ye kaçmak gayretindeydi.
Nas praias de Dunquerque, quase meio milhão de homens, britânicos e franceses, enfrentam a rendição, ou a hipótese mínima de salvamento por barcos ingleses.
Fransız başbakanı Daladier, Finlandiya'ya yardım uğruna herşeyi riske atmıştı.
O primeiro-ministro francês Daladier arriscara tudo na ajuda à Finlândia.
- Temiz, duru, sessiz, dumansız. Bu, bir Fransız. Bayım.
É limpo, silencioso, não há fumo, é um francês.
General Patch'in "Fransızları tanırsınız. Neden ilerlemiyorlar?" dediğini hatırlıyorum. "Burada, Chalons'dalar." Haritaya baktım.
"Sr. Thomas, o senhor conhece bem os franceses, porque não avançam eles?" Estamos em Chalons...
Ve yarım milyondan fazla, çoğu direnişçi, Fransız erkeği ve kadını.
E mais de meio milhão de franceses, homens e mulheres, muitos deles na Resistência.
"Bayım, dindar bir Katolik olarak, Fransız ve Hıristiyanların karaborsacılık yapmasını utanç verici buluyorum."
Sr como católico praticante, considero o mercado negro uma vergonha para um francês e cristão...
Fakat kızım tamamıyla Fransızdır.
Minha filha é uma verdadeira francesa.
Orası Bayan Debenhaum tarafından kullanılıyor. Kendisi Bağdat'tan gelen çok hoş genç bir Fransız hanım. Orada neredeyse yetişkin sınıfındaki çocuklara Fransızca steno öğretiyor.
Sim, nele está a senhorita Debenham uma jovem muito agradável de Bagdá onde ensina taquigrafia a crianças eIitistas.
Asla bir Fransız almamalıydım.
Não devia ter contratado um francês.
Evet, Fransızım.
- Sou.
Ben Fransızım!
Sou francês!
Fransız polisinin yarısının üstümüze kapanmadığına şaşırdım.
Surpreende-me que ainda não tenha caido sobre nós metade da polícia de França.
Sevgili evlatlarım, bu tesadüf falan değil. Sabotaj kelimesinin Fransız'lar tarafından icat edilmesi hiç tesadüf değil.
Não é nenhuma coincidência, meus amigos, que a palavra "sabotagem"... fosse inventada pelos franceses...
Düşmanımız Fransız'lar neredeyse tüm görkemli yarışlarımızı mahvetti. Tıpkı bir zamanların en büyüğü olan ekonomimizi ve telefon sistemimizi bozdukları gibi.
- Nossos inimigos franceses assassinaram todos os outros... participantes da corrida, tentaram lixar a nossa... crescente economia e têm sabotado nossos sistemas telefônicos.
Şimdi aldığım karar ile Fransız'lara karşı girişeceğimiz savaşta sizlere Frankenstein'in liderlik yapmasından daha güzeli olamaz.
Todos sabeis que Frankenstein teria que ser o único... escolhido por nosso Presidente para lutar contra a raiva que... existe no mundo e devolver a liberdade.
Fransız narkotikler takdir toplarken, angaryalarla uğraşmayı planlamamıştım.
Não é parte dos meus planos ficar a batê-las e os franceses a ficarem com os louros.
Nasıl yani, bu Fransız operatörünün hatası mı?
O que está a dizer, é culpa da operadora francesa?
Sayımız Fransızlara göre çok az.
Vamos para a frente de batalha.
Kaderin cilvesi, kendimi bir grup Fransız General'in ortasında bulurken onların derhal teslim olmalarını sağladım ve bu beni bir kahraman yaptı.
Quis o destino que caísse sobre um grupo de generais franceses, causando a sua rendição imediata e fazendo-me um herói.
Böyle kalmasını istiyorsanız Fransız piyadelerinizi ve Alman süvarilerinizi Rif'e gönderin ve insanlarımızı geri getirin.
Se deseja permanecer assim então peço-lhe que mande a sua infantaria francesa e a sua cavalaria alemã ao Rif para que tragam de volta a nossa gente.
Umarım bugünkü yemeğimiz Fransız mutfağının onurunu böyle cesurca koruyan saygıdeğer yeni üyemizi onurlandırır.
Espero que este almoço chegará a honrar o ilustre convidado de hoje... A este digno defensor da gastronomia francesa...
İnancım o ki, yaşadığımız dünyada yerleşmiş olduğumuz yere göre biz birbirimizi çok iyi tanıyoruz. Fransızların ve Cezayirlilerin birbirlerine söyleyeceği çok şey vardır. Beraber yapacakları şeyler vardır.
"Tenho certeza que no mundo em que vivemos, na nossa presente posição, e conhecendo-nos tão bem, os franceses e os algerianos terão muito que discutir e os franceses e algerianos terão muito que fazer juntos."
Ama ben Fransız vatandaşıyım.
Mas eu sou cidadão francês.
- Fransız vatandaşıyım.
- Sou cidadão francês.
Yaptığım ilk şey bir Fransız arabası almak oldu.
A primeira coisa que fiz foi encomendar um carro francês.
Öyleyse hâlâ Fransız olarak hayatımıza devam ediyoruz.
Continua a ser França até ao local... onde era a Alemanha?
Bak bıyıklı, bize Fransızım ayakları yapmayı bırak şimdi.
Bigodes, pára de falar francês e descontrai-te.
Fransız kızlarının tadına baktın mı?
E você, divertiu-se com elas?
Zenci olarak çağrıldım, nonoş olarak çağrıldım ama Fransız asla!
Já me trataram por preta, já me trataram por tia... mas nunca por Francês.