Gidecek bir yerim yok translate Portuguese
124 parallel translation
- Gidecek bir yerim yok.
- Não tenho para onde ir.
Meteliksizim, işsizim ve gidecek bir yerim yok!
Estou sem dinheiro, desempregado, e na rua da amargura!
- Gidecek bir yerim yok!
- Nenhum lugar para ir!
Gidecek bir yerim yok.
Não tenho para onde ir.
Hey arabacı, durdur atlarını, artık gidecek bir yerim yok, artık sevdiğim kimsem yok.
Cocheiro, näo castigues os cavalos, Näo tenho mais pressa, Näo tenho mais quem amar.
Şırıldayan Su'yla ben sana hayatımızı borçluyuz. Gidecek bir yerim yok.
Nós devemos-lhe as nossas vidas, patrão.
Bana gelince, gidecek bir yerim yok.
Eu... ... não tenho para onde ir.
Gidecek bir yerim yok. Buraya gelmeyi seviyorum.
Não tenho para onde ir e gosto.
İşim yok, gidecek bir yerim yok. Havanda mı değilsin?
Não tenho emprego, não tenho para onde ir, tu não estás para aí virado.
Uykum gelmedi ve gidecek bir yerim yok.
Não tenho sono E não vou a lado nenhum "
Gidecek bir yerim yok.
Não tenho mais para onde ir.
Gidecek bir yerim yok.
Agora, não tenho para onde ir.
Gidecek bir yerim yok. Bu yüzden... Burada kalacağım.
Eu não tenho para onde ir, por isso... vou ficar aqui mesmo.
Bak, beni dışarı attın, parasız, gidecek bir yerim yok.
Vês, deixaste-me do lado de fora, sem dinheiro, sem ter para onde ir.
Gidecek bir yerim yok.
- Não tenho para onde ir.
Gidecek bir yerim yok nasılsa.
Nenhum outro local para ir.
"Gidecek bir yerim yok nasılsa..." "... ve buradaysak yapacak başka şeyimiz de yok. "
"Sem nenhum lugar para ir, nem nada para fazer assim que chegue lá."
Bu sabah gidecek bir yerim yok.
Não tenho para onde ir, esta manhã.
Gidecek bir yerim yok.
Eu é que não tenho nada!
Ama gidecek bir yerim yok!
Mas eu nao tenho pra onde ir!
Çünkü bekleyebilirim. Başka gidecek bir yerim yok.
Posso esperar, não vou para lado nenhum.
Bunun gibi bir şey giyip gidecek bir yerim yok.
Não tenho nenhum lugar onde usar uma coisa destas.
Gidecek bir yerim yok.
Não tenho sítio para onde ir.
Gidecek bir yerim yok. Lütfen. Lütfen.
Não tenho para onde ir, por favor, por favor
Gidecek bir yerim yok.
Não tenho lugar para ir.
Ama gidecek bir yerim yok.
Mas não tenho para onde ir.
Gidecek bir yerim yok. Hiç param yok.
Eu não tenho onde ir, eu não tenho dinheiro.
Benim gidecek bir yerim yok.
Eu, não tenho um lado.
- Gidecek bir yerim yok! - Sahi mi?
- Não tenho para onde ir!
Buradan başka gidecek bir yerim yok.
Não tenho mais nenhum sítio para onde ir.
Gidecek hiç bir yerim yok.
Não, tenho onde ir.
Gidecek daha iyi bir yerim yok.
Não tenho nada para fazer.
Gidecek başka bir yerim yok.
Não tenho mais nenhum ladp para onde ir.
Gidecek emin bir yerim yok ki.
Não tinha sitio para onde ir.
Gidecek hiç bir yerim yok.
Não sei onde recorrer.
Lütfen gidecek başka bir yerim yok.
Por favor, deixem-me ficar, não tenho mais para onde ir!
Benim gidecek bir yerim bile yok.
No meu caso, nem sequer tenho boleia.
- Gidecek başka bir yerim yok bayan Niedelmeyer!
Saia! Não tenho outra opção.
Gidecek başka bir yerim yok.
Não tinha outro lugar para ir.
Yardım için yalvarmak benim için kolay değil, ama gidecek başka bir yerim yok.
Não é fácil para mim implorar pela tua ajuda, mas não tenho mais a quem recorrer.
Benim dünyam öldü. Gidecek başka bir yerim yok.
O meu mundo está morto.
Gidecek başka bir yerim yok.
Não tenho para onde ir.
Gidecek başka bir yerim yok.
Não tenho mais para onde ir.
- Gidecek hiç bir yerim yok.
Não tenho para onde ir.
- Gidecek başka bir yerim yok.
- Não tenho mais para onde ir.
Gidecek hiç bir yerim yok.
Não tenho mais para onde ir.
Gidecek başka bir yerim yok.
Não tenho ninguém mais a quem recorrer.
Ama gidecek bir yerim yok.
- Mas não tenho para onde ir.
Gidecek başka bir yerim yok
Não tenho para onde ir.
Hayır. Gidecek başka bir yerim yok.
Não tenho mais para onde ir.
Evet, Darcy'le her şeyi mahvettim ve gidecek başka bir yerim yok.
Então, terminei tudo com Darcy. E não tenho para onde ir.