Giysi translate Portuguese
1,208 parallel translation
Zangief, Ken ve Ryu'ya temiz giysi verilmesini sağla.
Zangief, trata de arranjar roupas lavadas para o Ken e o Ryu.
Giysi de senin parçan mı? Peki ya ayakkabılar?
A farda faz parte de ti?
Birkaç parça giysi alın.
Faça uma mala de roupa.
Ana güç şebekesi B düşük voltajda, soğutucu tank basıncı, giysi kompresörleri.
Perda de energia no painel B, pressão criogénica, compressão.
- Giysi seni yanıltmasın.
A roupa enganou até a ti?
– Birkaç giysi.
Para quê isso?
O giysi yığını bir haftadır orada.
Aquele monte já lá está á mais de uma semana.
Giysi, mücevher ne isterseniz?
Bem, parece um homem querendo seu coração. Tem boa cabeça para os negócios, mas sem nenhum bom gosto.
Yemin ederim, bir daha asla komik numaralar yapabilen bir hayvandan yapılmış giysi giymeyeceğim.
Juro que não voltarei a usar roupas feitas com um animal que faça um truque engraçado.
Bu sıcak geçirmez giysi bizimkilerden farklı gözükmüyor.
Este fato anti-calor é igual ao outro.
Bu giysi seni sıcaktan, basınçtan ve nükleer radyasyondan koruyacak
Um fato anti-calor, anti-pressão e anti-radiações.
Buna ek olarak çok kötü görünüyorum ve çok sıcak... ve bu iğrenç giysi sırılsıklam bedenime yapıştı
Não vejo nada, estou cheia de calor e o meu fato está todo suado.
Nereden giysi alabilirim?
Aonde posso arranjar roupas?
Koruyucu giysi giymesi gerekiyor.
Ele tem que usar um traje protector.
O giysi erirse ölürsün- - Sen ölürsen, hepimiz ölürüz!
- 40 segundos. Se o fato derrete... Se morreres, morremos todos!
Üstünde giysi yoktu.
Ele estava sem vestuário.
Az önce aldığım bir habere göre giysi yardımı, babasının içinde bulunduğu sıra dışı şartlar nedeniyle, bu bebek yerine ne yazık ki Tiffany Policek'e gidecekmiş.
Informaram-me que a Associação de Comerciantes decidiu, face às circunstâncias invulgares, que o enxoval do primeiro recém-nascido seja entregue a Tiffany Policek...
Çocukların yarısına yetecek kadar giysi vardı.
Só havia roupa para metade dos miúdos.
Eee, Sue Ellen, sütyen... Sütyen bir giysi değildir.
Bom, Sue Ellen, é que não é um top.
Orada beğendiğin giysi oldu mu?
Viste alguma coisa de que gostasses?
Sana şimdiden söylüyorum, Elaine o adam fakir bir çiftçinin eşeğin önüne havuç koyup onu dolaştırması gibi seni de o giysi için dolaştıracak.
Uma coisa te garanto, Elaine. Ele vai acenar-te com o vestido como um agricultor acena uma cenoura a uma mula.
O giysi satıcısı önümde Elaine'e asılırken, beni çok sinirlendirdi.
O vendedor de roupa teve muita lata ao atirar-se à Elaine diante de mim.
Evet, o giysi tasarımcısı, ve o da gösterinin peruk ustası.
Ela é estilista e ele o perito em perucas do espectáculo.
Gördüğün gibi, esasında yorgan masrafım Aristo modeli kaz tüyü bir giysi.
Como vê, o acolchoado que comprei é, de facto, a túnica de Aristóteles.
Aynı giysi.
O mesmo vestido.
Kendime bir giysi alıp yola çıkabiliriz.
Vou buscar um fato para mim. Depois podemos ir.
Umut dağıtıp, iksirleri karşılığında yiyecek ve giysi aldılar.
Deram-nos esperanças, levaram comida e roupa em troca dos seus elixires,
Ve senin bu dağınık giysi dolabında ne giyeceğine karar verecek olmalarını bir hayal et.
Imagina-os naquele armário desarrumado a escolherem algo para vestires.
Yemek ve giysi için ve aile için de, Tanrım, teşekkür ederim.
... pela comida, pelas roupas, por tudo... e pela família também, meu Deus...
Tüm saygımla söylüyorum, giysi renklerimizin sanmam ki bizi dövmelere veya canavar kamyon yarışlarına götürsün.
Com o devido respeito, dificilmente acho que usar roupa de cor possa conduzir ao uso de tatuagens ou corridas de camiões.
Giysi, kolay ulaşılan ceplerle tamamlanıyor.
Este conjunto vem com bolsos de fácil acesso.
Komşun seni giysi yakarken görmüş.
Uma vizinha disse que vos viu a atirar roupa para o lume.
Ayrıca yeni giysi aldım.
Até ja comprei um conjunto novo.
Evet, özel giysi, kısa etek.
Tinhamos um uniforme de saia bem curta.
- Giysi ver!
- Dá-me as roupas!
" Yiyecek ver, giysi ver, para ver.
" Dão comida, roupa, dinheiro.
Tamam, saçımız var, makyajımız var, giysi dolabımız var, davranışımız var.
Aguente! Temos o cabelo, a maquilhagem, o guarda-roupa, a etiqueta.
Giysi dolabını ya da çekmeceleri karıştırmalarını istemiyorum, ayakkabılarımı denemelerini de istemiyorum.
Que não espreitem no roupeiro, nas gavetas, nem calcem os meus sapatos.
Adli tıp, çimlerin 15 cm. altına gömülmüş bir giysi torbası buldu.
Os técnicos encontraram um saco de plástico enterrado na relva.
Ona V-yakalı bir giysi için güvenmelimiydim, bilemiyorum.
Nem sequer lhe confiava uma com abertura em "V".
- Giysi satıyorsunuz değil mi? - Evet.
Vende roupas, não é?
Giysi.
Roupas?
Gene, günlük giysilerle gelme. Günlük giysi yok.
Gene, sem camisola de cavas.
Oren, giysi basıncı, 3,5.
Oren, pressão do fato : 3,5.
Para ve giysi lazım.
Preciso de dinheiro e roupas.
Kırmızı giysi ve sakal ele vermez mi?
- O fato vermelho brilhante e a barba não irão denunciá-lo?
Güzel giysi.
Bonito fato...
Tekrardan benim için bir zevkti, hayırlı olsun tebrik ederim ve harika giysi!
Será um desafio, mas tentarei. Ah, moça?
— Giysi.
- Roupa.
Bu giysi zaten geri alınmış.
Esta roupa já foi levantada.
Pekala. Giysi.
Certo.