Giysiler translate Portuguese
903 parallel translation
Şu anda ona kuru giysiler giydiriyorlar.
Conseguimos vestir-lhe roupa seca.
Evet, üzerinde aynı giysiler vardı.
- Sim, vestia a mesma roupa.
Giysiler tamam.
As roupas estão bem.
"Zenginlik, yol, güzel giysiler ve yakışıklı esmer bir adamla evlilik görüyorum." "Sizi çok mutlu edecek hanımefendi."
Vejo riquezas, viagens, belas roupas e... um casamento com um belo jovem, que fará você feliz.
Yeni giysiler satın alalım.
Compramos algumas roupas.
Sanırım, gidip biraz kuru giysiler getirsem iyi olacak.
Vou buscar roupas secas...
- Bu giysiler üstüne olmuyor.
- Essas roupas não lhe servem.
Giysiler medeniyetin küfüdür! Doğaya dönün! "
A roupa é um disparate da civilização! "
Bunlar hayatımda gördüğüm en kötü giysiler. Kaşındırıyor bu.
Estas são as piores roupas que já vi. Fazem comichão.
- Giysiler hazır mı?
- Roupas?
Güzel giysiler vereceğimi söylemiştim.
Disse que lhe arranjava boas roupas.
Bütün ordunun derdi aynı kokuşmuş giysiler ve dizanteri.
O exército da Confederação sofre todo do mesmo mal : roupa imunda e disenteria.
- Güzel giysiler, bir at.
- Roupas finas, um cavalo.
Ölüm, korku, alevler, dehşet ve kara giysiler...
A morte. O medo. As chamas, o horror e as roupas negras.
Giydiğiniz giysiler bana üniforma gibi gözükmüyor.
Pois, isso que usam não parecem uniformes.
Dantelli giysiler.
- Camisolas até a cintura!
Evet dantelli giysiler.
- Sim camisolas de renda.
Seni ilk kez sivil giysiler içinde görüyorum.
É a primeira vez que te vejo vestido à civil.
Özel giysiler...
Roupas especiais...
Umarım giysiler üstüne uyar.
Espero que fique.
Nasıl giysiler?
Como são?
Yaşamınız hakkında, ne tür giysiler giyersiniz.. .. ne tür parfüm kullanırsınız, ne tür kitap okursunuz, filan gibi.
Sobre como vive, que tipo de roupas usa, que tipo de perfume e livros, coisas assim.
Güzel giysiler ve mücevherler için teşekkür ederim.
Obrigado por me teres deixado usar estas belas roupas e os berloques.
- Güzel giysiler giyiyor.
- Usa vestidos bonitos.
Doktor faturaları, giysiler. Biliyorum.
Contas de médicos, roupas, eu sei.
Mirza, neden ona temiz giysiler getirmedin? - Kim?
- Por que não lhe dás roupa limpa?
- Mirza giysiler getirdi, ama Mirza önce Tina'nın banyo yapmasını istiyor.
- Tem-ma dado, mas diz que Tina tem que se banhar antes
Bu kasaba ve şu giysiler benim için yeterince iyi değil.
Esta cidade não é grande o bastante para mim e aquela mulherzinha ladra de homens!
Giysiler konusundaki görüşleri, çok daha fazla. - Belki 1000.
A opinião dela sobre roupas valeria muito mais, talvez mil.
Sade giysiler istemiştin.
Pediu roupa à paisana.
İçerde kuru giysiler var.
Ali dentro há roupa seca.
Güneş daha bir parlar Süslü giysiler ortaya çıkar
O sol fica mais radioso Para focar a elegância
Söyle bana, tüm bu giysiler...
Diga-me, os fatos todos...
Kuru giysiler giymelisin.
Devia vestir roupas secas.
Bir iş adamı olduğuna göre yeni giysiler almalısın.
Agora que te dedicas aos negócios, precisas de roupa nova.
Oldukça düzenli bir insansınız, değil mi? Hep aynı alışkanlıklar, aynı tarz giysiler?
Você é um homem de rotinas, de hábitos regulares, usa o mesmo tipo de roupa e assim?
Sadece giysiler ve yatak için teşekkür etmek istedim.
Vinha só agradecer-lhe pelas roupas e a cama.
Bu giysiler birer elektronik ve mekanik cilt. Çürümüş et ve kaslarının yerine kullanıyorlar.
Estes fatos são um revestimento electrónico e mecânico para substituir a carne e os músculos atrofiados deles.
Nispeten daha genç kadınlar tarafından giyilebilecek yeni giysiler.
Roupas novinhas em folha que assentariam melhor numa mulher mais nova.
Güzel bir evin, yeni bir araban, istediğin bütün giysiler var.
Tens uma boa casa, um carro novo e todas as roupas de que precisas.
Eski giysiler topluyorum.
Ando a reunir roupas usadas.
Herhangi bir şey olur, giysiler ne denli eski olsa da önemli değil.
Qualquer coisa serve, não importa há quanto tempo tenha a roupa.
Oh, sadece Sosyal Hizmetler Kurumundan bir kadın eski giysiler topluyor.
Uma senhora da Assistência Social à procura de roupas usadas.
Kendini daha kadınsı gösteren giysiler giymeli.
E devria usar roupa mais vistosa para que soubessem que é uma mulher.
Lila ona küçük giysiler yapardı.
Lila fazia-lhe os seus pequenos vestidos.
Evet, garip giysiler içindeydim.
Sim, eu... eu estava a usar roupas estranhas.
Kesinlikle söylemek istiyorum ki, daha önce verilen bütün söyleneler şakaymış, Marslıların istilası olamamış, o hoş yaratıkların üzerlerindeki çakici giysiler güzellikte sona doğru olan tedrici evrimleşmede son adımmış.
Gostaria de afirmar categoricamente que todas as declarações feitas anteriormente, eram uma brincadeira, que não ocorreu nenhuma invasão vinda de Marte e que os bonitos trajes que veem nestas encantadoras terráqueas são a etapa final de uma evolução gradual
Bu şu giysiler için de geçerli.
Isso também vale para estes vestidos.
Duvarda gerçek tablolar, Louise için kürkler ve giysiler.
Quadros verdadeiros na parede, peles e roupas para a Louise.
Çocukken üstündeki giysiler ve bindiği attan başka bir şeyi olmayan bir serseriydi. 14'ünde avare bir kovboydu.
Não há nada que ele goste mais do que domar cavalos. Com 14 anos andava por aí.
Üzerinizdekiler oldukça güzel giysiler.
Vão achar linda a roupa que usa.