English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ G ] / Görüyorsunuz ya

Görüyorsunuz ya translate Portuguese

166 parallel translation
Görüyorsunuz ya, çok garip olan bir şey var.
Há uma coisa que é muito estranha.
Görüyorsunuz ya, katil tabancayı şemsiyenin içine koymayı planlıyor. ... sonra şemsiyeyi şöminenin içine saklayacak ve başka bir zaman gelip alacak.
Veja, o assassino planeia pôr a arma no chapéu de chuva e depois esconder o chapéu de chuva na lareira e retirá-lo noutra altura.
Görüyorsunuz ya,... orada her ikimize yetecek kadar toprak yok. Bu yüzden beni oradan kovmak istiyor.
Não posso competir com ele, e por isso está tentando pôr-me de fora.
Ama, görüyorsunuz ya, bende ayakkabının diğer teki var.
Mas, está a ver, eu tenho o outro sapatinho.
Kardeşim altı aydır hastanedeydi, efendim. Şimdi de bir sanatoryumda kalıyor. Bu yüzden çocuklara ben göz kulak oluyorum, şey, görüyorsunuz ya...
Verá, Senhor vigário, meu irmão leva seis meses no hospital, assim eu tenho que me encarregar dos jovens.
Görüyorsunuz ya bizim birbirimize güvendiğimiz kadar bile o bize güvenmiyor.
Podem confiar tanto em nós, como nós confiamos uns nos outros.
Görüyorsunuz ya, azizim Tavernier savaş sadece korkunç değil, vakit kaybıdır üstelik.
Meu querido Tavernier. A guerra não só é horrível, como também uma perda de tempo.
Görüyorsunuz ya, bu gecenin öyküsünün verdiği ders şudur :
Reparem, a moral da história de hoje é :
Görüyorsunuz ya doktor, ikimiz de...
Só mentiras. - Sabe, Doutor, nós...
Görüyorsunuz ya, işimin büyük kısmı orada.
Sabe, é que faço muito do meu trabalho ali.
Görüyorsunuz ya, aynı işi yapıyoruz.
Estamos os dois no mesmo negócio.
Görüyorsunuz ya, Amiral Rolland'ı küçümsediniz.
Sabe, subestimou o Almirante Rolland.
Hiçbir şey bilmiyor, görüyorsunuz ya.
Ele não sabe nada.
Oh, evet. Görüyorsunuz ya, benim yanlış da olabilecek şu varsayımım var.
Acho que trouxeram o chapéu errado.
Görüyorsunuz ya, Londra'ya geldiğimden bu yana düşünüyor, düşünüyordum, Los Angeles'e götüreceğim en iyi hatıra ne olabilir diye?
Desde que cheguei a Londres que ando a matutar na melhor lembrança para levar.
Görüyorsunuz ya, Bay Durkee, Bayan Welles... şey, aslında bizden biri değildi.
Sabe, Sr. Durkee, a Menina Welles não era... Bom, não era uma de nós.
Şey, görüyorsunuz ya, efendim, ben burada merkezden bazı şeyler bekliyorum. Hepiniz bana biraz tahammül ederseniz.
É que estou à espera de umas coisas da esquadra e, se esperarem um pouco...
Görüyorsunuz ya, namlu hissinin patlama sesiyle birleşmesi aldatmacanın gerçekleşmesini sağladı.
O facto dele ter sentido a arma, junto com o barulho da explosão, fez o truque parecer real.
Görüyorsunuz ya, bürodan bu numaranın Bay Lessing'in cüzdanında küçük bir kağıt parçası üzerine karalanmış olduğunu söylediler
O meu pessoal disse-me que encontraram este número escrito num papel que estava na carteira do Sr. Lessing.
Görüyorsunuz ya, her şeyin bir nedeni var, efendim.
É tudo uma questão de motivos, senhor.
Görüyorsunuz ya, oynamak istemiyor
E já não quer brincar
Sürdinli trompet çalmak bile yasaktı. Görüyorsunuz ya, meselâ, Duke Ellington'ın yaptığı gibi.
Um trompetista não podia tocar em surdina, como o Duke Ellington, e trautear.
Görüyorsunuz ya Caesar, deminki gibi çingeneler ve baldırı çıplaklar bile evliliğin ve bir aile yaşamının erdemini nasıl da benimsiyorlar!
Vede, César, agora até vagabundos e saltimbancos como aqueles reconhecem as virtudes do casamento e da vida familiar.
Görüyorsunuz ya, fal, insanın kalbi gibidir, kolayca okunamaz.
Sabeis, Excelência. Um horóscopo, como o coração de um homem, não é fácil de ler.
Görüyorsunuz ya, efendim, Balistiğe göre, katil şu bölgede idi. Ve mermiler bu istikametten geldi.
Sabe, de acordo com a balística, o assassino estava aqui nesta zona, e os tiros foram dados nesta direcção.
Görüyorsunuz ya, balistik raporuna ters düşüyor.
Isso é contraditório ao relatório da balística.
Görüyorsunuz ya, efendim, eğer katil Bay Stone'u oraya kadar izlemediyse, o zaman güvenlik görevlilerinin orada olmayacağını nasıl bilirdi?
Se ele não seguiu o Sr. Stone, como sabia que a polícia não iria lá?
Görüyorsunuz ya, efendim, tam burada masanızda üzerinde adı var.
Aqui está ele, com o nome dela, em cima da sua secretária.
Görüyorsunuz ya, efendim, bu öğleden sonra Çavuş Vernon'a bazı özel telefonlar açmak üzere buraya gireceğini söylediğinde, ben basın adasında idim. Şimdi bu oda 615, basın odası ise 616.
Quando disse ao sargento, esta tarde que ia fazer alguns telefonemas, eu estava na sala de imprensa, este quarto é o 615 e a sala é 616.
Ben gülmüyorum, görüyorsunuz ya.
Estou falando sério.
Görüyorsunuz ya, hepsi benim hatam.
Portanto, vê, a culpa é toda minha.
Görüyorsunuz ya Bay Cox, aslında size bir fincan kahve vermek isterdik ama şu anda küçük bir problemimiz var çünkü patron yeni kahve makinesi almayı unutmuş.
Teríamos prazer em atende-lo, sabe, Sr. Cox... mas temos um problema. O chefe aqui esqueceu-se de ir buscar a máquina nova...
Görüyorsunuz ya, beyzbolda hiç günah yok. Ve asla sıkıcı değildir. Seks yapmak gibidir.
Sabe, não há culpa no beisebol, e nunca é chato... assim como o sexo.
Görüyorsunuz ya, bu çocuklara verdiğim çok büyük bir hayat bilgeliği var.
Eu dou a esses garotos uma certa lição de vida.
Görüyorsunuz ya, onun önyargılarını yok etmek gibi bir niyetim yok.
Não pretendo quebrar os seus preconceitos.
Sizi hala seviyorum, görüyorsunuz ya... bütün hatalarınıza ve şikayetlerime karşın.
É que ainda vos amo, apesar dos vossos erros e das minhas reclamações.
Evet görüyorsunuz ya...
Bem vês...
Görüyorsunuz ya?
Já viu isto?
Görüyorsunuz ya, Sunny böyle biriydi işte. O esnemeyi her şeyden daha çok severdi.
Tem de perceber que a Sunny gostava de dar, acima de qualquer outra coisa.
Hayır, görüyorsunuz ya dostlarım eğer nükleer enerjiye hayır diyenler güç merkezimizin yanında bir file rastgelseler muhtemelen garip burnundan nükleer öcüyü sorumlu tutacaklardır.
Não. Estão a ver amigos se os protestantes anti nucleares vieram a dar com um elefante a beber água perto da nossa central nuclear eles provavelmente irão culpar o papão nuclear pelo seu ridículo nariz.
Görüyorsunuz ya, Tanrı da zaten bana İrlandalı kardeşlerimin ruhaniyete ihtiyacı olduğunu söylemişti.
Eu sei, Deus disse-me que os uns Irlandeses precisavam de alma.
# Görüyorsunuz ya aşkım beni artık istemiyor
# You see, my baby don't want me no more
Görüyorsunuz ya? Son derece basit bir açıklaması var.
- Como vê, é facilmente explicável.
Şimdi, burada beynimin elektromanyetik dalgalarının bu göstergeyi yarıya kadar kaldırdığını görüyorsunuz.
Aqui, podem ver as ondas electromagnéticas do meu cérebro que enviam aquele indicador a meio caminho.
Görüyorsunuz, o harfleri sizin görmüş olmanız mümkün değildi, bir başka zamanda ya da bir başka yerde.
Por isso, não era possível você ter visto estas iniciais em qualquer outra altura ou em qualquer outro lugar.
- Görüyorsunuz ya?
- O que você acha?
Ya da acaba bizi oyuncak olarak mı görüyorsunuz? Çünkü biz küçük bir halkız. Aptal bir halk.
Ou tomar-nos-á por um povo com quem pode brincar por sermos um povo insignificante e tolo cruel, bárbaro e ganancioso?
Görüyorsunuz ya.
Viu?
Şey, görüyorsunuz, sizin Komiser Kolumbo'ya 32'lik bir silaha sahip olduğumu, fakat onu bir kaç aydır görmediğimi söylediğimde, hemen onun yeğenimi öldüren silah olduğu suçlamalarına başladı.
É que quando eu disse ao Tenente Columbo que tinha uma arma de calibre.32 que não via há vários meses, ele fez imediatamente acusações de que essa poderia ser a arma que matara o meu sobrinho.
Ve siz, konuklarınızı - bize bu ismi vermişsiniz - harici bir şey ya da bir engel gibi görüyorsunuz.
Enquanto que vocês aparentam que isso não lhes corresponda. Consideram que seus visitantes são, uns estranhos, um estorvo.
Görüyorsunuz, küçük bir parça Paris'i Londra'ya getirmeğe çalıştım.
Como vê, tento trazer um pouco de Paris para Londres.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]