English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ G ] / Güler

Güler translate Portuguese

560 parallel translation
İnsanın yüzüzne karşı arkasından konuşur... -... sonra da arkasından yüzüne karşı güler. - Evet.
É daqueles que da tapinha nas costas na sua frente e depois sai rindo de tua cara por tras.
- Büyük insanların çoğu güler.
- A maioria das pessoas grandes fá-Io.
Böyle güler yüze alışkın değilim.
Não me habituaram a mimos destes...
Kılavuzlar, Baş Lamaya güler.
Os mensageiros riem-se do Lama Superior.
Dostlarına karşı güler yüzünü, düşmanlarına ise bıçağını hemen gösterir.
Rápido, tanto com um sorriso para os amigos,... quanto com uma faca para os inimigos.
Schumacher bunu görse, kahkahalarla güler bana.
Se o Schumacher visse isto, ria-se de mim!
Belki de burdaki ironiye sadece güler.
Ou talvez ele meramente se ria da ironia da situação, Sr. Linton.
- Barış partisinin iyi, kibar, güler yüzlü başkanı Bay Fisher.
A cabeça boa, simpática e genial do Partido da Paz, Herr Fisher.
Zaman zaman bana güler ve burnu büyük derdin.
Muitas vezes, você disse ainda rindo Eu era pomposo.
Bazen sorardım... ama sadece güler ve birine verdiğini söylerdi.
Perguntei algumas vezes... mas ela ria e dizia que a tinha dado a alguém.
"Gül ve dünya seninle birlikte güler," derdi. Ağla, ve yalnız ağlarsın.
"Ria e o mundo rirá com você", dizia,... chore e chorará sozinho. "
Aman boşver be arkadaş, sonra beni görünce yine yüzün güler.
Não faz mal, amigo, ainda ficarás feliz por me ver.
Çünkü sen dertler içinde dertlenmeyen adamdın. Hep güler yüzle karşılıyordun, kaderin acı tatlı, bütün cilvelerini.
Porque mostrastes que sabeis sofrer, como se nada fosse, que recebeste por igual os reveses e as recompensas,
Altı ay sonra birinin şansı güler.
Após seis meses, um deles tem sorte.
Ve güler yüzlü ol, suratsızlık yapayım deme. Görüşürüz.
E tenta estar contente e simpático e não refiles como é hábito.
Ne kadar da neşeli güler
Como ele alegremente parece sorrir.
Daima gevezelik eder, güler eğlenir, piyano, müzik ve şarkılarla uğraşırdık.
Sempre houve conversas, risos, música de piano, canções...
Ve orta ringte, Tüm zamanların yeri doldurulamayan, gözüpek trapezcisi, göklerin güler yüzlü kralı Büyük Sebastian!
E na pista central, o mais temerário voador de todos os tempos, o garboso rei dos ares, o Grande Sebastian!
Bu hafta, ertesi hafta, Seyirciler palyaçoların yaptığı komikliklere güler Beceri ve deneyim ürünü gösterilerle eğlenmeye devam ederler.
E semana após semana, novos públicos riem com o burlesco dos palhaços e emocionam-se com a incrível destreza e com a coragem.
Ona bu bilgilere nasıl ulaştığını her sorduğumuzda, o sadece güler.
Então, precisamos dele para estar informados.
İyi güler beyler.
Boa tarde, meus senhores.
- Söylersem bana güler misin?
Não se vai rir de mim?
Güler eğlenirdik hep.
Brincávamos e ríamos.
O içer ve güler ve içer...
Ele bebe e ri e bebe...
Arkadaşları şakalarından ziyade onların haline güler.
Os amigos vão rir-se deles mais que das suas piadas.
İnsanlar güler.
As pessoas riem.
"Akabe'yi aldık" derse, generaller güler.
"Conquistámos Aqaba", os generais troçariam dele!
İnsanlar sana güler.
As pessoas vão rir-se de ti.
Buraya biraz güler yüz lazımdı.
O clima daqui não é muito alegre.
Herkes güler buna.
Todos riem.
Unutma, son gülen iyi güler.
Aquele que ri por último ri melhor.
Bazı insanlar burunlarından güler
Tem gente que Ri pelo nariz
Bazı insanlar dişlerinin arasından güler
Tem gente que ri entre os dentes Oras bolas
Bazıları fazla hızlı güler
Ha os que riem Feito bobao
Hapham'ın tüm süvarilerini ele geçirmezsek, sadece güler.
Se não apresentarmos a cavalaria de Hapham, ele só se rirá.
İsviçreli herhangi bir bankacıya göster, sana güler.
Se mostrar a qualquer banqueiro suíço, rirá da sua cara.
Şu yumuşak, güler yüzlü adamlardandı.
Ele era um fulano todo simpático.
Benim kızlarım güler yüzlü ve nazik olmalıdır.
Só quero aqui gente bem-educada. E sobretudo bem disposta.
Güler Johhson, ben çalarım don Mao, Mao!
Johnson diverte-se E eu voo Mao Mao
İnsanlar çok az bir dürtüyle güler.
Os humanos sorriem por muito pouca provocação.
İnsanlar çok az bir dürtüyle güler.
Os humanos sorriem com tão pouca provocação.
Onunla konuştuğumda omuz silker ve yaptığım espriler haricinde karım da bu duruma her zaman güler.
E a minha esposa está sempre a sorrir, menos quando conto algo engraçado.
Pekâlâ, ölmeliyim, ama son gülen iyi güler.
Tenho de morrer, mas serei a última a rir.
Sen bunu öğleyin söyle de göreyim. Buna kargalar bile güler.
Na Páscoa estarei livre de ti.
Haber kötü de olsa sen güler yüzle anlat.
Mesmo que sejam novas tristes, di-las alegre.
Tekrar güler yüzlü haline döndü, ben de onu çıkarttım.
Voltou a sorrir e dei-lhe alta.
Yoksa seni şey zanne- - Suratına güler.
Vão gozar-te.
Şatomuz o kadar güçlü ki bizi kuşatacaklara güler.
A força do nosso castelo rir-se-á desse cerco.
Kah yüzü güler
Ora sorria,
Kader, yüreklilere güler ve korkaklara tükürür.
A sorte sorri para o bravo e cospe no cobarde.
Ya hayalkırıklığına uğrar, güler ya da çığlık atarsa?
E se a desiludo e ela desata a rir ou a gritar?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]