Günün birinde translate Portuguese
1,689 parallel translation
Biliyor musun, günün birinde ailenden birilerine bizden bahsetmek zorunda kalacaksın.
Sabes que um dia, vais ter que contar sobre nós a alguém da tua família.
Her gürültüde sıçrar, ışıklar açık uyursun... sürekli arkanı kollarsın... çünkü günün birinde içimizden biri tam arkanda olacak.
Pulando com qualquer barulho. Dormindo com as luzes acesas. Olhando desconfiado sobre seus ombros.
Sanırım başına bela açmayı bırakman lazım,... çünkü günün birinde kıçını kurtarmak için yanında olmayabilirim.
Acho que tens de deixar de fazer estas tretas, porque qualquer dia posso não estar por perto para te salvar o coiro.
- Günün birinde ona Doctor McCoy ( nazlı ) diye sesleneceğim.
Um dia desses simplesmente vou chamá-lo de Dr. McCoy.
Bu çok saçma yapmacık bir şey. Günün birinde Yahudi olmayı dört gözle beklemediğimden bahsediyordum.
Bem, trata-se de uma farsa ridícula, embora um dia vá gostar de me converter.
Evlat, günün birinde harika bir baba olacaksın.
Filho, um dia serás um óptimo pai.
- Günün birinde sen de olacaksın.
- Um dia também serás.
Günün birinde onunla evlenme ihtimalim var.
Vamos casar um dia.
Bugün olmak zorunda değil ama günün birinde olacak.
Não precisamos casar hoje, mas há-de chegar o dia.
Bu sende kalsın... Çünkü günün birinde ihtiyacımız olabilir.
Devias ficar com ele, podemos vir a precisar.
Nate, bence aileni düşünmen ve Haley'e değer vermen harika bir şey. Ama ara sıra da olsa kendini ön plana koymaz, kendi hayalinin peşinden gitmezsen... korkarım ki günün birinde uyanacak ve neler olabilirmiş diye düşünmek durumunda kalacaksın. Tıpkı Dan gibi.
Nate, acho maravilhoso a forma como tratas a Haley e a preocupação que tens pela tua família, mas se não começares a meter-te em primeiro plano de vez em quando, e escolheres o teu próprio sonho, vais acordar um dia e procurar perceber o que deveria ser feito, como o Dan.
Herneyse, günün birinde sevgilimden çiçek aldım.
Um dia recebi flores do meu namorado.
Ama günün birinde, başka bir duyguyu hissedersiniz... Size iyi hissettirmeyen bir şeydir, çünkü tanıdık değildir.
Mas, um dia, sentimos algo sentimos algo de mal, mas por que isso é desconhecido
Günün birinde sokağa birkaç çocuk geldi ve kediyi bir kutuya hapsettiler.
Um dia, algumas crianças vieram até ao beco e meteram o gato numa caixa.
" Sayın Yargıç, kocam beni döver, bayıltıncaya kadar tekmelerdi. Günün birinde, yanıma, üzerimdeki giysilerden başka bir şey almayarak evden çıktım.
Meritíssimo... o meu marido costumava bater-me... e pontapear-me até que tive a coragem de... fugir apenas com as roupas que tinha vestidas.
Günün birinde aklına, özlediklerin fısıldanır.
Eles sentem falta.... o suspiro que passa no espirito.
Günün birinde özürler bile son buldu.
Até que um dia, por fim, deixou de pedir desculpa.
Sonra günün birinde bırakmak zorundasın.
Mas um dia tens de os deixar ir.
Belki günün birinde geri gelir.
E depois talvez um dia voltem.
Çünkü günün birinde ilgilenemeyeceklerini biliyorduk.
Porque sabíamos que, um dia, a cidade deixaria de o fazer.
Peki günün birinde bana bu olay hakkında soru sorduğunda ona ne diyeceğim?
E o que lhe vou dizer quando ele perguntar sobre isto?
Günün birinde, ben de Panther oyuncusu olacağım.
- Sabes, um dia vou ser um Panther. - Boa sorte, Beau.
Günün birinde okula gittim ki, artık kimsenin ilgisini çekmiyordum. Unutulup gitmişti.
Um dia fui à escola e deixei de ter interesse que acabaram por se esquecer.
Brooke Davis günün birinde dünyayı değiştirecek.
" Um dia a Brooke Davis vai mudar o mundo.
- Günün birinde dünyayı değiştireceksin, Brooke Davis.
Vais mudar o mundo um dia destes, Brooke Davis?
"Anımsatıcı" ların günün birinde hayatımı kurtarabileceğini söylemişti. Yani...
Ele uma vez disse-me que esta mnemónica podia salvar-me a vida...
Belki günün birinde bir şeyler başarabileceğimi düşünmüyor -
Mas... Alguma vez... acreditaste que...?
Günün birinde...
Algum dia.
Şimdi kabullenemeyebilirsiniz ama günün birinde bunu anlamanız için dua edeceğim.
Vocês podem não o aceitar agora, mas rezo para que um dia aceitem.
Yani, ona anlatmak istiyorum günün birinde.
Eu quero contar-lhe. Um dia.
Tıpkı okulun eğlencesi olmuş birisinin günün birinde partiye okulun en güzel kızıyla gitmesi gibi.
É como alguém poder ser a anedota da escola num dia e depois ir ao baile com a rapariga mais boa de St. Donovan's no outro.
Her köpek günün birinde kazanır.
Todos os cães têm o seu dia bom.
Günün birinde işini alacağım zaten, John.
Bem, um dia vou ter o seu emprego, John.
Günün birinde bana özgürlüğümü geri vermeye karar verirseniz,... şunu bilin ki, yaşadığım her ânı yaptıklarım yüzünden incinen insanların hayatlarını düzeltmek için harcayacağım.
Se em alguma altura decidirem conceder-me a minha liberdade, fiquem a saber que vou passar todos os momentos da minha vida a tentar reparar a vida daqueles que magoei com as minhas acções.
Günün birinde, babalarını onlara geri vereceğinizi umuyorum.
Espero que um dia vocês lhes dêem isso.
Çünkü ben de günün birinde öyle biri olmak istiyorum.
Porque quero mesmo ser esse tipo de pessoa um dia.
Günün birinde çocuk sahibi olmak isterim.
Gostava de ter filhos um dia.
Yolumu yitirmiş ve korkmuştum, bu yüzden "Günün birinde" demiştim ama o gün geldi Luke.
E estava perdida e assustada, portanto disse "um dia", mas esse dia e agora, Luke, é mesmo.
" Fakat en umutsuz anlarında bile günün birinde yıldızın ona geri döneceğini ve dünyasının tek bir bütün haline geleceğini biliyordu.
"Mas, mesmo nas horas mais difíceis," "ele sabia no seu coração que, um dia, ele voltaria para ele" e o seu mundo ficaria completo novamente. "
Sanırım günün birinde senin kuyrukluyıldızın olabileceğimi ummuştum.
Acho que esperava um dia poder ser o teu cometa.
Günün birinde, uyanacak, kalbinde aynı isteği hissedeceksin ve seni ne kadar çok sevdiğimin farkına varacaksın.
Um dia destes, vais acordar, vais sentir a mesma necessidade no coração e vais perceber o quanto te amo.
Günün birinde bunu 3 metrelik potalara yapacaksın.
Vais fazer isso em cestos de 3 metros, um dia.
Günün birinde anlayacaksın.
Um dia verás isso.
Günün birinde ona kafa tutabilecek birinin olmasını diliyorum.
Sabes, gostava que alguém a enfrentasse um dia.
Lucas, bu sene harika yardımcı koçluk yaptın, ve günün birinde takımı sen yöneteceksin, ama şimdilik emirleri benden alıyorsun.
Lucas, tu tens sido um grande treinador assistente este ano e um dia vais treinar a equipa, mas, por agora, recebes ordens minhas.
Ama, günün birinde ben de hayallerimi kovalamaya devam edeceğim.
Mas vou voltar a perseguir os meus sonhos um dia.
Biliyorsun, günün birinde takımı yöneteceğini söylemiştim.
Eu disse-te que um dia ias assumir o comando.
Eğer senden hayalini terketmeni istersem... günün birinde uyanır ve bunun için beni suçlarsın.
E se te pedisse para fugires do teu sonho, ias acordar um dia e culpar-me por isso.
Günün birinde seninle evlenmeyi istiyorum.
Eu quero casar contigo um dia.
Lucas Scott günün birinde dünyayı değiştirecek ve henüz bunun farkında bile değil.
O Lucas Scott vai mudar o mundo um dia, e ainda nem sabe isso.
Belki günün birinde... ama daha değil. Hayır.
- Não.