Haftalar translate Portuguese
1,605 parallel translation
- Ama o da haftalar önceydi.
- Mas foi há semanas atrás.
Bazı haftalar bunu başaramıyoruz.
" E, em certas semanas, não conseguimos.
Haftalar içinde, ordumuz esas boyutunun yüzlerce katına ulaştı.
Em semanas, o nosso exercito tornou-se centenas de vezes maior em relação ao que era originalmente.
Sorun şu ki onların işini haftalar önce bitirmişiz.
O problema é que nós desmantelámos essa operação, há várias semanas.
Haftalar boyunca bir adım önündeydik.
Durante semanas, estivemos em vantagem.
Şu an yaşadıklarınızı haftalar önce New Bern'de yaşadık.
O que vos está a acontecer agora, aconteceu-nos, em New Bern, à umas semanas.
Ve bazıları son haftalarını veya aylarını doktorların dırdırıyla geçirmek istemiyor.
E alguns deles não querem passar as últimas semanas ou meses a serem examinados por médicos.
Massie, bunu haftalar önce konuştuk.
Massie, nós falamos sobre isto há semanas.
Haftalar sonra alırsın.
Há semanas que as trazes da cozinha.
Camelot'un şerefli prensini reddettim. Şüphesiz ki bu olayın yan etkilerinin olacağı en yaygın yerin gelmesine haftalar vardı.
Tinha rejeitado o príncipe herdeiro de Camelot, cujas repercussões iriam sem dúvida perseguir-me durante semanas.
Ön duruşmam haftalar önce olmalıydı.
A minha reunião preliminar era suposto ter sido há semanas.
Don'un eşi çok tatlı bir kız. Bir akşam yemeği daveti verdiler. Testimizden haftalar sonra.
A mulher do Don, que é um encanto, deu um jantar, vários dias depois da campanha.
Haftalar önce baktım, yoktu.
Foi para casa há um mês.
Haftalar sürse de süreç tamamlanıyor.
Até se tornarem num deles.
Önümüzdeki iki hafta, hayatınızda geçirdiğiniz en zor haftalar olabilir.
As próximas duas semanas da vossa vida vão ser das mais difíceis que alguma vez enfrentaram.
- iyi haftalar Paul.
Tem uma boa semana, Paul. Igualmente.
Sonunda birkaç yüz tane olana kadar haftalar boyunca günde birkaç yumurta bırakır.
Ela porá vários ovos por dia durante semanas a fio, até que por fim, terá produzido várias centenas.
Benim aylarımı alan şey senin yeteneklerinle haftalar sürerdi.
Aquilo que comigo levou meses, com os teus dons, levaria apenas semanas.
Herkes zaten haftalar önce çocuğu aramıştı.
A grande maioria já tinha andado à procura do menino durante semanas.
Böylece haftalar geçti.
E assim foram passando as semanas.
Onları almamız haftalar sürer ve bizim o kadar zamanımız yok.
Isso levaria semanas a examinar e não temos semanas, certo?
Haftalar sonra Anna tamamen hayal dünyasına dalmıştı.
Em poucas semanas, a Anna foi dominada por alucinações.
Benim kanım olmadan iyileşmen haftalar sürer.
Sem o meu sangue, vais levar semanas a ficar boa.
Anne ve babamla yemeğe çıkacaktık. Haftalar öncesinden planlamıştı.
Os meus pais vinham cá jantar, ela esteve a planeá-lo durante semanas.
Haftalar önce gönderilmiş olması gerekirdi artık Taburda bir yerlerde yürütüldüğünden şüphelenmeye başlıyorum.
Devia ter sido enviado há semanas, e estava a perguntar-me se tinha ficado retido no batalhão algures.
Aylardan çok, günler ya da haftalar.
Dias ou semanas e não meses.
Yolları öğrenmem muhtemelen haftalar alacak.
Provavelmente vão passar-se semanas até que saiba por onde ando.
Dr. McKay'in haftalar önce su altı hangarından dışarı uçurduğu Jumper.
Aquele que o Dr McKay pilotou para fora do cais há algumas semanas atrás.
Diğer McKay'in yapmaya çalıştığı şey de oydu, ve onun haftaları vardı.
Isto foi o que o outro McKay tentou fazer e teve semanas...
Günler, haftalar sürebilir.
Isso pode demorar dias, talvez semanas.
Hayatımın en güzel haftalarından biriydi.
Uma das melhores semanas da minha vida.
Demek istediğim, haftalar sürer.
Já passaram semanas.
Son mektubumuzun krala ulaşması, bizim cevap için bekleyişimiz haftalar sürebilir.
Podem passar semanas até que a nossa última petição chegue ao Rei, e ainda mais semanas até podermos esperar por uma resposta.
Haftalar sürebilir.
Talvez semanas.
Ama Birleşik Devletler savcısı görgü tanığının kimliğini ön duruşmaya kadar açıklamayacak ve bu haftalar sürebilir.
Mas sabes, a Procuradoria não vai facultar a identidade da testemunha até ao pré-julgamento, e isso pode demorar semanas.
Sana anlatmam gerektiğini haftalar önce söylemişti.
- Bree? - Ela me disse para contar.
Normalde böylesi bir işlem günler, haftalar sürer.
Com certeza, um acordo como este leva dias para fechar. Semanas.
One Star Araştırma analizcileri yatırımcılar için bir bildiri yayınladı. Yapılan açıklamalara göre Simon Elder'ın yeni şirketini... -... önümüzdeki haftalar için ciddi nakit sıkıntısı bekliyor...
Uma prestigiada analista financeira já havia publicado uma nota aos investidores a dizer que acreditava que a nova companhia de Simon Elder enfrentaria uma série crise financeira nas próximas semanas.
Günler, haftalar, bazen de yıllar sürer.
Dias, semanas, às vezes anos.
Hislerimi dinleyip buraya geldim ve haftalar önce yapmam gerekeni yaptım dekanı aradım ve Columbia'da ders vermeyi bıraktığımı ona söyledim hatta yerime birisini bile buldum.
Caí em mim e fiz o que já devia ter feito. Liguei à directora e demiti-me. - Até já tenho substituto.
Haftalar da olabilir, yıllar da.
Podem ser semanas, podem ser dias.
Ve haftalar ayları kovaladı.
E as semanas passaram a meses.
Bu haftalar önceydi.
Isso foi há semanas atrás!
Seni buraya getirmek Darren'ın haftalar sonra yaptığı tek olumlu iş oldu.
Trazer-te aqui foi a primeira coisa útil que o Darren fez em semanas.
Bizim haftalarımız bile yok, dedik. Halbuki, günlerimiz bile yoktu.
E nós dissemos, "Meses, não." Mas foram só dias.
Haftalar boyunca o avcıların izini sürdü.
Perseguiu aqueles caçadores durante várias semanas.
- Burası... Burada haftalar önce büyük bir yangın çıktı, 5 kişi öldü, tüm gazeteler yazdı.
Houve um incêndio aqui... houve um incêndio aqui... há semanas atrás, cinco pessoas morreram.
Haftalar hatta aylar sürebilirdi.
Podiam passar semanas, meses.
Kardeşlik'e kabul edildikten sonra Max Petridge'in adının hakim öldürülmeden haftalar önce hedef olarak geldiğini ancak bir Kardeşlik üyesinin tetiği çekemediğini öğrendim.
Depois de entrar para a Fraternidade, descobri que o nome de Max Petridge já tinha aparecido no tear semanas antes de ele matar o juiz e que um membro da Fraternidade não tinha conseguido puxar o gatilho.
Zaten o da haftalar alır.
E isso demoraria semanas.
Irak'ta zor haftalar geçiyor.
Têm sido umas semanas duras no Iraque.