Hapishanede translate Portuguese
2,310 parallel translation
21. yaş günümü hapishanede geçirmiştim.
Passei o meu 21 aniversário na cadeia por causa disso.
Ama hapishanede bir şey olmuş.
Mas algo aconteceu na prisão.
- On gün önce hapishanede ölmüş.
- Morreu na prisão há 10 dias.
Spark denen arkadaş hapishanede hala patron mu?
Um homem chamado Spark ainda comanda lá na Walker?
Aklımdan geçmedi değil hani ama daha sonra kendimi hapishanede hayal ettim.
Admito, essa ideia passou-me pela cabeça, mas depois imaginei-me na prisão.
Hapishanede kendini öldürdü.
Matou-se na prisão.
Oradaki bir federal hapishanede.
Ela está lá numa prisão federal.
Hayatınızın geri kalanını hapishanede geçirmek istemiyorsanız epey uğraşmamız gerekecek, Bay Larsen.
Se não quiser passar o resto da vida na prisão, vai ter de colaborar comigo, Mr. Larsen.
Hapishanede o evraklara erişimi olan yetkililer sadece ıslah memurları... -... ve yetkili ofis elemanları.
E os únicos com acesso a isso na prisão são os agentes penitenciários e os padres autorizados.
Komşularla tekrar görüşün hapishanede onu tanıyan herkesle konuşun.
Vamos falar com os vizinhos outra vez, quem o conheceu na prisão.
Hapishanede arası bozuk olduğu kimse var mıydı?
Ele tinha problemas com alguém na prisão?
Hapishanede daha derinliklere indikçe şartlar gitgide ısınır ve daha yoğun bir hâl alır... Yıldızın merkezine, çekirdeğine kadar inersiniz yaşam için gerekli tüm bileşenlerin oluştuğu yeri görürsünüz.
Mas à medida que desço cada vez mais fundo na prisão, as condições vão-se tornando cada vez mais quentes e densas, até que, lá em baixo, no coração da estrela, está o núcleo, e é lá que todos os ingredientes da vida são feitos.
Volkoff maksimum güvenlikli bir hapishanede kalıyor.
Bem, o Volkoff está numa prisão de alta segurança.
Şu anda Dukette'nin ofisine giden memurlarımız var bu yüzden konuşmaya başlamazsan hapishanede bilgisayarını çok kısıtlı kullanacaksın.
Temos agentes a invadir o escritório do Dukette agora, a menos que comece a falar, vai encontrar os seus privilégios informáticos muito limitados na prisão.
Lütfen, aklını ve hapishanede.. .. irileştirdiğin vücudunu kullan ki.. .. şu yeri kır ve de..
Por favor, usa a cabeça e esse teu físico de condenado para podermos passar pelo chão e sairmos daqui.
Hapishanede herhangi birine kim olduğumuzu ya da ne yaptığımızı söyleyebilir.
Podes dizer a todos na prisão quem somos e o que fazemos.
Adam hapishanede çalışıyormuş.
Como é? Trabalhava na prisão.
Onun dövmesi, hapishanede göreceğin türdeki işçilikten kat kat iyi ve tazeydi.
A tatuagem dele estava feita, muito melhor do que a dos outros, e era nova.
Hapishanede manikür salonu yok, değil mi?
Não há manicure na prisão, pois não?
Hapishanede.
A penitenciária.
Seni tekrar işe alırım ama hafta sonları hapishanede gardiyan olarak çalışırsın.
- Vou para onde? - Volto a contratar-te, mas terás de trabalhar aos fins-de-semana como guarda prisional.
Hapishanede ; çamaşırhane ve bahçede yangın çıkarmış.
Pegou fogo à lavandaria e ao pátio da prisão.
Ben çoktan hapishanede yattım bu yüzden kutudaki bir ses için çalışmak bana göre değil pek.
Já cumpri a minha pena e trabalhar para uma voz numa caixa não faz o meu género.
Viyana yakınındaki üst seviye bir hapishanede tutuluyor.
Numa prisão de alta segurança perto de Viena.
Sivilleri, hapishanede kalkan olarak kullanacaktır.
Usem proteção civil para a prisão.
Meksikalı kocam hapishanede çete tarafından öldürüldü.
A máfia mandou assassinar o meu marido mexicano na prisão.
Böyle davranmaları "hapishanede hayatta kalma içgüdüsü" nün sonucudur.
É um resultado da chamada "mentalidade de sobrevivência na prisão". Tenha paciência.
Daha önce hapishanede bulunmuştum ve yapmaya çalıştıkları ilk şey senin ümidini kırmaktır ama sen bundan daha güçlüsün.
Já estive presa antes, eles tentam quebrar a tua confiança, mais és mas forte do que isso.
Kadınlar hapishanede arkadaş edinir.
- O quê? As mulheres fazem amigas na prisão.
Babam hapishanede.
O meu pai está na prisão.
- Hapishanede bıçaklandım, Max.
Fui esfaqueado na prisão, Max.
Eğer onun soruşturması olmasaydı hâlâ hapishanede olurdun.
Se não fosse a sua investigação, ainda estavas na prisão.
Çünkü hapishanede olanlar şerifin sorunudur, bizim değil.
Porque o que acontece na cadeia é problema do xerife, não nosso.
Hapishanede bir şahit buldum. Bay Diamond ona telefon direğine çarptığını söylemiş.
Achei uma testemunha na prisão que diz que o Sr. Diamond admitiu que bateu de cara com um poste de telefone.
Ve... hapishanede her şeyi duyarsın.
E você ouve de tudo na cadeia.
Çocuğun gençliği hapishanede çürüyor.
Tem estado lá toda a sua vida adulta.
Askeri hapishanede.
- Ele está na choldra.
Elimizdeki bilgilere göre sen zaten tuzağa düşürülmüşsün ama hapishanede bana suçlu olduğunu söyledin.
De acordo com as informações que temos, já te tinham tramado, mas lá na prisão, disseste-me que eras culpado.
Senden 20 kilo ağır ve baston taşıyan birine kafa tutuyorsun ki hapishanede izin verilmiş olsa da bu bastonu kolonuna sokarsam senin için sıkıntı yaratabilir.
Vais enfrentar um tipo 25kg mais pesado que tu e que tem uma bengala que mesmo aprovada pela prisão, pode causar sérios danos se inserida no teu cólon.
Çocukları öldürenler, hapishanede pek hoş karşılanmıyor.
Gajos que matam crianças não são populares na prisão.
Ama hapishanede kalmak zorunda?
Mas ele tem que ficar na prisão?
Yoksa tek seçeneğim polise gitmek olur ki sanırım hiçbirimiz bebeğin hapishanede doğmasını istemeyiz, değil mi?
A minha única outra hipótese é a polícia, e creio que ninguém quer ver o bebé nascer na prisão, pois não?
Still ortalıkta yok, kalan kirli polisler de hapishanede.
Ele está desaparecido, e os seus amigos corruptos estão na cadeia.
Bu işin sonunu ve hapishanede çürüyüşünü görmenin vereceği zevkle neredeyse harekete geçiyordum. Neredeyse mi?
Estou quase tentado a seguir com isto e deixá-lo apodrecer na cadeia.
Ron hapishanede alay konusu olmuş.
O Ron passou a ser a chacota da prisão.
Budapest'in dışında bir hapishanede 5 yıl kaldı ve orada Krav Maga'yı öğrendi.
Ele passou cinco anos numa prisão em Budapeste onde aprendeu o Krav Maga.
Budapeşte'nin dışındaki bir hapishanede 5 yıl kaldı Krav Maga öğrendiği yerde.
Não sou o tipo de polícia que implica com os Serviços Internos, mas era ingénuo se não percebesse que há política por detrás desta investigação.
- Başkentte Gloria Steinem'le oturma eylemi düzenlediğimiz için yedi gece hapishanede kaldığımı unutma. Ya da 65'deki ayaklanmadan sonra nezarete atıldığımı.
Acho que te esqueceste que participei de uma manifestação com Gloria Steinem na capital da nossa nação e passei 7 noites na prisão, ou cadeia, depois do motim de Selma em 65...
Ossining'deki Azami Güvenlikli Hapishanede gün sayan Ramon Garza mı? Evet.
O tal que é um presidiado na facilidade de máxima segurança em Ossining?
Ama emin ol ki, hapishanede var.
Mas tenho muito poder na prisão.
Sonu hapishanede bitecek.
Ele vai acabar preso.