English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ H ] / Havada

Havada translate Portuguese

4,174 parallel translation
Bu kötü havada dışarıda ne işin var?
O que fazia lá fora, neste mau tempo?
Seksen bin kişi, topun havada süzülüşünü ayakta izledi.
80 000 pessoas de pé, a ver a bola a rasgar o céu.
Topla kendini, Mama V. Sol toynağını havada tut.
Volta para ali, Mama V. E mantém o teu casco esquerdo levantado.
Havada patlayan cephane.
Munições de deflagração aérea.
Çık dışarı, çık dışarı. Ellerin havada dışarı çık.
Sai, sai dai, sai dai com as mãos para cima.
Havada tehlike!
Ameaça aérea!
Elimi havada bırakma, Ranger.
Não me deixe à espera, Ranger.
Yürümesini sağlardım elbette ancak bu gece havada huzursuzluk var.
Eu poderia fazer com que andasse, claro, mas... infelizmente as energias não estão favoráveis.
Havada ciddi bir gerilim var.
Muita tensão no ar.
Yoğun olmayan havada çalışmak bedenin daha fazla alyuvar üretmesini sağlar, yani EPO ile aynı etkiyi gösterir.
efeito equivalente ao da EPO.
Bana muhalif olmak zorundasın Aklın havada senin daha git hadi
I contrariarás. Voce insolente. Vai.
En sabırlı yırtıcılardan olan kara kartal, saldırıya geçmek için havada daireler çizerek saatlerce bekleyebilir.
O mais paciente dos predadores, a águia negra, anda horas às voltas, à espera do momento exacto para atacar.
Dusty, tıpkı Korsan Vidalar'ın Aleut Adaları'ndayken olduğu gibi alçaktaki, denize yakın havada daha çok nem vardır sen de bu yüzden buz tuttun.
Dusty, quando os Corsários do Ar estavam nas Aleutas, o ar junto ao mar tinha mais humidade, por isso ficaste com gelo.
Havada, sorumlu benim.
No ar, mando eu.
Kar kokusu alıyorum ve havada kasırga hissediyorum.
Sinto o cheiro da neve. Pressinto o furacão no ar.
Havada karada.
Plain ( avião ) and simple.
"Havada karada" idi.
Era Plain and Simple.
İşte bu "havada" ve bu da...
Isto é um avião e isto era... - Plain and Simple.
Buz gidi havada battaniyelerin altında büzüşmüş halde.
Um frio de rachar, nós debaixo dos cobertores.
Büyüleyici yaratıklar, havada kalacak kadar hafif ama dinlenmeden uzun mesafeler kat edecek kadar güçlü canlılardır.
Criaturas fascinantes, leves o suficiente para voarem poderosas o suficiente para viajarem grandes distancias sem descanso.
Yabani ördekle yaban ördeğini havada dönüşünden ya da beslenmesinden ayırt edebilir misiniz?
Sabe a diferença de um pato selvagem para um marreco da forma como ele gira no ar, de como ele se alimenta?
Elleri havada görelim!
Quero ver as mãos no ar!
Grup çalıyor, havada guakamole kokusu, dilimde tekila tadı var.
A banda está a tocar, sente-se guacamole no ar, tequila na minha boca.
Aklın bir karış havada be Tito.
Deixa de andar nas nuvens, Tito.
Bu havada mı?
Com este frio?
Peki ya havada ya da düşen bir şeyde radyoaktif madde falan varsa?
E se há radioactividade no ar ou poeiras radioactivas ou algo do género?
- Soğuk havada iş yapmam.
Não trabalho no frio.
Şimdi de havada uçuşan arabalar mı var?
Agora temos carros a voar?
Havada üç kez tutmanı istiyorum.
Quero que a mantenham no ar três vezes.
Havada yükselme belki de şahit olabileceğiniz en olağanüstü beceri olacaktır.
A levitação. Talvez a proeza mais miraculosa a que alguma vez assistirão.
Vladimir'in güçlü elleri beni dimdik penisine indirmeden önce havada tuttu.
As mãos fortes de Vladimir seguraram-me me cima antes de me deixar cair na sua haste erecta
Ders alacak havada değilim şimdi, Effie'den sonra özür dilerim.
Não estou com disposição para ouvir um sermão. Depois pedirei desculpa à Effie.
Pek çok insan ça-ça hareketlerini böyle bir havada yapamazdı...
A maioria das pessoas nem saberia dançar o cha-cha-cha com este tempo!
Fırtınalı havada onları birbirine çarpıştırmış ve yıldırım kıçında patlamış.
E quando chovia, ele batia um no outro e os relâmpagos acertavam-lhe no cu.
Bu havada uçmasına imkân yok.
Ele não vai voar com este tempo.
3 saat kadar. Bu havada biraz daha uzun sürer.
A cerca de 3 horas, um pouco mais por causa do tempo.
Bahtsız insanlara, havada uçuşan okların verebileceği acıyı anlatan sözler söylemek, güzel olabilir.
É bonito dizer ao desafortunado palavras que voam como flechas.
Bu havada hayatta kalma şansı istatistiksel olarak yüzde birden az.
A hipótese estatística de sobreviver com este tempo é menos de 1 %.
Havada metal ile kaplı düşen bir bombaya bunu nasıl yapacağız?
Como vamos fazer isso com uma bomba a cair envolvida por metal?
Havada asılı dururdu, sanki...
Ela paira no ar como um...
- Havada helikopterler olsun.
Quero helicópteros.
Dedikodular havada uçuşuyordu, doğru düzgün bir ordumuz bile yoktu.
Rumores corriam, mal tínhamos um exército.
# Çekti burnunu, kükredi, Kokladı havada kızı #
Inspirou e rugiu Depois a cheirou
Zavallı çocuk 26 metre havada uçtu.
O pobre rapaz foi projectado 26 metros no ar.
Ve izlemeyi havada dans edişini
E ver-te dançar no ar
Bunu yüklenip güvenli şekilde havada özgürlüğe süzülebilirsin.
Podíeis amarrar-vos a isto e flutuar em segurança para a vossa liberdade.
Neyse, artık bundan konuşmak istemiyorum çünkü bugün bütün sinirlerim havada ve beni en iyi halimle görmeni istiyorum.
Enfim, não quero falar mais disso porque hoje estou sem paciência... e realmente quero que vejas o meu melhor.
Açık havada Tony'nin kafası güzel.
O Tony está bêbedo no oceano.
Ayrıca söylemek istemek isterim ki beni kafanıza takmayın çünkü havada biraz endişe sezdim gibi. Ray'in bugün gelmesi benim için sorun arz etmiyor.
Quero que saibam que não têm de preocupar-se comigo porque pensei que poderiam preocupar-se, mas eu estou à vontade com o facto de o Ray vir hoje.
Yüzlerce kilometre havada bir uçağın kanadına bağlanmış bir toprak bükücüyüm, yani hayır.
Sou um Dominador de Terra preso na asa de um avião a centenas de metros do ar, por isso, não estou.
- Frank, bizi havada patlatacaklar.
Vão apagar-nos do céu. Não me ralava com isso.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]