Hesabınız translate Portuguese
578 parallel translation
- Hesabınız Baron.
- A sua conta, Barão.
- Hesabınız efendim.
- A sua conta.
- Hesabınız bayım.
- A conta, senhor.
- Hesabınız, efendim.
- A sua conta, senhor.
Burada oteldeki hesabınız çok birikti. Toplam 6356 frank.
A sua conta aqui no hotel, que está atrasada, totaliza 6.356 francos.
Artık, hesabınızı ödemeyecekmiş.
Ele não vai pagar mais por si.
"Madame, isteğiniz üzere size 60,000 franc gönderiyor ve böylece bankadaki hesabınızı kapatıyoruz."
"Madame, junto envio 60 mil francos, como solicitado, " encerrando assim a sua conta neste banco. "
Pekala bay Richards, alacağınız altın bankaya ulaşır ulaşmaz her zamanki gibi hesabınıza geçecek
Bem, Sr. Richards, como sempre, a garantia ser-lhe-á devolvida mal o ouro entre no banco.
Bay Richards. Paranız her zamanki gibi hesabınıza yatırılacak... Altınlar bankaya ulaşır ulaşmaz.
Sr. Richards, receberá o depósito como de costume... mal o ouro chegue ao banco.
O zaman hesabınızı ödeyeyim.
Então, deixe-me pagar a sua conta.
Hesabınızdan yemeği çıkarmadığınıza da pişman olacaksınız.
Um dia, vai lamentar não ter deduzido este almoço.
Hesabınızı şimdi kapatabilir misiniz?
Importa-se de saldar a sua conta agora?
Oh, Bayan Teleton, hesabınız benden.
Sra. Teleton, fui eu que a convidei.
Eğer kanunlarla bir hesabınız varsa korkma. Biz seni saklarız.
Se tem contas a acertar com a lei nao tema... voce esta com a razao.
- Hesabınız limiti aştı. - Julian.
Já não cabe mais nada na sua conta.
Bizde hesabınız var mıydı?
Tem conta connosco?
Herkes dansa! - Hesabınız, efendim.
Todos a dançar! A sua conta, senhor.
- Hesabınız 1,10 dolar.
- É um dólar e 10 cêntimos, por favor.
Ayrıca ek olarak yeni şirketinizde ana kar payı özel banka hesabınıza sınırsız girme hakkı üç çocuğunuzun rehine olarak kasalarımıza konması ve herhangi bir personelimizin normal görevi sırasında size karşı yapabileceği bir zimmete geçirme olayına karşı tarafınızdan tam yasal teminat.
E, além disso, vamos precisar de mais de metade da sua nova empresa, acesso total à sua conta bancária privada, o depósito na nossa caixa-forte dos seus três filhos, como reféns, e isenção de responsabilidade por qualquer desfalque perpetrado contra si por qualquer funcionário nosso durante a execução normal das suas tarefas.
Size 400 Bay Jameson. Hesabınız tamam.
$ 400 para si, Sr. Jameson.
Hesabınız, Komser.
A sua conta, tenente.
Manuel, "Hesabınızı getireyim."
Manuel, é "buscar a conta" ( get your bill ).
Hesabınızı hetireyim. Get.
- "Vou aquecer a sua conta".
Manuel... "Bir saniye lütfen. Hesabınızı getireyim."
- "Um momento por favor, vou buscar a sua conta".
"Hesabınızı getireyim." Si?
- "Vou buscar a sua conta". Si?
Hesabınızı hazmetmeniz için, size küçük bir şişe Armagnac ikram edebilir miyiz?
Para o ajudar a digerir a conta, permita-me oferecer-lhe um Armagnac.
Mösyö Haussmann, hesabınız hazır.
Sr. Haussmann, a sua conta está feita.
Bay Powell, hesabınız oldukça kabarmış.
Sr. Powell, a sua conta já está bastante alta.
Siz oğlanlar hesabınızı nakit olarak mı ödüyorsunuz burada?
Vocês aqui pagam em dinheiro?
- Sizin hesabınız hala duruyor.
- Ainda existe a questão da sua conta.
Bu da hesabınız.
Aqui está a sua conta.
Üzgünüm Bay Winthorpe ama Maliye hesabınızı dondurdu.
Lamento, Sr. Winthorpe, mas o IRS congelou-lhe as contas.
Hesabınıza gelince, her tarafta alınandan fazlasının,... daha sonra odanızda olmasını sağlama imkanımız var. "
"Estes elogios à sua pessoa foram por nós amiúde recebidos. " Peço-lhe que não se ausente dos seus aposentos. "
Bir dakika. Hesabınızı getireyim.
Um momento, vou buscar a sua conta.
Eminim Verdi'nin aşina melodileri bu gece kulaklarınızı dolduracak... Bayan Claypool'un banka hesabı da muhtemelen yarın sabah dolacak.
Tenho certeza que hoje retornarão á sua memória as melodias de Vede, e é provável, que amanhã retornem os cheques da Sra. Claypool.
Son iki aydır bana ücretimi vermemenize gücenmedim. Ama banka hesabımı sizinle paylaşma fikri... hayatımın birikiminin yarısını almanız... benim için çok fazla efendim.
Não lhe levo a mal não me pagar há dois meses, mas a ideia de dividir a minha conta bancária consigo, de dividir as minhas poupanças, é demais para mim.
Burası çayırlıklar ülkesi. Her dakikanın hesabını yapıp iş çıkarmalıyız yakında tepeliklere varacağız ve her tür sorunla karşılaşabiliriz.
Estamos nas pradarias e temos que aproveitar cada segundo porque logo chegaremos às colinas e é provável que encontremos problemas.
Hesabı alır mısınız? Dört hamburger ve kahve.
Foram quatro hambúrgueres e quatro cafés.
Çavuşum geçen gün Wales tamirhanesinde soruşturma yaparken geçenlerde orada 60 küsur sterlinlik bir hesabı kapattığınızı öğrenmiş.
O meu sargento esteve a investigar na Wales'Garage no outro dia... e parece que o senhor pagou recentemente uma conta lá, de mais de £ 60.
Banka hesabımı boşalttınız.
Limparam minha conta.
Hesabınız hazır.
A conta está pronta.
EFAC'taki hesabınızın blokajını kaldırmak için dilekçe.
Eis o pedido para desbloquear a nossa conta...
Hesabımı hazırladınız mı?
Pronto a minha conta?
Hesabı ne zaman kapatmak isterseniz kapatırsınız.
E, a qualquer hora que quiser, pode saldar a dívida.
Tanrısal sözleri ciddiye alır mısınız yaptıklarınızın hesabını vermeyi göze alır mısınız sizin gibiler, öte dünyada?
Ou vão escutar a palavra de Deus e aprender qual o castigo que aguarda os pecadores sem remédio no outro mundo?
Ya da yıldız... muhteşem bir filmde Sir Roger'ın hesabına yıldız olmaya.
Ou ser protagonista de um filme magnífico às custas de Sir Roger?
Diyelim ki ben sadece orada oturdum ya da biz oturduk ve kızın hesabı kesişini izledik.
Se eu ficasse ali sentado... Ou se ficássemos ali sentados a vê-la morrer.
Eğer başarısız olursan, yani Harrod'staki hesabını kapattırırsan ya da kışın Jamaica'dayken az para verirsen, anında bana döner ve yardım etmem için miyavlamaya başlar.
Se lhe falar, como cancelando a sua conta no Harrows ou cortando os Invernos na Jamaica, ela correrá para mim, implorando ajuda.
Eğer sokakta bir köpek gibi karşılanmak istiyorsanız yediğiniz her istiridye ile hayatınızı riske atmak ve hesabı görünce kalp krizi geçirmek istiyorsanız doğruca Délices de l'Océan'a gidin.
"Se lhe agrada que o recebam com um cão num beco sem saída..." "... e que o maltratem quando tem fome... " "... arriscando-se a um enfarte ao ler a conta... "
Bir mahzuru yoksa belboyu uyandırsanız. Kendim rahatsız etmek istemem. Uyandırıp taksiye yollayın, taksi ücretini de verin miktarı hesabıma işlersiniz.
Se pudesse acordar o contínuo, ele ia lá fora, pagava o táxi e ficava tudo na minha conta.
Harcadığımız her sentin hesabını tutalım ki sana geri ödeyebileyim.
Bryant, não Sra. Reed, e quero que anotemos cada centavo que gastemos... para devolvê-lo depois.