English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ H ] / Hesap

Hesap translate Portuguese

4,587 parallel translation
- Hesap çizelgesini.
- Uma folha de cálculo.
- Ortak hesap mı?
O casal tem uma conta solidária.
- Ben daha yüce bir güce hesap veriyorum.
Eu respondo a um poder superior.
Hesap defterini ara.
Procure os registos contabilísticos.
Hesap verecek çok şeyim var ama ne düşünüyorsun?
Tenho muito que explicar, mas sabes o que acho?
Enerji hesap defterleri daima kesin bir denge halindedir.
Os livros contabilísticos da energia estão sempre em rigoroso balanço.
Şimdi ise içinizden biri bunu fena ödeyecek ve sadece soktuğum arabasıyla kapanacak bir hesap da değil.
Agora, um de vocês vai ter de pagar com muito mais do que só um carro.
Belki her şeyi tam olarak hesap edemiyor olabilirim.
Posso não pensar bem nas coisas.
Ooh, ooh, "hesap seçimi"
"Seleccionar conta".
Eğer içinizden biri dönenlerden birine dokunmayı aklından bile geçirirse... -... bana hesap vermek zorunda kalır.
Se algum vocês sequer pensar em tocar em algum dos que voltou vão ter de me perguntar a mim.
Hiçbir iş adamı hesap defterlerini açmak istemez, özellikle de 43 trilyonu varsa.
Nenhum homem de negócios quer abrir os seus livros, principalmente um que tem 43 biliões de dólares.
Düz hesap 50 $ olsun.
50 dólares certos.
- Yanlış hesap yaptın.
- Calculaste mal. - Eu falhei.
Ama sana yardım edersek hesap kayıtlarına erişim isteyeceğiz.
Se te vamos ajudar, temos de ter acesso às tuas transacções. Sim.
Çat pat Afgancam var ama bu kesinlikle hesap defteri.
O meu "pachto" é rudimentar, mas de certeza que é um livro de contabilidade.
Bulduğunuz hesap defterini analiz ettik.
Analisámos o livro que encontraram.
Hesap defteri kayıtları tam tersini gösteriyor.
O livro mostra que o dinheiro vai ao contrário.
Sende hâlâ hesap numaram var sanırım.
Suponho que ainda tem o número da minha conta.
- Pekâlâ, hesap numarası hâlâ elimizde.
- Temos o número da conta.
Teknikten birisi göstermelik hesap hareketi düzenlemek için hazırda beklesin.
Pedimos a alguém da informática que prepare uma transacção falsa.
Banka hesap defterleri ile elbiseleri yok.
A caderneta da poupança aforro. E roupa.
Kızlarımın hesap defterlerini buldum.
Encontrei a caderneta das minhas filhas.
Hesap verme zorunluluğu yok.
Não há responsabilização.
Hesap kitap için bir odan var.
Podes diferenciar-te.
Mesele, içine gizli bir hesap alarmı koydum böylece giren biri olursa haberimiz olacaktı.
Então é o seguinte, eu coloquei um alerta de modo a saber se alguém acederia à conta.
Bana hesap keseceğini bilseydim... Uyumaya devam eder ve boğulmana izin verirdim.
Se soubesse que me ias cobrar, teria continuado a dormir e deixava-te asfixiar.
Swartz, enerjisini, kamusal bilgiye erişime dair bir çok yeni projeye harcıyordu. Bunlardan biri de hesap sorulabilirlik sitesi Watchdog.net idi.
Swartz pôs a sua energia numa série de novos projetos, que envolviam o acesso a informação pública, incluindo um site de responsabilização chamado Watchdog.net...
Hesap açmak için en az 100 dolar yatırmanız gerekiyor biliyorsunuz değil mi?
Sabes que definimos 100 dólares como mínimo para abrir uma conta, certo?
Bilançoda, hesap çizelgesi üzerinde sadece birkaç numara.
São apenas números numa folha de cálculo, dígitos nos seus resultados financeiros.
Sıralı hesap numaraları.
Números de conta, informações de encaminhamento.
Bir kişi hariç neredeyse herkese hesap açılmış.
Quase todos foram encontrados, menos um.
Nisan 2009. Chariton'daki hesap sahiplerinin 8 milyar dolarlık saadet zincir birikimi temizlenmiş.
Abril de 2009, um esquema de pirâmide de 8 mil milhões limpa as poupanças de todos os clientes do Chariton National.
Sayılarla ilgili şüphen doğru çıktı. Hesap numarası değilmiş.
O teu palpite estava certo, não era uma conta.
Grand Cayman Bankası, hesap numarası : 1210227579.
Branco Grand Cayman conta número 1210227579.
Herkes hesap makinelerinin radyana ayarlı olup olmadığını bir kontrol etsin bakalım.
Verifiquem se as vossas calculadoras estão configuradas.
Berlin'e hesap verecek olan benim.
Sou eu quem respondo a Berlim.
Barda saat 23.03'te 35 dolar hesap ödemiş.
35 dólares no bar, saiu de lá às 23h03.
Şunu da bil ki, asıl sözcük hesap verebilirlik.
E para que fique claro, a palavra é responsabilidade.
Bunun hesap verebilirlik olduğunu söyledi.
Ele chamou, responsabilidade.
Hesap uzmanlarımızdan biri SunnyLinks serbest fonlarında sağlam bir yer edindiğinizi fark etmiş.
Um dos nossos gerentes de conta apercebeu-se que assumiu uma forte posição, no fundo de cobertura "SunnyLinks".
Babanın yeni düzeninde hesap tablolarını sana tutturacağını mı düşünüyorsun?
Achas que nessa nova ordem, o teu pai vai-te deixar a tratar dos negócios?
- Bu bot Karai'ye gidiyor. Bizim sığınağımızı ele verecek Sen Splinter a hesap vereceksin.
Se aquele robot voltar para a Karai e revelar o nosso esconderijo, tens de responder perante o Splinter.
Yoksa bana hesap verirsin!
Ou vais ter de me responder!
Evet ama bilmediğin kısım tüm hesap numaralarını ve şifrelerini biliyordum, elindeki her şeyi alıp şirketini satacaktım.
Bem... Não sabias que eu tinha a password das tuas contas. Ia tirar-te tudo o que tinhas com a venda da empresa.
Hesap çizelgesini mi okudun?
- Lês folhas de cálculo?
Elinde hesap makinesi vardı.
Fez com uma calculadora.
Hesap verme yükümlülüğünün bu kadar rahat ele alınması şoke edici.
Swartz já estava preocupado.
Hesap geçmişine git.
Vá ao histórico da conta.
Şey, hesap geçmişim... nerede?
Onde fica o histórico da conta?
Yıldızlar asla hesap ödemez.
As estrelas nunca pagam.
Hesap çizelgesiyle uğraşıyorum.
Preencho folhas de cálculo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]