Hum translate Portuguese
2,982 parallel translation
Böylece iki tarafa da ait olacağım.
Hum? É a minha maneira de ter as pernas com dupla cidadania.
Gerçekten mi?
- Sério? Hum...
Şey... Eğer iyi hissedersem yarın buradan çıkabilmem mümkün mü?
Hum... se eu me estiver a sentir melhor, acha que posso sair daqui até amanhã?
Özel üretim değil mi?
É um híbrido, hum?
Yani, hayır.
Então, hum... não.
Gidip ekürilik yapsam iyi olurdu, değil mi?
Eu provavelmente devia acompanhado-lo, hum?
Ben bir kızla tanıştım.
Eu, hum... conheci uma rapariga.
Ve çok...
Estás muito, hum...
Düşünmeye mi sevk etti?
Te fez pensar, hum?
Billy Beane bu takımı, Bill James adında bir adamın beyzbol istatistikleri konulu ilginç kitabından esinlenerek oluşturdu.
Billy Beane construiu esta equipa baseado nas ideias de hum homem, Bill James, que escreveu um livro interessante sobre estatísticas de basebol.
Hm?
Hum?
Kuşlar bana Michael'dan kendine pay almak istediğini söyledi, doğru mu?
Sim, as vozes que me dizem, quem tu procuras talvez Michael um bocado de terra para ti próprio, hum?
Hmm!
Hum!
Hmm?
Hum?
Hmm.
Hum.
Ohh...
Hum...
Gördüğüme göre sabah dozunu almışsın.
Hum, vejo que ja tens, a tua manhã resolvida.
" Bir tanesi kötülüktür.
Hum, é mau.
Bütün evren çok hassas bir denge durumunda var olur konumdadır.
Todo o nosso universo existe num estado, delicado, de equilíbrio, hum?
- Yok. Sanmam.
Hum, provavelmente não.
Karadeniz sadece bir başlangıçtı Bayan Calvin. Doğru kararı verip benimle buluşacağınıza inanıyorum.
Estou lisonjeada por me ter localizado mas hum, neste momento estou numa viagem de estudo,
Büyük Köpek, yedi nokta, Moai heykelleri... Ahu Akivi.
Ok, hum, Canis Major, os sete pontos, as cabeças Moai,
Asa, yabancı bir maddeden yapılmış.
E que... hum, eu nunca vi nada parecido com isto.
- Yemek yiyecegiz.
Hum, um jantar.
Geç kalmayalim.
Bem, não nos devíamos, hum, atrasar.
Para için neler yapıyoruz, değil mi?
As coisas que fazemos por guito, hum?
Di mi?
- Pareci? - Uhm-hum.
Selam.
"Hum... Ei".
Burada..
Há, hum...
Pitden full depoyla çıktığımızda O tip virajlarda çok zorlayamayız Ve içimden dedim ki o tutuşla sürebilirim ve, um...
Porque tinha acabado de sair das boxes com um depósito cheio de gasolina, e decidi que podia alargar mais o ponto de aderência e, hum...
Ηmm?
Hum?
Ah, b-bekle. içimden saymam mı gerekiyor?
Hum, e... espera, é suposto estar a contar ou assim?
Hey, Marley?
Ei, Marley? Hum?
Siz neye bakıyorsunuz?
Estás a olhar para onde? Hum?
Evet.
Sim. Hum.
Woof Gang nerede?
Onde está o Woof Gang? Hum?
Trailblazers üçüncü sırada!
Hum? Em terceiro lugar, os "Tailblazers"!
Ugh!
hum!
Üzerindeki dokular neredeyse hiç yabancı değil, sanki hiç unutmadığım bir rüya gibi.
- Hum? Os padrões são quase familiar,
Bir dahaki sefere lastik eldivenlerini getir de ikimiz birlikte yapalım, ha?
Trazes as luvas de borracha e fazemo-la a dois, hum?
Evet tabii.
Hum! Sim, sim.
Servet kazanınca kart yollarız gelirsiniz ha?
Quando formos ricos envio um postal para te juntares a nós, hum!
Neyse sonra konuşuruz
Hum, bem, Falo contigo mais tarde! Bem, já temos isto há umas semanas.
- Eşyalarını açmaları için hizmetkâr göndereceğim.
Vou mandar os servos trazerem sua bagagem. Hum, não...
- Başka bir akşam çıkarız.
Apenas, hum... Vamos noutra noite.
Aslında...
Hum, sabes que mais?
Sadece...
Eu estava só, hum...
- Pekala. Akşam 8 nasıl olur?
Okay, hum, então, quê, 8 : 00?
Uyan bakalım, Kont D. Çay hazır.
Hum. Acorde, acorde, Conde D. O chá está pronto.
Peki ya Napoli?
E, hum, sobre Nápoles?
Yarın kuru temizleme 12.00'de kapanıyor.
Hum!