Icindeki translate Portuguese
7,043 parallel translation
John Dee içindeki büyünün yayılmasını önlemek için kitabı büyü ile bağladı, bunun nedeni de kitap bütün olmadığı sürece kimse bir parçasına dahi ulaşamasın diye.
John Dee atou o livro com um feitiço, de forma a que ninguém pudesse acedê-lo. A menos que o livro estivesse inteiro, para certificar que a magia não se disseminaria.
İçindeki ejderhayı dışarıya çıkaracak olan şey o.
É isso que vai reacender o dragão que está dentro de ti.
Ya Malefiz fark ederse ve içindeki ejderhayı ortaya çıkarırsa ne olacak?
O que acontecerá quando a Mal descobrir e libertar o dragão que há nela?
Aşk iksirinin içindeki ter şairlere şiir yazdırır ressamlara resim yaptırır, karanlık bir gecede mehtaba dönüşür.
Há poção do amor criada do suor, que faz os poetas escreverem pintores pintarem, e uma caminhada às escuras num passeio à luz da Lua.
Sözde uluslararası topluluğa ve Abuddin içindeki hainlere pabuç bırakmalı mıyız?
Deixamos assim a chamada comunidade internacional e os traidores em Abuddin ter sucesso...
İnsanlar her zaman elmaslar ve kürkler içindeki kızı hafife alıyorlar, değil mi?
As pessoas subestimam sempre uma miúda de peles e diamantes, não é verdade?
Senden bir kasayı kırmanı ve içindeki "Yaralı Kalp İksiri" ni çalmanı istiyorum.
Quero que invadas o cofre... e que roubes o Elixir... do Coração Ferido.
Yazar bana onun içindeki potansiyel karanlığı Malefiz'in çocuğuna aktarttı.
Ele obrigou-me a direccionar o seu potencial para a escuridão para o bebé da Maléfica.
Hastalık, bu duvarın içindeki setler gibi büyüyor.
Esta doença cresce como uma barragem dentro destas muralhas.
Benim bu şehir içindeki benzersiz pozisyonumu takdir ettiğini sanmıyorum.
Acho que não aprecia a minha posição única dentro desta cidade.
Ya içindeki boşluğa dolduysa?
E se encheu aquele buraco dentro dele?
Ben sadece duygusal bir mesajı aktarmak istiyordum bu da bazen tek bir nota için bile içindeki her şeyi kullanmakla olur ya da şarkı söylemek zor geliyorsa, söylersin.
O que me interessava era transmitir uma mensagem emocional, o que implica usar tudo o que temos dentro de nós, por vezes, apenas para fazer uma nota ou se tivermos de nos esforçar para cantar, cantamos.
İki mil yarıçap içindeki tüm yollara barikat kurun.
Bloqueiem todos os cruzamentos num raio de 3 km.
İçindeki o iyilik parçası yüzünden.
Devido ao teu pedaço de bondade.
En kötüsü, tankın içindeki yaratığa benzer bir şey daha yaratırsın ve sonrasında ben de rahatça üzeridenden beslenebilirim. Tıpkı "birilerine" yaptığım gibi.
Na pior das hipóteses, arranjas outra criatura como a que está no tanque e eu alimento-me dela, como fiz sabes com quem.
Bir kurum içindeki canavarı temizlemek daha tatmin edici olabilir miydi? Tartışılır.
Teria sido melhor estripar um coração gigante?
Kan izi bırakmış. Kilitli dolabın içindeki cam üzerinde.
Deixou sangue dentro da porta de vidro de um frigorífico.
Kiralayan şirketin dediğine göre içindeki insanlar bir haftalığına kiralamış ve parayı peşin vermiş.
De acordo com a empresa que gere a propriedade, as pessoas lá dentro reservaram-na uma semana e pagaram em dinheiro.
- Peki ya senin kafanın içindeki kim?
- E quem está na tua cabeça?
Burası 50 millik yarı çap içindeki en yüksük nokta.
É o lugar mais alto num raio de 80km.
Ama içindeki nano-robotlar beni yok eder.
Mas os nanobots vão destruir-me.
Balya teli yanan bir sigarayı içindeki kibritler tutuşana dek kibrit kutusuna tutturmak için kullanılmış olabilir.
Foi usado para prender o cigarro em algum sitio onde iria queimar lentamente até atingir os fósforos.
Bana bıraktığınız çileğin içindeki yakut.
O rubi que encontrei no morango que me deixastes.
Çünkü kakım elbise içindeki kaslı, yakışıklı iki adamız.
Estão todos a olhar para nós. Só porque somos homens grandes e bonitos de smoking.
İçindeki yüceliğin ve onu bekleyen büyük yazgının ilk elden tanığıyım.
Vi com os meus olhos ter grandeza e um grande destino pela frente.
İçindeki bilgileri kurtarmayı başardın mı?
Sim, mas conseguiste recuperar alguma informação?
Hem şu şişenin içindeki de ne?
E o que está naquela garrafa?
Kesin olarak konuşamam ama içindeki gümüş bileşeni miktarı % 3-5 civarı gibi.
Não sei ao certo, mas a percentagem de prata andará pelos 3 a 5 %.
Burada olmanızın sebebi Fenestella'nın içindeki bilgilerdir diye düşünmüştüm.
Eu esperava que, pela sua presença, viera pelos dados de dentro da Fenestella.
İçindeki bilgiler ile, görevinizde size yardımcı olabilecek akıl hocaları da var burada.
O conhecimento nele presente, determinados volumes identificam potenciais mentores para guiá-los nas vossas missões.
Ama iyi bir yemek içindeki malzemelerle olur.
Mas uma boa cozinheira trabalha com os ingredientes que tem.
Bu beş gün içindeki üçüncü ölüm.
É a terceira morte em cinco dias.
Önceleri bunu bir şaka sanıyordum. Birinin acı içindeki bir dulla kötü bir şaka yaptığını sanıyordum.
Ao principio, pensei que fosse a gozar, que alguém estava a pregar uma partida cruel a uma viúva recente.
İçindeki herkes öldürüldü. Tuzağa düşürülmüş.
Todos os homens lá dentro foram mortos.
İçindeki karanlıktan kaçmayı bırak.
Pára de fugir do teu lado sombrio.
Hayatlarımızı birbirine kattın ve içindeki canavar, diğerlerine ilham oldu.
Trouxeste loucura às nossas vidas e o monstro que eras inspirou monstros.
Hapishanenin içindeki kaynaklarımız, Caroll'un ziyaretçisi olmadığını doğruladı.
A nossa fonte na prisão confirma que Caroll não tem visitantes marcados.
Bu odanın içindeki herkes sana önem veriyor Barry. Ama aynı zamanda şehre de önem veriyoruz.
Barry, todos nesta divisão se preocupam contigo, mas também nos preocupamos com esta cidade.
Bu toplum içindeki ilk buluşmanız mı?
É o teu primeiro encontro em público?
Bununla birlikte, siyasetin içindeki biri geleceği de düşünmek zorunda.
Ao mesmo tempo... na política, devemos pensar no futuro.
New York 13 koloni içindeki en iyi yer.
Nova Iorque é o melhor lugar de todas as 13 colónias.
İçindeki kaplan da endişeli mi yoksa özgür olmana hazır mı?
A tua tigresa interior está preocupada, ou está pronta para seres livre?
O.Y.İ. maskenin yüz bölümünün içindeki nefes borusunun içinden DNA almayı başardı.
A Polícia Cientifica encontro respiração condensada dentro da peça facial. - Continha vestígios de ADN.
Belki bu kız içindeki kızgınlığı dışa vurdu.
Talvez esta rapariga tenha despertado alguma raiva em si.
Kardeşlerin, Tanrı'nın kuluna ikramı arkadaşları ve içindeki insanı hakkıyla görebilen kişiler oldukları söylenir.
Dizem que os irmãos são os amigos que Deus vos deu. Os únicos que podem realmente ver quem tu és por dentro.
- Ne diyordu içindeki ses?
O que disse a sua voz?
Hemoglobinin içindeki demire tepki verir.
Ele reage com o ferro presente na hemoglobina.
'Aynı zamanda acı sosun içindeki enzime de tepki veriyor. ve acı sostan nefret ederim, ama Arby's'i seviyorum.
Porque ele reage também com uma enzima do rabanete, e eu odeio rabanete, mas adoro um Arby.
O, İrlanda kahvesinin içindeki her şey, bütün bir erkek pop grubu.
Ele é tudo num pacote de café irlandês quente barra líder de banda.
Görünüşe göre, sürücü eve teslimat yaparken aracını açık bırakmış. Döndüğündeyse kamyon ve içindeki eşyalar ortada yokmuş.
Aparentemente, o motorista deixou-o ligado enquanto fazia uma entrega e quando voltou, o camião e a carga desapareceram.
Yeni bir başlangıç yapalım istiyorum, kaçabileceğimiz bir yer kaleden uzakta ve içindeki bütün acı dolu anılardan.
Quero que tenhamos um novo começo, um lugar onde possamos ficar... longe do Castelo e de todas as memórias dolorosas guardadas.