Ince buz translate Portuguese
63 parallel translation
Doktor, çok ince buz üzerindeyiz.
Doutor, estamos a arriscar-nos.
Dinle, Bilko, ben sana bütün kışlanın keskin patenlerle ince buz üzerinde kaydığını söyleyebilirim.
Aguarde. Bilko, todo o quartel está sobre gelo fino com patins quentes.
Yüzeyde ince buz tabakaları oluşur ve bunlar üst üste tabaka halinde birikirler yavaş yavaş aşılmaz bir duvar oluştururlar.
Finas capas de gelo formam-se à superfície e acumulam-se por camadas criando gradualmente uma barreira impenetrável.
Turner, ince buz üstündesin!
Turner, estás a pisar gelo fino!
Çok ince buz üzerinde!
Estás sobre gelo muito fino!
aslında ince buz üstündesin. affedersiniz, ben birini arıyorum. ben... cody Maverick'i arıyorum.
Obrigado. Estás num terreno quebradiço. Desculpem.
Bak, ince buz üzerinde yürümek beni deli ediyor. O yüzden doğrudan söyleyeceğim.
Andar a pisar ovos está a dar comigo em doida, por isso ocorreu-me isto.
- Mike, ince buz üzerinde yürüdüğünü biliyor.
- O Mike sabe que tem teto de vidro. - Ele sabe, mas não sabia.
Buz çok ince, Alexander. Altımızda kırılabilir.
Aqui o gelo é muito fino, pode quebrar sob o peso.
İnce buz.
Camada fina de gelo.
İnce buz.
Gelo espesso.
İşaretle. İnce buz.
Camada fina de gelo.
- İnce buz.
- Camada fina de gelo.
Kontrolden kaptana. Uygun bir yer bulduk. İnce buz altındayız efendim.
Estamos sob uma camada fina de gelo, meu Comandante.
İnce buz üstünde dans ediyorsun.
O caso é do Rand. O teu emprego está por um fio.
İnce buz üzerindeysen hızlı ilerleyeceksin.
Quando o gelo está fino é preciso andar depressa.
İnce buz üstündesin, George, çok ince.
Estás a pôr o pé em ramo verde, George.
İnce buz!
Gelo pouco espesso!
İnce buz üzerindeyiz dostum.
Estamos numa situaçao difícil.
Her neyse, ben... Buz ince yerinden kırıldı ve suya düştüm.
De qualquer modo, eu... eu caí no gelo fino.
Hesaplamalarımız, ince bir buz tabakasının altında bir okyanus olabilme ihtimalinin yüksek olduğunu gösteriyordu.
Os nosso cálculos indicavam haver uma boa possibilidade de existir um oceano sob uma fina camada de gelo.
Hırs duygu denen gölün üstünü örten ince bir buz tabakasıdır.
A ambição é o gelo no lago da emoção.
Büyük, yuvarlak ince bir taş parçasını... buz gibi mesela, atarsın, ve kaydırırsın...
Atira-se uma pedra grande e redonda sobre uma laje de gelo e varre-se...
! İnce bir buz üzerindesin...
Você está por um triz...
Zaten patronunla ilişkin ince bir buz üzerindeydi, ve şimdi ona çok fazla para kaybettirdin.
A tua situação com o teu patrão já era má, antes de fazê-lo perder muito dinheiro.
DAC bile, sadece buz üzerinde kayan genç prensesler ve... mükemmel ince yoldaşlar yok.
Ponto parágrafo. Mesmo na RDA, não há só princesas jovens no gelo e... camaradas elegantíssimos.
İnce bir buz üzerinde yürüyoruz.
Estamos pisando em ovos.
Buz ince ve bu kar araçları için çok tehlikeli.
O gelo é muito fino e os veículos de neve também devem ser perigosos.
Buz zaten yeterince ince, bir de siz zorlamayın.
O gelo já é suficientemente fino sem vocês os dois a gastá-lo.
Buz ince olabilir, ama on tonluk bir mamutu ve dokuz tonluk bir opossumu taşıyacak kadar sağlam.
O gelo pode ser fino, mas consegue aguentar com um mamute de 10 toneladas e um opossum de 9.
İnce bir buz tabakası üzerinde yürüyorsun dostum.
Sabes, tu estás a pisar em gelo fino, meu amigo!
Bak, şu an ince bir buz tabakası üstünde seyrediyorsun.
Ai que estás a andar em gelo fino.
Zaten hayatım boyunca, sanki ince bir buz üzerindeydim.
Eu andei sobre gelo fino toda a minha vida
Çok ince bir buz kütlesinin üzerindesin.
És um sortudo.
Buz ince değil.
Não há gelo fino.
Burada buz ince.
Isto tem gelo fino.
İnce buz yüzünden çocuk öldü.
Gelo fino mata menino.
Buz, tırmanmak için çok ince, bu durumdan kurtulmak için büyük çaba sarf ediyor.
O gelo aqui e demasiado fino para ele conseguir subir. E o urso luta para se libertar.
İnce bir buz parçasında geziniyorsun bok kafa.
Estás em gelo fino, seu merdas.
İNCE BUZ ÜSTÜNDE
EM GELO FINO
Bu ısınma kutup ayılarını ince bir buz tabakası üzerinde bıraktı.
Este aquecimento tem deixado os ursos polares em gelo fino.
- "İnce buz"! (?
"... de gelo fino! "
Babam "Hayır, buz çok ince olur" dedi. Kardeşim dedi ki, kardeşimi çok severim -
O meu pai disse : "Não, o gelo está fino de mais".
Oradaki buz ne kadar ince gördün mü?
Vês aquele gelo fino ali?
Tamam, buradaki buz ince ama sağlam gibi duruyor.
Tudo bem, o gelo é fino aqui, mas parece estável.
İnce, sivri uçlu bir silah, buz kıracağı gibi bir şey demişti Betty.
Por uma arma de recorte fino, como um picador de gelo, disse a Betty.
İnce bir buz üzerinde yürüdüğünden bahsettiğimiz konuşma.
Na qual se apercebeu que tem teto de vidro.
Buz çok ince.
O gelo é muito fino.
İnce buz üstünde paten yapıyorsun da denilebilir, dostum.
- Estás a patinar em gelo fino, companheiro.
İnce topuklarla buz üstünde cinayet de işliyorlardır o zaman.
Os saltos agulha podem ser mortais no gelo.
Buz burada gerçekten çok ince.
O gelo é muito fino aqui.