Için translate Portuguese
989,723 parallel translation
Bilgi ve eğlence için
Para informação e entretenimento
Bayrakla ilgili mantıklı yorumlar için bağlanmaya çalışan herkesten özür dilerim.
As minhas desculpas a todos vocês que estão a tentar ligar para falar de bandeiras.
Anne orangutan yavrusu için her gece yeni bir ev yapıyormuş.
A mãe orangotango faz um berço para a cria todas as noites.
Kariyerine odaklanmak için karı kız işlerine ara verdiğini sanıyordum.
Não tinhas parado de namorar para te focares na tua carreira?
Eğer işe geri dönmek için hazır değilsen bir çaresini buluruz.
Se não estás pronta para voltar ao trabalho, - nós logo arranjamos uma solução.
Çocuk için de iyi olabilir.
Pode ser bom para ela.
Aslında benim için yeni bir şey değil.
Na verdade, não sou nova nisto.
Bert, Rebecca. Daha önceki düşüncesiz sözlerim için sizden özür dilerim.
Bert, Rebecca, gostaria de pedir desculpas pelo meu comentário insensível.
Los Angeles'a aktris olmak için geldim. Ama işler istediğim gibi gitmedi.
Vim para Los Angeles para ser actriz, mas as coisas não correram bem.
Teklif hepimiz için geçerli mi?
- A oferta vale para todos?
Kusura bakma Bert ama seninle paran için birlikte olmasından rahatsız olmuyor musun?
Bert, não achas que ela só está contigo por causa do teu dinheiro? Espero que sim.
İlk buluşmamızda Leonard bana çubuk kraker almak için hediye kuponu kullanmıştı.
No nosso primeiro encontro, o Leonard usou um cupão para me comprar um pretzel.
Günlük bakım için gerekli her şeyi aldınız mı?
- Tens tudo para o infantário?
Aslında beni düşünmeye sevk etti. Sevgili bulmak için paramla caka satmamalıyım.
Na verdade, estive a pensar que não devo usar o meu dinheiro para encontrar o amor.
Biraz bekleyip, beni ben olduğum için seven ateşli sarışını bulmaya çalışacağım.
Vou esperar para ver se encontro uma jovem sexy e loira que goste mesmo de mim.
Bert iyi bir adamsın. Seni sadece paran için sevmeyecek bir kadını hakediyorsun.
Bert, tu és uma boa pessoa, mereces uma mulher que não se interesse apenas no teu dinheiro.
Davetsiz misafir gibi geldiğim için kusura bakma.
Desculpem pelo incómodo. Não precisas de ir.
Kendine birini bulmak için parasını kullanıyor.
E então se ele usa dinheiro para atrair pessoas.
Benim Amy'i tavlamak için zekamı kullanmamdan farklı mı?
É diferente de mim por usar a inteligência para atrair a Amy?
Onun için doğru olan bu.
É o correcto para ela.
Bunun benim için mahvedersen bu bardağı başında kırarım.
Prova que é um mito, e eu parto este copo na tua cabeça.
- Gitmek için hazır mısın?
Estás pronto?
Özünde sevilmediğin korkusunu maskelemek için yiyecekleri kullanıyorsun ve bu yüzden sonsuza kadar yalnız kalacaksın.
Só estás a usar a comida para disfarçar o medo que tens de ser antipático e ficar sozinho para sempre.
Casusları uzak tutmak için bir koruman var mı?
Tens guarda-costas para espantar os espiões?
Orada mutlu değilsen şirketim için yeni bir satış şefi arıyorum.
- Se não estás feliz, eu estou à procura de outro chefe de vendas para a minha empresa.
Sadece güvende olmak için soruyorum harhangi bir hokkabaz sakatlığı tehlikesi yaşıyor muyum?
Só para ter a certeza, eu corro o risco de ficar com cotovelo de malabarista?
Gerçekten onun için çalışmayı düşünmüyorsun, değil mi?
Não estás a considerar trabalhar para ele, pois não?
Eskiden çıktığın birisi için çalışmanın biraz tuhaf olabileceğini düşünmüyor musun?
Não achas que pode ser um pouco estranho trabalhar para alguém com quem namoraste?
- Bekle, inmek için yardımın gerekiyor.
Espera, preciso de ajuda para descer.
Leonard'ın tehdit altındaymış gibi hissetmesi için bir sebep yok.
Ele não devia sentir-se ameaçado.
Evet... Ama bu çalıştığı çoğu erkek için geçerli bir durum.
Sim, mas seria a realidade para qualquer futuro chefe dela.
Hayır, seni birisi için terk edecek, en azından üstesinden gelebilirsin.
Não, ela irá trocar-te por alguém, é melhor despachar logo isso.
Hayır. Hayır, hayır. Orada mutsuzsun ve sonra orada kalmanı sağladığım için beni suçlayacaksın ve sorun değil.
Não, tu és infeliz lá, e depois vais culpar-me por querer que fiques lá, e não faz mal, eu vou aceitar isso.
Sana çabuk pes eden birisi olduğunu söylediğim için üzgünüm.
Desculpa ter-te chamado de desistente.
Bu makale, Nobel Ödüllü bir keşif yapmak için sınır yaşının 40 olduğunu söylüyor.
Este artigo diz que a idade do auge para fazer uma descoberta digna de prémio Nobel é 40.
Hayatın boyunca bilimsel çalışmalar yaparak geçirdiğini ve başardıkların için değil ama bir insan olarak arkadaşların ve sevdiklerin tarafından takdir edildiğini varsayalım.
Suponhamos que passes a vida a fazer grandes pesquisas, cercado de amigos e pessoas que te adoram não pelo o que realizaste, mas por seres o homem que és.
Bütün eşyalarımdan kurtulmaktan çok hoşlandığın için..... belki de bu küçük bayanı, ağaç öğütücü makineye atmalıyız.
Já que gostaste de jogar as minhas coisas fora, talvez devêssemos pôr esta senhora no triturador.
"Tammy Jo St. Cloud." Ve hokkabazlık yaptığım için aptal olan benim.
"Tammy Jo St. Cloud." E eu é que sou cromo por fazer malabarismo.
Ona baksana, iyi hissetmek için ne sebebi var ki?
Olha para ele, que motivo tem ele para se sentir bem?
Kız kardeşim için böyle avlandığımızı söylemiştin.
Disseste que era pela minha irmã que estávamos a caçar assim sozinhos.
Sadece Ito için değil.
Não é apenas pela Ito.
Ama sen bizim neslimiz için bir ilksin.
Apesar de seres o primeiro para a nossa geração.
Dolayısıyla, bizim için yabancılarla tanışmak çok ender bir olay.
Por isso, é raro encontrarmos estranhos.
Kız kardeşin için de.
Para a tua irmã também.
Yemeğini paylaştığın için sağ ol.
Obrigado por partilhares a tua comida.
Burada, NetKüresi'ne bir bağlantı portu bulduğumuzda. Muhafız istilalarından korunmak için bir elektrikli bariyer kurduk ve burayı laboratuvar yaptık.
Quando encontrámos aqui uma entrada de ligação à NetEsfera, montámos uma barreira elétrica para nos defender das invasões da Salvaguarda e tornámos isto no nosso laboratório.
Muhafız istilalarından korunmak için mi?
Para se defenderem das invasões da Salvaguarda?
Şehrin çıldırmasını durdurmak için.
Para impedir a cidade de se tornar selvagem.
Ama yolculuk için gıdaya ihtiyacımız olacak ve çok az kaldı.
Mas vamos precisar de comida para a viagem e já há muito pouca.
- Birazını savunma için bırakın.
- Deixem alguns para defender a aldeia.
İnsanlar bu bölüm için "en uzun olanı" diyorlar.
"O mais longo até agora."
içinde 110
içine 18
içiniz rahat olsun 22
için rahat olsun 32
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
içine gir 16
içine 18
içiniz rahat olsun 22
için rahat olsun 32
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
içine gir 16