Kadın translate Portuguese
94,796 parallel translation
Anlattığım hikaye eski bir hikaye değildi, kadın dediğim kişi de kadın değildi...
- Como assim? Aquela história não era uma história qualquer, e não era uma mulher.
Çünkü tüm bu yolu o kadını korkutmak için gelmedim.
Não temos. Porque não vim até aqui para chantagear a mulher.
Hiçbir kadın... yeterince zengin değildi. Yeterince genç... yeterince güzel ya da iyi değil.
Nunca nenhuma mulher foi suficientemente rica... jovem... bonita... ou boa.
Bazı kadınlar, bu konumun sorumluluklarını kaldıramaz.
Algumas mulheres não conseguem lidar com os requisitos da sua posição.
Aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yaratarak... onu Adem'e getirdi.
E da costela que o Senhor Deus tomara do homem fez a mulher, e trouxe-a ao homem.
Bir kadının uysallığını asla zayıflık sanmayın.
"Nunca confunda a mansidão da mulher com fraqueza."
"Bir Kadının Yeri" nden.
É de A Woman's Place.
Kadınların kitabınızı okuyamadığı bir toplum.
Uma sociedade onde as mulheres já não podem ler o seu livro.
Muhteşem bir kadınsın.
És uma mulher fantástica.
İçeride onu ve 50 kadını bulmuşlar.
Encontraram-na e a mais cinquenta mulheres escondidas.
Aslında... doğurgan kadınları aradıklarını düşünüyoruz.
Achamos que estavam à procura de mulheres férteis.
June Osborn adında bir kadın tanıyor musun?
Luke. Conhece uma mulher chamada June Osborn?
- Kadın yolu.
- O que é o Clandestino?
Yapmayın, aranızdaki kadın dayanışması bakışmalarını görmemek için kör olmak lazım.
É difícil não notar no olhar entre psiquiatras...
Galibiyet yolunda önüme çıkabilecek engellerim olmasın istiyorsun. Ama senin de var. Organizasyondaki Krakow'un koçu olan kadına bakıp duruyordun.
Sei que não quer que me apegue para não me afastar da vitória mas o Axe apega-se, não parou de olhar para a treinadora do Krakow.
Onu parçalarken, kadının da izlemesini istiyordun.
Era quebrá-lo com ela a vê-lo passar-se...
Sürünün alfası olduğunu sana kanıtlama derdinde. Kadınına döllerini akıtarak aklına hükmedebilme peşinde.
Tem de mostrar que é o alfa da alcateia, precisa de dominá-lo na sua mente colocando a semente na sua noiva.
Akıllı bir genç kadın.
É uma jovem inteligente.
Minimum güvenlikli kadın hapishanesi.
É uma prisão feminina de segurança mínima.
Muhtemelen fazla büyümüş bir kadın hakları eylemidir.
Deve ser um protesto feminino pacífico tipo o Take Back the Night.
- Orayı kadınların ele geçirdiği doğru mu?
- É verdade que tomaram a prisão?
Nihayet dili açılmış bir kadının söz hakkını elinden almak kadar kötüsü yoktur.
Não podes tirar a liberdade de expressão a uma mulher que finalmente a encontrou.
Gittiğimiz yerden kadınımıza güzel mamalar getireceğiz. "
Vou procurar algo doce para a nossa menina, seja aonde formos. "
Keşler gibi saçmalar, maksimuma gönderilirsin, son bir vuruş için bir bölmede gardiyanın tekine oral yaparsın ya da seni hiç sevmeyeceğini bile bile inanılmaz, çatlak, güzeller güzeli bir kadına umutsuzca aşık olduğunu fark edersin.
Vais para a Segurança Máxima por fazer burrices de viciada, acabas dentro de um armário a chupar a pila a um agente por uma dose e percebes que estás desesperadamente apaixonada por uma mulher incrível, doida e linda, que nunca corresponderá ao teu amor.
Şuna bakın, kadın kedisine mayo giydirmiş.
Vejam esta mulher, vestiu um fato de banho ao gato.
Sadece kadın gardiyan nasıl?
E se tivéssemos só guardas femininas?
Josephine'in sert ve çetin bir kadın olduğunu söylerler.
Disseram-nos que a tia Josephine é forte e formidável.
İster inanın ister inanmayın, eskiden sert ve çetin bir kadındım.
Acreditem ou não, eu era uma mulher forte e formidável.
"Gittikten sonra atlar, kilitlenmez ahırlar" ifadesi, benim için çok önemli bir kadının en sevdiği ifadeydi, üzerinden atlar geçtikten sonra bile.
A expressão "Não podes trancar o estábulo depois de os cavalos fugirem" era a preferida de uma mulher muito importante para mim, mesmo depois de ter sido espezinhada.
Aşırı sıradışı bir kadınsınız.
É uma mulher bastante incomum.
1960'larda, kadınların zevk için cinsel ilişkiye girmesine olanak tanıyan cinsel devrim denen sosyal bir hareket yaşandı.
Nos anos 60, houve um movimento social chamado revolução sexual onde as mulheres podiam ter sexo por prazer.
Kendisi aslen süper kahraman olan bir kadından daha iyi iş çıkarabileceklerini sanan küçük erkek çocuklarını.
Rapazinhos que acham que podem, na verdade, fazer melhor trabalho do que a mulher que tem mesmo os superpoderes.
Aslında bu kadınların erkeklerde sevdiği davranışlardan biri.
Isso é uma coisa que, na verdade, as mulheres gostam nos homens.
O kadın kötü haber demek.
- em National City. - Esta mulher é má notícia.
Aslında dünyada kadının kadını sevmesini herkes desteklemiyor.
Bem, na Terra, nem todos apoiam - mulheres a namorar mulheres.
Bu kadar güçlü, bağımsız, güzel, cesur hiçbir kadın yok.
Nenhuma mulher tão forte, independente ou tão bonita, corajosa ou ousada...
Yardıma muhtaç bir kadın değilim ben!
Não sou nenhuma donzela em apuros.
Yettin artık edepsiz kadın!
Já chega... sua mulher desagradável.
Alex, sen bana Sevgililer Günü'nü sevdirebilecek tek kadınsın.
Alex, és a única mulher que me faria gostar do Dia de São Valentim.
Geleceği etkileme gücü olan mistik kadın var ya?
Mulheres místicas com o poder de influenciar o futuro?
Kadın sen canavarsın.
Mulher, és uma Mulher-Hulk.
Ya da bu muhtemelen seninle oynamasını bilen bir kadının başka bir üç kağıdı olmasın?
Ou isto poderá ser outra vigarice de uma mulher que sabe como manipulá-lo?
O kadın başıma gelen en iyi şey.
Mãe, aquela mulher foi a melhor coisa que me aconteceu.
Eğer geri dönmesem, annem sevdiğim kadını öldürebilirdi.
Se eu não tivesse regressado, a mãe teria assassinado a mulher que amo.
- Ray görüşü olan bir kadınım.
Sou uma mulher com visão raios-X.
Bilir misin söyledikleri şey doğru. Her başarılı erkeğin arkasında güçlü bir kadın vardır.
Sabe, é verdade quando dizem que por detrás de um grande homem está uma grande mulher.
Açıkçası, o kadın, saldırganlardan çok Guardian'dan daha fazla korktu.
Honestamente, aquela mulher tinha mais medo do "Guardião" do que dos seus agressores.
Ona kadın denilecek, çünkü o adamdan alındı.
Por conseguinte, o homem a tomará como sua mulher.
June Osborn diye bir kadın tanıyor musun?
Conhece uma mulher chamada June Osborn?
Kadınların girmesi yasak.
As mulheres não são permitidas.
- O kadın.
Aquela mulher...
kadınım 29
kadınlar 410
kadınları 28
kadınların 29
kadınlara 22
kadının 24
kadını 18
kadın yok 19
kadın mı 89
kadın değil 18
kadınlar 410
kadınları 28
kadınların 29
kadınlara 22
kadının 24
kadını 18
kadın yok 19
kadın mı 89
kadın değil 18