Kanun translate Portuguese
3,776 parallel translation
Kanuna karşı geldim ve kanun kazandı.
Combati a lei e ela levou a melhor Combati a lei e ela levou a melhor
Kanuna karşı geldim ve kanun kazandı.
Combati a lei e ela levou a melhor
Christmas... Kılkuyruk vurmanın kanun dışı olduğunu biliyordun.
Christmas, sabias que foste contra a lei de caçar pato no verão?
Biz parayı, aldığımızı ödemek için alıyoruz ve hiçbir kanun yok ki... sadece 10 senti sonra ödemek diyorum.
Temos dinheiro para pagar e não há nenhuma lei... Só quero 10 cêntimos de cimento.
Güç kaldırıldı.. kanun getirildi
"O poder impulsiona-o para a frente? Diminua o poder."
Kanun gözünde birer suçlular.
Aos olhos da lei, são criminosos.
Ne zamandan beri kanun kaçaklarını geri çeviriyoruz?
Desde quando recusamos abrigo a fora-da-lei?
Daha da suçlu olmadan bir kanun adamıyla konuşmalarına dikkat etsen iyi olur.
Ei, ainda sou polícia. Então, olha a boca antes que ponhas mais acusações na tua lista.
- Kanun adamlarına hapishanede ne olur biliyorsun.
Sabe o que eles fazem a ex-delegados na prisão?
Bu adam bir kanun kaçağıdır.
Este homem é um fugitivo da lei.
Senin bir kanun kaçağı olduğunu asla unutmamalıyım.
Devo lembrar-me de nunca me esquecer que és um criminoso.
Bizler kanun adamıyız.
Somos guardiões da lei.
Görüyorsun Pala adalet ve kanun her zaman aynı şey demek olmuyor.
Vês, Machete, a justiça e a lei nem sempre são a mesma coisa.
- Kanun bu. Cezası 500.000 rupiah.
Pagas uma multa 500,000 Rupias.
Sorulması gerek en sorular yargıya dışarıda kalma seçeneğinin neden verildiği ve neden kanun uygulayıcıların katılımının şart k oşulmadığı.
As questões que as pessoas devem fazer são : Porque permitiram às jurisdições entrarem em todo este processo? E porque não é obrigatório todos os organismos legais participarem?
Ama kanun adamları en doğrusunu bilir.
Mas as autoridades, sabem melhor do que nós.
Kanun adamlarına bir alkış.
Palmas para as autoridades.
Hong Kong polis gücü kanun ve düzen tarafından güvenli toplumu garanti eder.
A polícia de Hong Kong assegura uma sociedade segura e estável mantendo a lei e a ordem.
Ben kanun değilim, Kontes.
Não sou a lei, Condessa.
Hükümetin kanun gündemini biliyor olmalısınız neyin ilk sırada olduğunu.
Deve conhecer a agenda legislativa da administração, - o que virá primeiro.
Yapamaz tabii ; çünkü bir kanun kaçağı.
Não, não é, porque é um fora-da-lei!
Hem Joker hem de birçok polisi hastanelik eden Batman şu anda kanun kaçağı durumundalar.
Tanto o Joker como o Batman... que hospitalizaram dezenas de policias... agora são fugitivos da lei.
Validen bu tehlikeli kanun kaçağını avlamak üzere eyalet polisini Gotham Belediyesi'nin emrine vermesini rica ettim.
Pedi ao Governador... para deixar a polícia de estado ao dispor de Gotham, para caçar este perigoso fugitivo.
Bu gece kanun biziz.
Esta noite, nós somos a Lei.
Bu gece kanun benim.
Esta noite, eu sou a Lei.
Eski bir suçlunun bir kanun adamına kiralaması biraz garip görünüyor.
Parece estranho um Ex vigarista alugar um quarto a um polícia.
Kanun böyle.
É a lei.
Eğer kanun, oğluma karşıdan karşıya geçmek için doğru yerleri söylemediğim için beni suçlu bulursa,... o zaman beni de alıp götürmelerine izin vereceğim!
E se a lei diz que também sou culpado, por não lhe dizer para atravessar a estrada nos sítios certos, então, que me levem também!
Kanun Koyucu'dan bahsediyor.
Ele fala do Legislador.
Kimse Kanun Koyucu'yu görmeyi talep edemez.
Ninguém pede para ver o Legislador.
Kanun Koyucu seni çağırıyor.
O Legislador vai receber-te.
Hükümetin üst düzey kanun adamıyım.
Um Oficial de Justiça do Governo.
Ve yine de bu suç kanun kitabında mevcut.
Mas a lei ainda está nos livros.
Bob'a söyle, bu kanun tasarısını meclise götürmek için tarih belirlediğinde Başkan'la bir toplantı ayarlarım.
Diz ao Bob que agendo a reunião com o Presidente, quando ele marcar a data para apresentar a reforma.
Sen her şeyden önce bir kanun adamısın.
É um homem da lei antes de tudo.
Yani bay kanun adamı yardımımıza muhtaç öyle mi?
Então... O Sr. da Lei e Ordem precisa da nossa ajuda.
Ne bir federal şerif geldi, ne de herhangi bir kanun adamı.
Nem os federais, nem qualquer tipo de lei.
Kadınlar kanun adamlarının zaafıdır, o kadın senin sonun olacak.
A mulher do xerife, ela irá ser o teu fim.
Kanun adamının zaafı, kız dikkatini dağıtıyor.
A mulher do xerife, ela é uma distracção.
Sen şeytanın kanun kaçağısın.
És o meu fora da lei do inferno.
Üstsüz protestocular, kanun yapıcılarının üstsüzlere karşı olan yasayı feshetmeleri için protesto yapıyor.
Protestantes em topless exigem que os legisladores vetem os regulamentos contra o uso de topless.
TOWN KANUN OLMADAN
A ÚLTIMA DEFESA
Bu onların emri. Kanun böyle.
São eles que estão no comando.
Şuraya bak, kader bir çift kurnaz kanun kaçağını bir araya getirmiş.
Olha para nós, duas bandidas ardilosas reunidas pelo destino.
Bu yüzden onlar da kasaba meclisinde uyulması zorunlu bir kanun hazırladılar.
Então, colocaram as vacinações obrigatórias nas Diretrizes.
Bu ülkede artık etkili bir kanun yok. Benzin istasyonu soyunca 5 yıl yiyorsun.
Não há leis a sério neste país, apanhas cinco anos por roubar uma bomba de gasolina.
Bütün kızların Edepsiz Dansı görmesinin bir çeşit kanun olduğunu sanıyordum.
Pensei que, por lei, todas as miúdas vissem o Dança Comigo.
Yani kanun adamlarını avcumun içine mi almalıyım.
Então devo lidar com o Homem com as próprias mãos?
Herhangi bir kesimin insanlığını hiçe sayan kanunlar kanun değildir.
Leis que nos permitam considerar outros como nossos inferiores não são leis.
O halde ben de Medeni Kanun'un 230. maddesi uyarınca istenen şartlara bağlı olarak yargı önünde bütün işlemleri yürürlüğe koyuyorum.
Desta forma, declaro-vos divorciados como disposto no Art. 230 do Código Civil. Ratifico o documento apenso, que será anexado ao pronunciamento... Vou entregar a transcrição...
Başkanın kanun gündemi.
- Da agenda legislativa do Presidente.