English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ K ] / Kiliseye

Kiliseye translate Portuguese

2,880 parallel translation
William'ın kiliseye gidecek kadar iyi olmasını beklemek isteyebilir.
Pode querer esperar até o William estar bem para ir à igreja.
Neden şuradaki kiliseye gidip kimse olayı görmüş mü diye bakmıyorsun?
Porque não vais àquela igreja, perguntar se alguém viu alguma coisa?
Bahse varım diğer medyumlardan bir tanesi çaresizliğini fark etmiş onu kiliseye yollamış parasını almış ve adamı öldürmüşlerdir.
Aposto que um dos dois videntes viu o seu desespero, mandou-o à igreja, roubou o dinheiro e matou-o.
Hatta onu parayı kutsaması için kiliseye bile gönderdim.
Até o mandei à igreja abençoar o dinheiro.
Özellikle o kiliseye göndermek için kim sana para verdi?
Quem lhe pagou para o mandar àquela igreja?
Kiliseye üç otobüs istiyorum.
Quero que ponham três autocarros em frente à igreja.
- Kiliseye.
Para a Igreja.
Ama başarısız bir evlilikten sonra ailesinin evine geri taşındı ve kiliseye.
Mas depois de um mau casamento, ela voltou para a casa dos pais e para a paróquia.
Düzgün birisi, kiliseye gider ailesiyle ve çocuklarla ilgilenir, kameralar onu sever.
E hétero, vai à igreja, têm família, filhos... as camaras adoram-no.
Bazen kiliseye gideriz.
Algumas vezes íamos à igreja.
Linda, yarın kiliseye gitmeden önce buzdolabından çıkarmamı istedi.
Linda quer que eu tire da geladeira
Yarın kiliseye gitmem uygun olur mu?
Achas que não há problema se eu for ao funeral amanhã?
Kiliseye girene dek bir şeyim yoktu. Sonra birdenbire kalbim hızlıca çarpmaya başladı ve nefes alamadım.
Estava bem até entrar na igreja e de repente o meu coração acelerou e não conseguia respirar.
Kiliseye girdiğimde neden saçmaladım peki?
Então porque entrei em pânico quando entrei na igreja?
Galiba niyetin beni kiliseye getirmek.
Parece que está a ver se me convence a ir à missa.
Birinden vaaz dinlemek isteseydim, kiliseye giderdim.
Se eu quisesse um sermão, iria à igreja.
- Kiliseye dua edicem
Vou à igreja, rezar por vós.
- Kiliseye giden biri misin?
- Costumas frequentar a igreja?
- Bekle, kiliseye mi gidiyorsunuz siz?
- O quê, vocês vão à igreja?
- Hâlâ o kiliseye gidiyor musun?
Ainda vai àquela igreja? Sim.
- Kiliseye mi gidiyorsun?
Vai à igreja?
Biliyorum çünkü çocukken, haftada 4 kez kiliseye giderdim.
Porque quando era criança, ia à igreja 4 vezes por semana.
Bana ihtiyacınız olursa, ailemi kiliseye götürüyorum.
Vou a levar a família para a igreja se precisar de mim.
Bu sabah Dul Wycoff'u, kiliseye kadar takip ediyor.
Vai seguir a viúva Wycoff até à igreja.
.. evden kiliseye, kiliseden eve.
Casa e igreja, igreja e casa.
Lütfen kiliseye girip herkesi korkutmayın.
Por favor, não entre nesta igreja e vá aterrorizar toda a gente.
Kiliseye gitmeyi bıraktın mı?
Deixaste de ir à tua igreja.
Kendi dertlerinle boğuşurken, kiliseye gitmek insanın aklına gelmiyor.
Quando estamos na merda, o Sagrado Coração parece distante.
Kendine ve kiliseye yaptığın şey, çok ciddi.
Os problemas que trouxe para ti e para a Igreja são graves.
Onu kiliseye gidip arkadaşların için dua etmesi için etki altına aldım.
Compeli-a a ir à igreja rezar pelos teus amigos.
Kiliseye giden insanların hepsi cennete gittiğinde, dünya nüfusunu arttırmak için geriye bir tek sen ve ben kalacağız.
Quando os fiéis forem ao Céu no fim do mundo, vão sobrar só nós dois para povoar a Terra.
Yani kiliseye gelmemi istemiyorsunuz?
Então não querem que eu vá para a igreja?
Hayır, kiliseye gelmeni elbette istiyoruz.
É claro que queremos que vá.
Kiliseye gelmemi sağlamaya çalışmıyor musunuz?
- Mas não estão tentando?
Kiliseye gelirsen tabi ki hoş olur.
- Pode ir, se quiser.
Pastayı alırsam, kiliseye gelmek için gizli bir anlaşma imzalamış olmuyor muyum?
Se eu aceitar o bolo, não é uma promessa implícita de que eu vá para a igreja?
- Evet, selamsız sabahsız gelip kiliseye götürmeye çalışmakta sakınca görmüyorlar.
Acham que não tem problema em aparecer do nada, para convencê-lo a ir à igreja.
Yatak odamın camı kiliseye bakıyor.
A janela do meu quarto tem vista para a paróquia.
- Kiliseye mi geliyorsun?
- Você veio à igreja?
Buradan kiliseye gidecek kadar iyi hissetmediğini anlıyorum.
Presumo que não esteja bem para ir à igreja hoje.
O zamana kadar kiliseye pek fazla gitmezdim.
Comportei-me melhor desde então.
Üzgünüm rahip, birkaç Pazardır kiliseye gelmediğimi biliyorum.
Lamento, reverendo. Sei que não vou à igreja há alguns domingos.
Artık hiçbir kiliseye gidemezsin.
Tu não podes entrar em nenhuma igreja.
Kiliseye dönemedim.
Eu não consegui voltar a ser cristão.
Benim gelmeni rica ediyorum, lütfen. - Bay Sleater bizi kiliseye götürecek tam bir günah çıkarmaya niyetliyim. - Nereye?
- Gostaria que viesses comigo.
Hemen sokakta manav var. Ve eğer kiliseye giden insanlarsanız?
Têm a frutaria mesmo ao cimo da rua e, se costumam ir à missa...
Ben de kocaman harçlıklar alan ve kiliseye gitmek zorunda olmayan çocukların şanslı olduğunu düşünürdüm.
EU achava que as crianças que tinham uma grande mesada e que nunca iam à igreja, tinham sorte.
Roan, Alex'i kiliseye kadar takip etmiş. Nikita'yla buluşması için yolladığın yere.
O Roan seguiu a Alex até uma igreja onde a mandaste encontrar-se com a Nikita à minha revelia.
Jake Shepherd hayatını değiştiren bir ölüme yakın deneyimden sonra kiliseye katılmış.
Jake Shepherd entrou para a igreja, depois de uma experiência de quase-morte.
SAHTE ELÇİYİ KİLİSEYE GETİR
TRAZ O FALSO PROFETA PARA A IGREJA
Gloria, yetimhanedeki kiliseye girmemiz için ikna etti beni.
A Gloria desafiou-me a entrar na capela do orfanato.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]