English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ K ] / Kokuşmuş

Kokuşmuş translate Portuguese

976 parallel translation
O kokuşmuş yolcu vagonlarına mı bineceğiz?
Viajando nesses transportes pestilentos.
Mani olmazsan bil ki kokuşmuş döneğin tekisin.
Se o fizer, só direi que não é perseverante.
Bu kokuşmuş şehirde görülmemiş bir tuzak bu.
Nunca vi cilada tão bem montada.
Dört bir tarafta, dimdik yukarı çıkan yahut karanlığa doğru inen merdivenler kokuşmuş dar sokaklar bit kaynayan, pislik içindeki üstü kemerli geçitler görürsünüz.
Qualquer lugar que olhar, escadarias sobem íngremes como escadas de mão... ou descendem nos escuros abismos pútridos... e pórticos enlodados,... molhados e piolhentos.
Sen, Frazier'lar ve Keefer'lar... ... ve avcunuzda tuttuğunuz kokuşmuş politikacılar.
Tu e os Fraziers e os Keefers e o resto dos políticos corruptos que tens a comer-te na mão.
Şimdiye kadarki çabalarımızın kokuşmuş yolsuzluk çukuruna korku saldığından kuşkunuz olmasın.
E é claro que os nossos esforços ainda não espalharam medo e pânico no esgoto da corrupção oficial e semi-oficial.
" Bu öğlen, bu kokuşmuş çark bana tatlı... ... bir rüşvet teklifinde bulundu.
" Ainda esta tarde, fui abordado com uma proposta melosa de um suborno oferecido por esse oficialismo corrupto.
Bütün ordunun derdi aynı kokuşmuş giysiler ve dizanteri.
O exército da Confederação sofre todo do mesmo mal : roupa imunda e disenteria.
Bir boşanma mahkemesinde dikilip, onu ele vererek evliliğimizin kokuşmuş bir yalandan ibaret olduğunu itiraf etmektense, her şeyi feda edebileceğimi biliyordu.
Ela sabia que eu sacrificaria tudo para não enfrentar um divórcio e cedi, admitindo que o nosso casamento era uma grande farsa.
Donanma senin kokuşmuş Stolpchensee'ni darmaduman eder ve Unter den Linden'de orduya ben liderlik ederim ve...
A marinha transformará em vapor Stolpchensee, e...
Kokuşmuş küçük vahşiler.
brutais como selvagens.
Gabby Gordon, Burma'daki bütün kokuşmuş nehirleri temizleyen adam.
Gabby Gordon, o tipo que purificou todos os rios fedorentos de Burma.
Kokuşmuş kötülük gibi kokarlar.
O seu cheiro tem a doçura podre da corrupção.
Parayla ilgili her şey! Kokuşmuş olan her şey!
Faz tudo o que lhe cheire a dinheiro!
Bana sakın yaklaşma veya benimle kokuşmuş planlarınla ilgili konuşma.
Nunca mais te aproximes ou fales comigo outra vez acerca dos teus planos podres.
Niçin kokuşmuş hayatıma tekrar girmene izin veriyorum bilmiyorum.
Não sei porque deixo que faças parte da minha vida miserável.
Ona, niçin kokuşmuş hayatına tekrar girmesine izin verdiğini bilmediğini söyledin.
Disseste não saber por que é que ela não saía da tua vida.
Tarihimizin en pis, en kokuşmuş siyasi oluşumu.
É mentira. Eu fui...
Hala o kokuşmuş fıkraya mı gülüyorsun?
Ainda estás a rir da porcaria da anedota?
Sana kokuşmuş bir rozet göstermek zorunda değiliz.
Não temos de lhe mostrar distintivos.
Annemin adını o kokuşmuş ağzına almana müsade etmem.
Não quero ouvir o nome da minha mãe na tua boca suja.
Bu kokuşmuş şehirde iyi davranan tek kişi sendin.
És a única pessoa nesta maldita cidade que foi boa para mim.
Onbir kokuşmuş dolarla değil.
Não com 11 miseráveis dolares.
Kokuşmuş herif!
Seu nojento!
Baksana, umarım kokuşmus bir ofiste eski püskü bir çantayla kokuşmuş bir avukat olmayı istemiyorsun, değil mi Joey?
Não queres ser a porcaria de um advogado com uma porcaria de mala na porcaria de um escritório, pois não, Joey?
Kokuşmuş mahkumlara iyi kalpli hemşireler.
Amas-de-leite para prisioneiros pútridos.
İğrenç, kokuşmuş para.
Pro maldito dinheiro.
Şunu aklında tut, bayım... kanımca sen hala kokuşmuş birisin.
Vamos esclarecer uma coisa, cá por mim, você ainda tresanda.
Bu kokuşmuş lokantada oturarak Phoenix'e asla varamayız!
Nunca mais chegaremos a Phoenix... se ficarmos sentados nesta espelunca.
Bekle! Ben bu kokuşmuş lokantanın sahibiyim.
Acontece que eu sou a dona desta espelunca!
Kahrolası kokuşmuş bir buffalo derisi.
Tudo pela pele de um maldito búfalo.
Senin de diğer kokuşmuş bufflo avcılarından farkın yok.
És igual a todos os malditos caçadores de búfalos!
Tıpkı kokuşmuş bir buffalo gibi.
Cheira como um búfalo fedorento.
Gözleri olmayan, kokuşmuş ağızlı bir tilki.
Uma raposa sem olhos e com um buraco podre no lugar da boca.
Büsbütün zavallı, kokuşmuş yalanlar.
Uma mentira infeliz e podre a tempo inteiro.
Tanrı'nın yaratmış olduğu her yaratığı gördüm. Ama senden daha kaba, daha kokuşmuş, ödlek, iki yüzlü birini görmedim!
Então digo-lhe que nunca vi nem mesmo um animal agir assim... nunca vi um hipócrita mais frio, perverso e... covarde do que você.
İçinde bir tane kokuşmuş muhafızla!
O raio de um guarda!
- Kokuşmuş domuzlar!
- Aqueles porcos imundos!
Bu kokuşmuş ülkede, gündüzleri kavurur, geceleri ise dondurur.
Nesta terra maldita, você frita de dia e congela à noite.
Kokuşmuş giysileri yakın. Yakın onları.
Queimem essas roupas sujas.
İnsan ırkı kokuşmuş. Bu konunun uzmanı benim.
A espécie humana é um nojo, e eu sei bem o que digo.
Kokuşmuş dünyanın sorunu da bu işte.
É o problema deste mundo fedorento.
- Bu parfum! O kokuşmuş gibi...
- Esse perfume cheira A...
- Bu saha kokuşmuş hem ekonomik hem de sosyal yönden. Bu yüzden bırakıyorum.
- A caça é horrível... tanto económica como socialmente, e vou-me deixar dela.
Markinin rezil tabiatı ve kokuşmuş dili karısını erkenden mezara göndermişti.
O mau feitio e as palavras amargas do marquês enterraram a sua esposa.
Emil Hahn, kendi içindeki şeytan yüzünden.. .. çürümüş, kokuşmuş bağnaz.
Emil Hahn... o descomposto, corrupto fanático... obcecado pelo demónio dentro de si.
Bütün bu laflardan, anitlardan, bu kokusmus gösteriden.
Para longe das palavras, monumentos, a podridäo toda.
Çocugun, benim ve Taylor hakkinda, yolsuzluk hakkinda... eyaletimdeki kokusmus rüsvet olaylari hakkinda söyledikleri dogrudur!
Tudo o que o rapaz disse sobre mim o Taylor e os fundos e corrupçäo podre no meu estado é verdade!
- Genelde, "Kokusmus" derlerdi.
- Geralmente, era o "Fedorento."
Seni kokuşmuş.
- Fui eu que a comprei.
Adi, kokuşmuş, miskin herif!
ladrão

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]