Kristen translate Portuguese
717 parallel translation
Kristen, benimle tartışma.
Kristen, não comeces.
Kristen.
Kristen.
- Kristen Parker.
- Kristen Parker.
Kristen, sana yardım etmek istiyoruz!
Kristen, nós queremos ajudar-te!
Kristen, bırak o neşteri.
Kristen, larga o bisturi.
Bayan Parker, Kristen farklı davranışlar sergiliyor muydu?
Mrs. Parker, a Kristen estava a agir de modo estranho?
Tuhaflık Kristen'in uzmanlık alanıdır.
Kristen especializou-se em estranhezas.
Diğer çocuklar da işin içinde, sadece Kristen değil.
Outras pessoas estão envolvidas, não apenas a Kristen.
Bizi dışarı çıkar Kristen!
Faz-nos voltar, Kristen!
Phillip ve Kincaid ile zaten tanışmıştın ve elbette Kristen'le de.
Tu já conheceste Phillip e Kincaid... e, claro, Kristen.
Anahtar Kristen.
Kristen é a chave.
Bizi oraya götür, Kristen.
Leva-nos lá, Kristen.
Bir şeyler dene Kristen.
Tenta alguma coisa, Kristen.
Sen hasta bir kızsın, Kristen.
És uma miuda doente, Kristen.
Kristen çok kötü bir kriz geçirdi.
Kristen teve um ataque.
Simms, Kristen'i gece için sessiz odaya koymuş.
Simms pôs a Kristen na solitária esta noite.
Kristen'e ulaşmalıyım.
Eu tenho que chegar até Kristen.
Max, Kristen'i görmeliyim.
Max, eu preciso ver a Kristen.
Kimse Kristen'i görmeyecek, özellikle de sen.
Ninguém vê a Kristen, especialmente tu.
Kristen ne olacak?
E a Kristen?
Kristen de giriyor.
Kristen vai entrar, com ou sem nós.
Kendinizi orada Kristen'le hayal edin.
Imaginem-se lá com a Kristen.
Kahretsin Kristen, her şeyi mahvettin!
Que merda, Kristen, estragaste tudo!
Kristen, bizi çıkarabilir misin?
Kristen, podes tirar-nos daqui?
Sakin ol, Kristen.
Acalme-te, Kristen.
Ah, hayır, Kristen, yine mi?
Ah, merda, Kristen! Outra vez não!
Selam, Kristen.
Olá, Kristen.
Kristen, Freddy döndü!
Kristen, Freddy voltou!
Kristen!
Kristen!
Kristen kendini pek iyi hissetmiyordu.
A Kristen não se estava a sentir muito bem.
Kristen, ne oldu?
Kristen, o que aconteceu?
Kristen, çık şu kahrolası evden!
Kristen, afasta-te dessa casa!
Bak, Kristen, üzgünüm.
Kristen, lamento!
Kristen, neden şu küçük... arkadaşlarından birini çağırmıyorsun?
Kristen, porque é que tu não... chamas um dos teus amiguinhos?
Kristen onun evine gitmeliyiz!
Kristen! Temos que ir a casa dela!
Kristen'dan yeterince dinledim, kes artık.
Já ouvi tudo que tinha que ouvir da Kris, por isso pára!
Sheila'yı ben içeri çektim, aynı Kristen'in beni çektiği gibi.
Eu trouxe Sheila ao meu sonho, como Kristen fez comigo.
Bence gerçekten Kristen'ın hikayesi onu etkiliyor.
Realmente acho que as fantasias de Kristen estão-lhe a afectar a sério.
Kristen, Freddy'i öldürenlerden geriye kalan son çocuktu.
Kristen era a última filha dos pais que mataram Freddy.
Sürekli Kristen'i düşünüyorum.
Estou sempre a pensar na Kristem também.
Son üç aydır yaptığım her şeyi başka bir şeyden korktuğum için yaptım.
Olhe, Kristen tudo o que fiz nesses três meses foi por medo de alguma coisa.
- Eden Brent, Kristen.
- Eden Brent, a Kristen...
Kristen, Kristen, keşke insanlar hafızanın gücü ile lanetlenmiş olmasalardı.
" Oh, Kristen, se a humanidade não fosse amaldiçoada com o poder da memória.
PBS hattında olduğum için Kristen'den gelen bir teşekkür kartıydı.
Era um cartão de agradecimento da Kristin por eu estar a ajudar na angariação para a PBS.
Neyse, Kristen buna üzüldü ve bana bir iylik yapmanı istiyorum.
Seja como for, ela está um bocado chateada com a história, e eu preciso que me faças um favor.
Adım Kristen.
O meu nome é Kristen.
Sen misin?
Kristen! És tu?
Buradaysan, senin kıçını yere sereceğim!
Kristen! Se estiveres aqui, levas um chuto no rabo!
Sen de gelsene, Krissie.
Kristen, venha cá.
- Neyi ne yapıyorum, Kristen? - Malı ne yapıyorsun?
Que diabos, o quê?
Savcılık Kristen Cates'i çağırıyor.
A promotoria chama Kristen Cates.