Kârımın translate Portuguese
148 parallel translation
"Size 10,000 dolar ve Kârımın % 50'sini borçluyum."
"Pagaré $ 10.000 e 50 % % dos lucros."
Beni, kârımın % 15'ini onlara vermeyi kabul etmeye zorladıktan sonra gittiler.
E depois eles foram-se embora sem mais nem menos? Sim, depois de me forçarem a concordar dar-lhes 15 % dos meus lucros.
Bu yaptığın yanına kâr kalmayacak, anladın mı?
- Não, não te deixo ir. - Já percebeste que não te deixo ir?
Buraya nasıl Gestapo gibi girebilirsiniz.... Çünkü bu yaptıklarının yanlarına kâr kalmaması lazım!
Como pode chegar aqui, no meio da noite, como se fosse a Gestapo...
Servete! Umarım kârınız da iyi olur.
Suponho que o retorno será bom.
Kârın ne kadar olabileceğini bilmiyorum... tam olarak ne kadar harcadığımızı da, fakat olay şu.
Se vai alcançar os custos, ou não. Só sei que está a acontecer.
Önümüzdeki bir yıldan daha kısa bir süre içinde, net kârımızın 45 milyon dolara kadar çıkacağını tahmin ediyorum.
Espero um fluxo de caixa positivo de 45 milhões para todo o complexo, alcançável neste ano fiscal, um ano antes do previsto.
Galiba 1975 yılında yaptığımız kârın, yılın başında yaptığımız kâra bölünmesi baz alınıyor. Maaşının % 50'sine, yılın başında yaptığımız kârın % 25'i ilave ediliyor ve sözleşmenin bitiş tarihiyle çarpılıyor.
Assim de repente, acho que foi baseado num múltiplo dos ganhos de 1975, num período base, que eu acho que foi de 50 % de salário, mais 25 % do lucro do primeiro ano, multiplicado pela parte não-expirada do contrato.
Başarılı olursa, kârını bana ödeyecek ve paramı alacağım.
Se ele for bem sucedido, pagar-me-á os juros... e reembolsar-me-á.
Ya bizim için ne var? Haklısın. Bizi kârına ortak etmeyen bir adam için neden kahvaltı hazırlayacakmışım ki?
Não me recordo do nome dela mas os miúdos chamam-na de "mãe".
Genelde kazanan takım kâr oranlarını elinde tutar.
E geralmente quem está a ganhar até ultrapassa o placar das apostas.
Quark bizim maaşımızı bahane edip sadece kendi kârını arttırmak için Arınma Ritüeli'ni kullanıyor.
O Quark está a usar o Ritual de Purificação para aumentar os lucros às nossas custas.
Kârını mı?
Os seus lucros.
Anladığım kadarıyla onunla yüzleşmekten kaçınma arzunuza rağmen, yaptıklarının yanına kâr kalmasını da istemiyorsunuz, Kendinizi bizim ellerimize bırakın.
Eu pressinto, apesar de querer evitar confrontos que não quer que ele se safe com isto. Ponha-se nas nossas mãos.
- Siz ölümden ve acı çekmeden kâr mı çıkarttınız?
Fez lucro com mortes e sofrimento?
Kendi meyvelerimizi kendimiz yetiştirip onları burada işliyoruz ve kârımızın yarısını savaş yetimlerine veriyoruz.
Plantamos os nossos legumes e processamo-los aqui. E damos metade dos lucros aos órfãos de guerra.
8 dolarlık ıstakoz aldım ki 80 dolarlık kadar büyütüp kârını yiyebileyim.
Compro uma lagosta de oito dólares, transformo-a numa lagosta de 80 dólares e como os lucros.
Kâr mı yaptın?
Tiveste lucro?
Teknik olarak kâr paylaşımını, tek taraflı olarak, yeniden ayarladım diyebiliriz.
Digamos que fiz um reajuste unilateral de dividendos.
- Fark etmez. Biri bana gelip de garajıma yasa dışı mallarını koymak istediğini söylerse o kişi ya en yakın dostumdur ya da benim de bir kârım olacaktır.
Se alguém me pede para guardar coisas ilegais na minha garagem, é porque é meu melhor amigo ou eu ganho algo com isso.
Sanırım birkaç Ferengi arkadaşınız Yüzbaşı Barclay'in yaptığı işten kâr etmenin bir yolunu buldular.
Acredito que alguns de seus amigos Ferengi encontraram uma forma de lucrar com o trabalho do Tenente Barcklay.
Senden para bile almayacağım. Yaratıcılığın ölümünden kâr etmeyeceğim.
Eu não vou lucrar com a morte da criatividade.
Ben bu makinenin yarım kârını aldım, tamam mı?
Então, eu comprei metade desta máquina, ok?
Kâr ile zararın eşitlenmesi iyi bir iş değildir. Ayrıca, dostlarına içki verirken binlerce dolar zarar getirdikten sonra, ortağımın...
Uma sociedade a meias não é o meu ideal de um bom modelo empresarial, e duvido do discernimento de um sócio que causa milhares de dólares de prejuízo...
Güney Amerika yolunu yarılamıştım ama bu yaptığının yanına kâr kalmasına izin veremezdim. Çünkü biz kardeşiz ve az da olsa birbirimizi seviyoruz.
Estava a caminho da América do Sul, mas não pude deixar que te escapasses, somos irmãos e até gostamos um do outro.
Yayından sonra dağıtım işi garantilenirse bunun karşılığında İnanç Mirası Yardım Fonu'na kârın % 5'ini vermeye hazırız.
Em troca, pretendemos dar a Faith Heritage Charities 5 %... dos lucros brutos caso a distribuição seja assegurada... pela vossa difusão televisiva.
Sizinle bu marjı bölüşelim. 30'un yarısını kâr olarak ben alacağım,..
Dividirei a diferença consigo. Metade dessa margem é o meu lucro, e a outra metade é o seu desconto.
İlk kara kadar kârımızın % 50'sini alıyor.
Metade do lucro é dele até nevar.
500'ü geri alacağım... Sizde kârı alacaksınız.
Fico com os £ 500 de volta, vocês só ficam com o lucro.
- Kârınızın % 25'ini alırım.
Pego 25 % do seu lucro.
Bundan sonra isteyen hissedarlar hibe senetlerini nakde çevirebilir ve kendi kâr paylarını alabilirler. Hibe senetlerinizi alır mısınız? Mark?
e distribuído o lucro podemos pegar seus dados, Mark?
Ama arkadaşımın işi uçuşa geçti. Oradan elde ettiğim kârı başka bir şirketi satın almak için kullandım.
Mas a empresa do meu amigo vingou e apliquei os lucros que ela me deu para adquirir outra empresa, e depois outra.
- Bu yanına kâr kalır mı sandın? !
- Achas que te safas?
Böylece Kârımızın % 100'ünün hisse sahiplerine dağıtıldığını açıklıyorum.
Por isso eu anuncio um dividendo de 100 %.. ... para todos os nossos acionistas.
Yılın üçüncü çeyreğindeki kârımız % 17 artmış olmalı.
Portanto os lucros do terceiro trimestre deverão subir 17 %.
Deb'in bunu yapacağına ve senin de yanına kâr kalsın diye ona yardım edeceğine inanamıyorum.
Não posso crer que a Deb o tenha feito... e que a tenhas ajudado a safar-se com isso.
Bir doktorla arkadaşlık ettiğimi görürlerse, şu kadarını söyleyeyim, depodan yağmaladığımız protezlerin kârından payıma düşeni alamam.
Se me apanham com confianças com um médico, não vou receber a minha parte das próteses que gamámos do armazém.
Bir zamanlar ben de hırsın iyi bir şey olduğunu sanırdım. İnsana, çaba göstermesinde yardımcı olduğunu kendisine en küçük şanslardan bile kâr sağlayacağını düşünürdüm.
Eu achava que ambição fosse bom... pois faria vocês se dedicarem... e aproveitarem as chances que têm.
Eğer kenarlarını biraz kazırsanız yatırımınızdan çok büyük kâr edersiniz.
Então se limares as arestas um pouquinho consegues um bom retorno do teu investimento
Sana da harçlıklarımı ve dükkânın haftalık kârının büyük bir yüzdesini öneriyorum.
Depois, estou disposto a dar-lhe a minha semanada e uma percentagem do lucro da loja numa base semanal.
... yan ücretlerle kendi 20 dolarımı karşılamayıncaya kadar beni soymanın bankasının kâr marjını arttıracağını düşündü.
até não poder sacar meus próprios US $ 20,
Ama ikimizin arasındaki tek fark, ben zararın neresinden dönülse kâr olacağını bilecek kadar akıllıydım.
A única diferença entre nós dois, é que eu fui inteligente o suficiente para saber que nunca é tarde para se recuperar.
Bunun yanına kâr kalacağını mı düşünüyorsun?
E tu achas que te podes safar disto?
Ama asıI rahatsız eden şey, benim çocukların sağIığını kâr elde etmek için tehlikeye attığımı ima etmesiydi.
O que é perturbador é ela insinuar que prejudicaria a saúde de crianças pelo lucro.
Evet, bakalım..... tüccarlara kışlık yiyecek depolarından sattığınız yiyeceklerden kazanacağınız kâr size 6 penide yarım peni getirecektir.
Sim. Bem, ah... Com o dinheiro que conseguir ao vender os estoques de inverno para os mercadores, voltará a ter lucro novamente em...
Alison, ölümünden kâr sağlayacak birilerinin varlığını biliyor muydu? Bay Castle, ben zengin olabilirim ama kızım değildi.
Sr. Castle, posso ser rico, mas a minha filha não era.
Seyyar doktor mu? Evet. İşi bulduktan sonra ameliyat odalarını kullandığım yere kârımdan yüzde 10 veriyorum.
Sim, procuro um consultório e pago 10 por cento dos meus lucros para usar as salas de cirurgia deles.
Kutsal mekanımızın, bu tarz bir kâr amacı için kullanılması çok kötü değil mi?
Não é terrível que os nossos locais sagrados sejam usados em negócios lucrativos?
Ve sözcüklerimin kârını oradaki tuhaf sakallı şey alıyor. İmzam ve tatlı anılarım.
Sim, e no entanto é ali o barbudo que lucra com as minha palavras, o meu autógrafo e as minhas memórias da doce e talentosa Kelly.
Sanırım, yaptığın yanına kâr kaldı denebilir.
Podemos dizer que te safaste com o que fizeste.
Yaptıkların yanına kâr kalır mı sanıyorsun?
- De A para B e de B para C... - Você acha que vai se safar disso?
karımın 27
karım 448
karıma 23
karımı 36
karım yok 16
karım ve ben 25
karım nerede 56
karım öldü 19
karım mı 39
karım 448
karıma 23
karımı 36
karım yok 16
karım ve ben 25
karım nerede 56
karım öldü 19
karım mı 39