Karım yok translate Portuguese
555 parallel translation
Hayır, karım yok.
Não, não sou casado.
- Bunda bir çıkarım yok.
- Não tenho nenhum interesse nisto.
Benim karım yok!
Não tenho esposa!
Benim karım yok.
Não sou casado.
Benim karım yok.
Eu não tenho esposa.
Çıkarım yok, Sarita.
- Não lucro nada, Sarita.
Şimdi buradayım, yalnızım, çocuğum yok, karım yok..
Olho para trás, e nem mulher nem filhos.
Artık karım yok, boşandık.
A esposa não está.
Karım yok, çocuklarım yok.
Não tenho mulher nem filhos.
Karım için ev ya da yuvanın önemi yok. O savaşla evlenmeyi tercih ederdi. Öyle değil mi hayatım?
Não há lugar em casa para minha esposa ela preferiu casar com a guerra.
İstediğimi yaparım hayatıma karışmaya hakkınız yok.
É minha vida e vou viver a a minha maneira.
Ben burada, karım da Paris'te iken yaşamamın imkanı yok.
Já viu, a minha mulher em Paris, eu aqui.
Karımı gördün mü Andre? Ortalarda yok.
Não viu a minha mulher?
Onlara "karım" dediğimde, "Kimsenin böyle karısı yok." derlerdi.
Quando lhes contei que eras minha mulher, a resposta foi "ninguém tem uma mulher assim".
Benim karım falan yok.
Eu não tenho mulher.
Sizin için çok tatsız bir durum, farkındayım. Sizi bu işe karıştırdığım için üzgünüm... ama başka şansım yok.
Eu sei que seria um caso complicado para si... e lamento que tenha de passar por isso, mas não tenho outra escolha.
Kan davası başlatmanızla benim ilgim yok, bu işe karışmayacağım.
Não causei as vossas querelas e não me vou envolver.
Üzgünüm ki, evimizde telefon gibi bir imkan da yok. Olsaydı, karım ilacı size getirmek için, elinden geleni yapardı.
Infelizmente, não temos telefone em casa, caso contrário, a minha esposa teria muito gosto em trazer o remédio.
Evet, kayıtlardan adresini çıkarırım, elbette, fakat korkarım Kont hakkında bildiğim başkaca fazla bir şey yok.
Sim, posso ir buscar a morada aos nossos registos, mas não sei muito mais sobre o Conde.
Şey, bu demek değildir ki, rastlantı diye bir şey yok. Joe, sana bazan yaptığım gibi eski çantaları karıştırırken buna rastladığımı söyleseydim, ne derdin?
Joe, o que diria se eu lhe dissesse que encontrei isto quando revia uma série de casos antigos?
Karımın ailesi yok. Onun işleri ile biri ilgilenmeli.
Os parentes da minha mulher já faleceram, alguém tem de cuidar dos seus interesses.
Karışma, sana ihtiyacımız yok.
Não te metas. Não precisamos de ti.
İyi ki o kadar karışık bir yapım yok.
Não sou tão complexo, felizmente.
Aktörler karışıktır. Onlara saygım yok.
- Desprezo os actores.
Senin bodrumunda yarım zekalı bir şey kilitli değil ve merak edecek bir karın da yok.
Você não tem nenhum louco trancado no seu sótão... nem uma mulher para se preocupar.
Erkekleri hayatınızdan çıkarıp kendinizi yalnızlaştırmanız... insanı yok sayan eskizlerinizdeki kararlılığınızdan mı kaynaklanıyor?
Você se isola aqui para eliminar o homem da sua vida assim como o eliminou dos seus esboços?
Benim karım kızıl. 20 senelik bir kaybedeni dinle : kızıl yok.
Duvido muito. Casei com uma. Aceita um conselho de um perdedor por 20 anos.
Bak, benim karım yok, çocuklarım da.
nem filhos.
- Yok, karım! Elbette, siz!
- A minha mulher é que não é.
bunca tehlike ve serüven yeter artık durulup evlenme zamanı... karım dikiş dikip bana yemekler yapar hep hizmetime koşar... sonra kafamı şişirip dır dır eder hababam azarlar... sürekli para ister hayatı bana dar eder... en iyisi bu konuyu bir daha düşüneyim... evlilik hayatı benim neyime gözüme uyku girer hiç değilse... dünyada hiç kimsem yok ama artık birileri olmalı... acaba nasıl dost kazanıp insanları etkileyebilirim?
com tantas penas dores é melhor assentar e ter uma mulher que cozinhe e cosa as meias e faça tudo o que eu pedir que me aborreça e repreenda o dinheiro que ela gastava e a tristeza que me dava o melhor é pensar nisto outra vez podem ficar lá com a mulher que eu prefiro descansar só no mundo sem ninguém é melhor começar já como se fazem amigos e se movem influências?
Annem yok, karım da yok.
Nada de mãe, nada de mulher.
Bir gezegen nasıl evrim geçirirse geçirsin, karışmaya hakkımız yok.
Não temos o direito, nem a sabedoria para interferir, seja qual for a evolução.
- Yok canım, karıştırdım sanırım.
- Acho que me enganei.
- Karılarımız yok mu? - Yok.
- Não são as nossas mulheres?
Elbette karımın arabasının hiçbir özelliği yok. Sadece yolculuk için.
O da minha mulher não é nada de especial.
Yani karım yok.
Eu não tenho uma esposa.
Flo, kimsenin benim içim konuşma yapmasına ihtiyacım yok. O yüzden, şakalarına beni karıştırmazsan çok sevinirim.
Flo, não preciso que ninguém faça discursos por mim, por isso, agradecia que não me incluísses nas tuas piadas, está bem?
Karım, kalorifer boruları sandı ama yıllardır hiç buhar yok.
A minha mulher julgava que era a canalização do aquecimento... mas não há vapor neles há anos.
Pekâlâ, çocuklar. Karışık taktikler için zamanımız yok.
Não temos tempo para criar estratégias complicadas.
Yok, karım alarmı... bakar mısınız? Evet?
- Não, a minha mulher deixou...
Yok, ben tek doktorum. Karım da ayrı doktor.
Eu sou médico e a minha mulher é médica.
- Gözetlememe gerek yok. Bir partideydim ve bir adam, karımın yazdığı kitaptan bir bölüm okuduğunu söyledi.
Fui a uma festa e um tipo disse-me que tinha lido um dos primeiros capítulos do livro da minha mulher e que era "escaldante".
Bunların hiç önemi yok. Karım olacağını söyle!
Nada disso importa, diga que será minha mulher.
Karımın büyücülüğe ve vuduya olan ani ilgisiyle bir alakan yok, değil mi? Katiyen yok.
Não terás nada a ver com o seu repentino interesse por bruxaria e vudu?
Hayır Mösyö Poirot. Ben sevgili karım kadar şanslı değilim. Kesinlikle hiçbir tanığım yok.
Sr. Poirot, ao contrário da minha mulher, eu não tenho sorte de ter algum álibi.
"Karım benimle sevişmeyecek, çünkü param yok." diye düşünüyor.
A minha mulher não vai querer fazer amor porque não tenho dinheiro ".
Oo yok o benim karım değil.
Ela não é minha mulher.
- Beni doğrulamana ihtiyacım yok! Çıkarın şu orospu çocuğunu raydan!
Não me precisas de dizer se estou certo.
Bak, seni bu işe karıştırmaya hakkım yok biliyorum ama...
Sei que não tenho o direito de te envolver nisto, mas...
Kabullen artık, sen TV deki kız kadar dahi güzel olsan, ben yine seni yok sayardım... çünkü sen benim karımsın.
Encaremos os factos, mesmo que fosses linda como a rapariga da TV, continuaria a ignorar-te, porque és a minha mulher.
O şeyleri yeniden yapabilirsin. Öyle şeyleri yapmaya ihtiyacım yok. Artık bir karım var.
Nós sabemos que o Bella é barulhento e irritante, e que todo o bairro o odeia, mas, ao menos, é um bom protector.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok efendim 65
yok hayır 73
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok efendim 65
yok hayır 73