English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ M ] / Makineler

Makineler translate Portuguese

731 parallel translation
Sermaye, fabrika, makineler...
O capital, a planta, a maquinaria...
Jason, Mike'ın yetersizlik konulu konuşmasına saygı duyuyorum ancak akıllı makineler üzerine bir bilgisayar mühendisini dinleyeceğiz sanıyordum.
Jason, com toto o respeito às leituras de Mike, sobre os sentimentos da imperfeição, pensava que iamos ouvir um engenheiro falar sobre máquinas inteligentes.
Jules ve onun eski dostu! Her zaman yay parçaları, eski eşyalar ve makineler alır.
Foi ver um amigo, tem de ser sempre convencido a comprar bocados de mola, coisas velhas, ferro-velho...
Sen öyle söyle, makineler acemi köle iş gücüne karşı zafer kazanacaktır.
Se querem mesmo saber, as máquinas vencerão sobre o trabalho do escravo.
Her şeyi ayarla, makineler ve ekipmanla birlikte dön.
Organizar-nos, regressar com maquinaria e equipamento. Há alguma rota mais pequena para sair daqui?
Bu meteor makineler hakkında neler söyleyeceksiniz?
E estas máquinas de meteoros?
Uzayın esrarengiz derinliklerinden daha fazla sayıda silindirleri... savaş makineler indikçe, dehşet verici güçleri... tüm dünyada bir korku dalgası yarattı.
À medida que outros cilindros vinham das profundidades do espaço, as suas máquinas de guerra, terríveis de poder e complexidade, criavam uma onda de medo pelo mundo fora.
Dünyanın her tarafında makineler durdu ve düştü.
Por todo o mundo as suas máquinas pararam e caíram.
Fabrika kurulur, makineler çalışır, iş başlar.
Constroem-se fábricas, montam-se máquinas e estás estabelecido.
Tüm adamları topla ve elinizdeki tüm makineler hazır olsun. Oraya olabildiğince yaklaşın.
Reúna a todos os homens e manguieras, que se aproximem o máximo.
Uçan makineler, denizaltılar, televizyon, roketler.
Máquinas voadoras, submarinos, televisão, foguetes.
- Makineler stop efendim
- Parar tudo. - Emergência!
Makineler tam hız!
Avançar a toda a velocidade!
Beton platformlar, tanımlanması imkansız dev gibi makineler.
Plataformas de cimento, peças não identificáveis de maquinaria gigante.
Çürümeye terk edilenlerse yaşadığı mekan ve kullandığı makineler...
Deixaram-no oxidando em sua moradia e nas máquinas que usou.
Makineler?
Máquinas?
Artık uçan makineler yok!
Já não há máquinas voadoras!
- Dur. Makineler dursun.
- Alto.
- Makineler dursun.
Parar. - Parar.
Makineler dursun.
Parem as máquinas.
Aynı şelilde kadınlar şehirlerde fabrikada çalışabilmek için makineler ve kayışlar yüzünden saçlarını kestiriyorlar.
É como nas cidades, as mulheres cortaram os cabelos para poderem trabalhar nas fábricas por causa das máquinas e das correias.
Bütün makineler öyle.
E o mesmo se passa com todas as máquinas.
Biliyorum, biz de makineler yapıyoruz, korkunç makineler, fakat...
Sei que fazemos máquinas, máquinas horríveis, mas...
O da : "Harika, kocaman ileri gidip gelen silindir biçiminde makineler gördüm Diğer makineler ise böyle uçuyorlardı Ve orada harika dev gibi evler vardı." demiş.
"Foi formidável." "Vi grandes máquinas que faziam..., " outras que voavam e faziam..., e havia umas casas enormes, enormes. "
Bizden sonra makineler gelecek.
Depois de nós, as máquinas.
Gördüğünüz bu makineler dünyanın her yerinden sürekli...
As máquinas que vê estão sempre a receber informações...
Doğrusunu isterseniz bu makineler beni çok korkutuyor.
Para dizer a verdade, estas máquinas assustam-me.
Makineler, sorunları halletmek için geliştirilir.
As máquinas existem para as situações.
Ama makineler çok hızlı çalışır... çok karmaşıktırlar, öyle ince hatalar yaparlar ki... çoğu zaman bir insan bir makinenin doğru mu... yoksa yalan mı söylediğini anlayamaz.
Mas as máquinas funcionam tão depressa, são tão complicadas, que os erros que surgem são tão subtis... que muitas vezes o homem não sabe... se a máquina mente ou diz a verdade.
O giydikleri zırhlı giysiler aslında güçlerini zemindeki metal üzerinden alan makineler.
As armaduras que eles usam são máquinas que captam energia do metal que está no chão.
Belki Dorfmann, Frank Towns'un işini kendisinden daha iyi yapacak makineler yapabilir.
Ou talvez homens como Dorfmann constroem máquinas... que superam o labor de homens como Frank Towns.
Geminin mürettebatı, tıpkı bu gemiyi yürüten makineler gibi tasarlanmıştır.
A tripulação deste navio é como as máquinas que o movem.
Collins, biz Kum Taneleri'nin makine gibi olduğunu söylüyor, farklı makineler.
O Collins diz que nós Sand Pebbles somos como máquinas, apenas diferentes.
Oradaki makineler de ne?
Que máquinas são aquelas?
Benim gezegenimde yalnızca makineler ve iki ağabeyim vardı. Yemek pişir, söküklerini dik.
Eu tinha só a companhia de máquinas e dois irmãos, para quem cozinhava e cosia a roupa.
Tüm makineler dursun.
Parar todos os motores.
Makineler mantık ve düzen istediler, ve onları yaratan mantıksız yaratıklar yüzünden bu sağlanamadı.
As máquinas que queriam a lógica e a ordem e que se viram frustradas pelas criaturas ilógicas que as tinham feito.
Ah Millie, makineler ve eldivenler ya siyah olmalı, ya da beyaz.
Oh Millie, máquinas como o amor deveriam ser brancas ou pretas.
Şimdi, Kaptan, her ne kadar bu makineler öyle gösterseler de, yakıt deposunu atmadan önce gerçekten Kırmızı Alarm verildi mi?
Capitão, apesar do que estas máquinas indicam, houve na verdade um Alerta Vermelho antes de alijar o casulo?
Belki, diğer koridorlarda da makineler vardır.
Talvez haja distribuidores nos outros corredores.
Orada insan yok, sadece makineler var.
Não há pessoas, lá ; somente máquinas.
Çöp öğütme makineleri, bulaşık makineleri insan makineler tarafından izlenen televizyon makineleri.
Máquinas trituradoras de lixo, máquinas de lavar louça,... máquinas de televisão sendo assistidas por pessoas-máquinas.
Buharlı makineler su olmadan dönmez.
Aqueles motor a vapor não funcionam sem àgua.
Makineler benden nefret ediyor.
As máquinas me odeiam.
Benim hayatımı biliyorsun : kollu makineler... alışveriş merkezleri.
Tu sabes como é a minha vida : as máquinas, as salas de jogos.
Ama silahlarla değil, makineler ve yasaklanmış olan şeytani şeylerle değil... Dünya'yı, aletler yok etti.
Mas não por armas, não por máquinas, não pelas coisas perversas e proibidas, as ferramentas que destruíram o mundo.
- Tüm makineler son süratle geri.
Todas as unidades, inverter a marcha.
- Tüm makineler son süratle ileri.
Todas as unidades, voltar à marcha inicial.
- Makineler stop!
- Parar tudo!
- Makineler dursun.
- Parar!
Siberler de öyle, yarı canlı, yarı makineler.
Olá, claro e com vento, certo?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]