English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ M ] / Markiz

Markiz translate Portuguese

100 parallel translation
Bu sizin para kaybettiğiniz markiz efendim.
Cuidado com o nariz, senhor.
Noel, Markiz de Maynes.
Anunciando o Marquês De Maynes.
Aline, bu Markiz de Maynes.
Aline, apresento-lhe o Marquês De Maynes.
bunu en iyi Markiz, Doutreval'dan öğrenebilirsin.
Como ensinas-te o Marquês, Doutreval.
Doutreval sadece Markiz de Maynes'a hizmet eder.
Doutreval serve somente o Marquês De Maynes.
Markiz de Maynes temmuzun ilk haftasında evleniyor.
! O Marquês De Maynes vai casar na primeira semana de Julho.
Markiz de Maynes bu sabah gelmeyecek. Beni duyuyor musun?
André, o Marquês não virá esta manhã, ouviu?
Markiz de Maynes mecliste değil... çünkü majesteleri kraliçenin emriyle Saint-Germain-en-Laye'deki genç doğum yapan bayanlar için düzenlenen... bir doğumevini denetlemek için görevlendirildi.
O Marquês De Maynes não veio hoje à Assembléia... por ordem de Sua Majestade, a rainha, foi inspecionar um orfanato... para meninas nobres em Saint-Germain-en-Laye.
Markiz de Maynes şuan mecliste değil... Majesteleri kraliçenin emriyle...
O Marquês está ausente desta assembleia... pois foi ordenado pela rainha
Şimdi bugün Markiz de Maynes'in varlığından bizi yoksun bırakan ve... aniden ortaya çıkan görevin ne olduğunu sorabilir miyim?
Agora gostaria de saber que trabalho urgente... o Marquês De Maynes teve que fazer?
Noel, Markiz de Maynes bizlerle.
Noel, o Marquês De Maynes.
Markiz de Maynes'nin son oğlusun.
André, você era filho natural do falecido Marquês de Maynes.
Dilenci adamın sözünü dinledi ve şatoya giden uzun yolu tırmandı... Ona söylendiği gibi orada Markiz, düğününü bir ziyafetle kutluyordu.
O mendigo acreditou no homem e percorreu o longo caminho até ao Castelo... onde, como lhe tinham dito... o marquês estava a celebrar o seu casamento com um banquete.
Artık Markiz tarafından tamamen unutulmuştu.
O marquês tinha-se esquecido dele por completo.
# Eğer gözlerim sevgili markiz Ölmeye değmiyorsa uğruna #
Se os meus belos olhos não te fazem morrer de amor
Birden aklım karıştı, Madam la Markiz.
Estou desolado e confuso, Sra. Marquesa.
Biraz yaşı geçmiş bir kadın bulsak, benim gibi becerikli olsa, kibar ve soylu bir kadın rolünü oynayacak biri... Ona hemen çekidüzen verip gösterişli bir Markiz ya da Kontes ismi takarız...
Se tivéssemos uma mulher mais velha, com o meu talento e que soubesse fingir ser uma grande dama, com um séquito arranjado ás pressas e um nome de marquesa ou de viscondesa, por exemplo, da Baixa Bretanha...
Markiz şu an diyette ve pasta istemiyor.
A senhora Marquesa está de dieta e este mês não quer bolo.
Nasılsınız, Sayın Markiz?
Como está, senhora Marquesa?
Markiz, en kötü günaha yenilmiş. Cimrilik.
A senhora Marquesa caiu no pior dos vícios, a tacanhez,
Markiz evde mi? Evet, evet.
- A senhora Marquesa está?
Merhabalar, Sayın Markiz.
Bom dia, senhora Marquesa.
Ben sadece Markiz, eş ve anne oldum.
Eu só fui Marquesa, esposa e mãe.
- Markiz nerede?
- Onde foi a Marquesa?
İçinde Markiz madalyonu vardı.
" Lá dentro estava o medalhão da Marquesa.
Markiz de Sade mı?
O Marquês de Sade?
Markiz Merteuil'den sakının.
cuidado com a Marquesa de Merteuil.
Markiz.
Marquesa...
Markiz. Bahsi kaybettiniz.
Marquesa, perdeu a aposta.
Binbaşıya öncelikle General Markiz Montcalm'ın çekinilecek bir düşman olmadığını anlatın.
Explique ao Major que ele tem pouco a recear... deste general...
Bilmukabele sayın Markiz.
E eu como seu, Monsieur le Marquis.
Bay Markiz, ben bir askerim, diplomat değil.
Sr. Marquês... sou um soldado, não um diplomata.
Cevabınızı aldınız, sayın Markiz.
- Teve a sua resposta, Sr. Marquês.
Sayın Markiz, bu olağandışı ve beklenmedik soylu davranışınız beni çok etkiledi.
Sr. Marquês... estou profundamente tocado pela sua invulgar e inesperada generosidade.
Markiz aradı.
- Viva! - Óptimo discurso.
Ve, "Markiz" dedim... Sausage Festivalinde, söylediğim gibi... karanlıkta, bir kraliçe, bir hancı kadından farklı değildir... gerçi, masaj sanatında daha az tecrübelidir. "
E eu disse, "Marquaise... como te disse no Festival Sausage no escuro uma rainha não é diferente de uma empregada de bar... apesar de menos dotada na arte das massagens."
Şimdi, aklınızda tutun... eğer birisi sorarsa, sen Bayan Amphipolis'sin ve sen de onun sponsoru, Markiz. - Ne? !
Agora, lembra-te... se alguém perguntar, és a Miss Anfípolis, e tu és a sua patrocinadora, a Marquesa!
Size en yeni yarışmacımız, Bayan Amphipolis'i... ve onun sponsoru Markiz'i takdim etmek istiyorum.
Quero apresentar-vos a nossa nova participante, a Miss Anfípolis, e a sua patrocinadora, a Marquesa.
- Bu doğru. Bana Markiz derler.
Chamam-me... a Marquesa.
- Markiz.
Marquesa.
Neden markiz?
" Marquesa...
İyilik sever markiz.
A benevolente Marquesa.
Ve bu yüzden Markiz ona broşunu verdi.
Foi por isso que a Sra. Marquesa Ihe ofereceu o alfinete.
- Markiz mi dediniz?
Disse "Sra. Marquesa"?
- Markiz Adalarına yol almamız gerekmez mi?
- Não deveríamos ir para as Marquesas?
Ve Markiz kızlarını hepinize.. .. teşekkür etmek için gönderdi. - Ne kadar kibar!
E o Marquês, por intermédio das filhas, resolveu mostrar o seu apreço.
Orada Markiz'in mektuplarının tek kopyasını bulmuştum.
Comecei na sala de leitura dos Franciscanos de San Martin, com um livro arrumado entre duas prateleiras de madeira.
- Ve küçük kızım... Altı ay boyunca Markiz... İspanya'da mektup almak istemiyorum.
Foi lá que deparei com a única cópia das muitas cartas da Marquesa de Montemayor à sua filha, Dona Clara.
bazılarına göre Markiz de Maynes'in daha güvenilir olduğunu söyleyebilirim... evet kraliçe onu koruyucum olarak atadı.
Eu diria que o Marquês De Maynes... é confiável. - De Maynes? !
Markiz?
O Marquês?
- Yani, Madam la Markiz'in
- A Sra. Marquesa era a...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]