Numarasını translate Portuguese
5,219 parallel translation
Yarın numarasını vermek için seni ararım.
Ligo-te amanhã com o número dele.
Bir dahaki sefere yanına gelirse, numarasını istediğimi söyle.
Da próxima vez que ele aparecer, diz-lhe que quero o número dele.
Tabii numarasının, benim telefonumda "Tess" diye yazmasını saymazsak.
Só que eu tenho o número da Tess no telefone e assim diria "Tess".
Verdiğiniz referans numarasının Brue Frres Bank'da tutulan bir hesaba ait olduğunu doğrulayabilirim.
Posso confirmar que o número que facultou pertence realmente a uma conta detida no banco Brue Frères.
Bu hesap numarasının izini sürebilecekler mi bir bakın.
Veja se conseguem pesquisar esta conta.
Verdiğiniz hesap numarasını araştırıyoruz.
Estamos a verificar a conta que nos deu.
İsmini ve koltuk numarasını söylediğimde ayağa kalkıp koridora geçin.
Se eu disser o seu nome e o numero da cadeira, por favor, levante-se e dirija-se ao corredor.
Kuyruk numarasını kontrol ediyorum şu an.
A verificar o número da cauda, agora.
Gecenin yarısında evine gidip bir kızın numarasını soramam
Não posso ir à casa dele no meio da noite para perguntar o telefone de uma miúda.
- Çok iyiydi. - Kurty ise gizli telefon numarasını buldu.
- O Kurty teve a ideia dos telemóveis.
Onun numarasını almadın.
Não conseguiste o número dela.
Hayır, Emma'nın numarasını almadın.
Não, não conseguiste o número da Emma.
Kimsenin numarasını bilmiyorum
Não tenho mais contactos.
Cidden kimsenin numarasını bilmiyorum
Não tenho mais contactos.
Numarasını alacağım.
Deixa-me anotar o número.
O gece Buster'ın adını ve numarasını tavanıma yapıştırdım.
Naquela noite, forrei o tecto sobre a minha cama com o nome do Buster.
Sana numarasını vereceğim.
Eu dou-lhe o número.
Bana numarasını verdiğini söylemiştim değil mi?
Eu disse-te que ela me deu o número de telemóvel dela, não disse?
Hala aynı telefon numarasını kullandığına inanamıyorum.
Não acredito que ainda tens o mesmo número.
Telefon numarasını da istiyorum.
Preciso também de um telefone, também.
Kimsenin numarasını bilmiyorum.
Não sei o número de ninguém.
Sadece kefaletimi ödeyen kişinin numarasını biliyorum.
Sei o número das fianças.
Kimsenin numarasını bilmiyorum, paramda yok zaten.
Não sei o número de ninguém e não tenho dinheiro.
- Tamam olur, bana Dan'in numarasını verir misin?
Pode dar-me o número do Dan, por favor?
Telefon numarasını alabildin mi?
Então, conseguiste o número dela?
Umarım sakıncası yoktur Bri, ama Arielle bana numarasını verdi.
Espero que não te importes, Bri, mas a Arielle deu-me o número dela.
Onu evinde rahatsız etmeği istemezdim ama bu gerçekten önemli bir konu ayrıca telefon numarasını da kaybettim.
Eu odeio incomodá-la em casa, mas é muito, muito importante, e perdi o número dele.
Bana bu telefon numarasını veren adamla görüşmem lazım.
Preciso de falar com o homem que me deu este número.
Hadi, ver şu koyduğum numarasını.
Anda lá, passa-Ihe a merda do número.
Gitmeden önce numarasını alalım değil mi?
- Ok, fica com o contacto dela, antes de irmos, ok.
Dükkanım için biraz para lazımdı ve Dori'nin de bana borcu vardı ama telefonu yoktu ben de arkadaşı Carla'nın numarasını buldum ve beni aramasını söyledim fakat hiç aklı başında konuşmadı.
Eu precisava de coisas para a minha loja, a Dori devia-me dinheiro, mas não tinha telefone. Consegui o número da amiga dela, a Carla. Pedi-lhe que me ligasse, mas ela estava doida.
Carla'nın tam adı ve telefon numarasını ver.
Precisamos do nome completo da Carla e o telefone.
Öyle bir rozet numarası olmadığını söylediler.
Dizem-me que os distintivos deles não têm correspondência.
Burada sorulması gereken asıl soru ise yazdığı bir alışveriş listesi mi yoksa kızın telefon numarası mıydı?
Aqui reside a eterna questão, é uma lista de compras... ou o número de telefone dela?
Pekala Dave, biz umduğumuz o bembeyaz yılbaşı gecesini tadamazken belki de toprak ananın elinde hala bir kaç numarası kalmıştır.
Dave, não ganhamos a árvore de natal que queríamos, a Mãe Natureza pode ter alguns truques na manga.
Hayır, sen sınıfın bir numarasısın.
De maneira nenhuma, você é o melhor.
- Aptal numarası yapma kadın!
Não te faças de parva, mulher.
Bu, Londra'daki çok iyi bir arkadaşımın numarası.
Este e um número muito bom para um amigo meu de volta, em Londres.
Sende Purdue'dan Reggie Wilson'ın numarası var mı?
Vocês têm o número do Reggie Wilson aí em Purdue?
Sen bir numarasın, ben iki numarayım.
Tu és o número um, eu sou o número dois.
Sen iki numarasın, ben bir numarayım
Eu sou o um O dois és tu
- Sen iki numarasın
- O dois és tu
Kıyıya gelip soyunuyor numarası yapmıştın.
Aproximaste da margem e fizeste de conta que te ias despir.
Dosya numarası veya referansınız var mı?
Será que o número de arquivos ou qualquer informação?
- Yakında bir numarası olacağız buranın.
Logo será uma clínica Tudo-Em-Um. Isso é óptimo.
- Alınan telefın numarası?
- Números de telemóvel adquiridos?
Senin, ailemin ve çiçekçinin numarası. Keşke bilmeseydim ama ne yaparsın bazı şeyler akıldan çıkmıyor. Senden kurtulamıyorum.
O teu, o dos meus pais e o meu, e quem me dera que não fosse o caso, mas algumas coisas ficam na memória, sabes?
Eğer herhangi biriniz Amy'den e-posta ya da telefon numarası aldıysa onu bulabilmemize yardımcı olacak herhangi bir bilgiyi sizinle paylaştıysa lütfen, lütfen bana yazın.
Se nenhum de vós trocou e-mails ou chamadas com a Amy ou se partilhou alguma informação que nos pode ajudar a localizá-la por favor, escrevam aqui para mim.
Sende bir sürü kadının telefon numarası var.
Tens muitos números de telefone de mulheres
Bu kadının sende 4 numarası var.
Tens quarto números dela.
On numarasın bebeğim.
Tu és um 10, querida.